İBLİS, ŞEYTAN NEDİR?

 

Peki iblis nedir, şeytan nedir?

İblis neden secde etmez?

Şeytan taşlamak nedir?

 

Kur’ân’da 9 yerde iblis için Âdem’e secde etmedi diye geçer.

Buradaki ayetlerde şeytan kelimesi geçmez.

Halk arasında ise, şeytan secde etmedi denir.

Hâlbuki ayetlerde iblis der.

Bakara Sûresi 34: Ve iz kulnâ lil melâiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn

Meâli: Âdem’e; tüm varlıktaki gücü anla, tüm varlığınla bir teslimiyet içinde ol, diye bildirdik. Böylece o tüm varlığıyla teslim oldu. Ancak, varlığın dış yüzünde kalıp iç yüzünü göremeyen, tüm varlıktaki gücü anlayamayan ise, teslim olmaktan kaçınır ve bir kibirlilik içinde kalır ve hakikatleri görmemezlikten gelenlerden olur.

 

Kur’ân; iblis secde etmedi der.

Fakat bizlere hep şeytan secde etmedi diye öğretildi.

Kur’ân şeytan demez iblis der.

İşte burada, iblis ve şeytan inceliğini anlarsak sunulan ayetlerin hakikatini daha iyi anlarız.

İblis, libas, elbise, dış elbise, sûret, varlığın toprak ciheti aynı anlamlara gelir.

 

İblis; dış elbisede, sûrette kalan demektir.

 

Yani varlığa baktığında, varlığın dış yüzünde kalan iç yüzündeki manaya ulaşamayan demektir.

 

Yani teni görüp canı göremeyen demektir.

Tüm sûret vücudlarını tutan Allah’tır.

 

Eğer biz, sûretleri görür sûretleri tutan sîreti göremezsek, yani toprağı görür, toprağın ardında olanı göremezsek, yani teni görüp canı göremezsek, iblislik hâli bizde açığa çıkar.

 

İşte iblis; varlığın dış elbise yani varlığın toprak boyutunda kalan demektir.

Bizden istenen sûretleri tutan gücü anlamak ve secde sırrına ermektir.

Âdem denilen,üflenen rûh sırrıdır.

 

Kurân’da ruhumuzdan üfledik der.

İşte cümle varlık o ruh ile durur.

 

Bizler suretleri yani varlığın dış elbisesini görür içteki ruhu göremezsek, İblis oluruz, yani dış elbisede, sûrette kalan oluruz.

Kur’ân’da, “Âdem’e secde edin” denilmesinin hikmeti; varlığın geldiği yer olan, ruh hakikatini anlayın ve melekleşin, yani sûret varlığınızdan geçin ve secde sırrına ulaşın denmesidir.

 

Varlığın dış yüzünde yani dış elbisede, yani sûrette kalan secde sırrına vakıf olamaz.

Burada bize, kim bu varlığın sûretini görür sîretini yani içindeki ruhu göremezse onda iblis hali oluşur, der.

İblis olan artık yavaş yavaş şeytanlaşır.

 

Bakara Sûresi 268: Şeytani halleriniz size yoksulluk korkusu verir ve sizi çirkin hallere, ego hallerine sürükler….

 

Şeytan şa-ta-na kelimesinden gelir diye bilinir.

Uzaklaşan yani haktan uzak olan demektir.

Kişi, varlığın iç yüzünü yani oradaki rûhu göremediğinde haktan uzaklaşır. Hakk denilen rûhtur.

 

Şeytanlık iblislik ten doğar.

Yani şeytanın doğduğu yer, iblislik halidir.

 

Kişi varlığın sûret boyutunda kaldığında, kişide yavaş yavaş varlıktan menfaat edinme ve ego hâli gelişir.

Ve artık varlığa; iyi kötü, güzel çirkin, güçlü zayıf, düşük makam yüksek makam, köle kıral, zengin fakir, gibi düşünceler içinde bakar.

 

Ve haktan uzaklaşıldığında ego hali gelişir.

Ego içinde olan kişi de, yavaş yavaş kötü haller sergilemeye başlar.

İşte şeytan; tüm kötü haller içinde, benlik içinde, hasetlik, fesatlık, yıkıcılık içinde olana denir.

 

Şeytan hep kendi çıkarı içinde, kendi egosu içinde olandır,

Şeytan her hareketi kötülük içinde olandır.

 

Şeytanlaşan kişi; makam, mevki, şan, şöhret, çıkar, zenginlik, peşinde olur.

Hep dünya menfaati, şahsi çıkar peşindedir,

Şahsi çıkar için yakar, yıkar, parçalar, böler, öldürür, her şeyi yapar…

Kibir içinde olur, o öyle bir kibirdir ki kendi isteğine ulaşmak için: Yeri gelir tevâzû içinde görünür.

Yeri gelir gözyaşı içinde görünür.

Yeri gelir karamsarlık içinde görünür.

Yeri gelir korkutur.

Yeri gelir insanların inançlarını kullanır.

Ve her zaman Allah adını kullanarak hareket eder.

Yani o kişi hep sinsilik içindedir, içi başka dışı başkadır

Hep kendi çıkarları için hareket eder.

 

İşte kişide önce iblislik hâli oluşur ve daha sonra şeytanlık hâli oluşur.

 

Kişi; varlığın, libas yani dış elbisesinde kalıp, o varlığı tutan Hakk’ı göremiyorsa, işte o İblistir…

 

Ve böylece işte kim;

Varlığın eşya boyutunda kalıp, Hakk’tan uzaklaşıyorsa ve varlığı hep kendi çıkarı, makamı için kullanıyorsa o da şeytandır.

 

Şeytan olan hep kendi çıkarı için hareket eder.

 

İşte kim;

Varlığın dış boyutunda kalıp, Hakk’tan uzaklaşıyorsa,

Böylece birilerini kerih görüp, birilerini yüce görüyorsa,

Kendi çıkarı için zarar veriyorsa,

Makam mevki için her türlü düzenbazlık içinde oluyorsa,

İnsanların ve varlığın hakkını yiyorsa,

Emaneti ehline vermiyorsa,

İnsanları fırkalara bölüyorsa,

Ben ve o, biz ve onlar deyip birilerini aşağılıyorsa,

Kimin dilinde kibir ifade eden sözler varsa,

Hep çıkarı için koşuyor, hep kötülük içinde oluyorsa,

Kendi şahsi çıkarı için birilerini kullanıyorsa,

Zenginlik, makam, şöhret, peşinde oluyorsa,

İşte o kişi şeytandır.

 

İşte şeytan taşlamak denilen, tüm bu kötü halleri kendi içinden uzaklaştırmaktır.

 

Bu hallerden kurtulmanın yolu ise;

Varlığı her an, her yönüyle tutan hakikati anlamaktır,

Varlığın dış yüzünde kalmamaktır,

Varlığın iç yüzünü görmektir

Varlığın eşya boyutunda kalmamak, varlığın içindeki işleyişi, nitelikleri anlamaktır

Eğer örnek vermek gerekirse;

İnsanın tenine, rengine, milletine, inancına takılıp kalmamak,

İnsanın vücudunun işleyişini yapan, kalbini attıran, kanını dolaştıran, hücrelerini çalıştıran gücü görebilmektir.

 

Yani tüm varlığı tutan, zâtı mutlak olan Allah’ı bilmek her an O’na secde şuuruyla yaşamaktır.

 

Secdenin sırrı varlıktaki “Hayy” sıfatını anlamakla başlar.

Secdenin sırrı varlığın içindeki “Ruh”u anlamakla başlar.

Secdenin sırrı kendi varlığından geçmek, bütün varlığıyla Allah’a teslim olmaktır.

 

Secde eden artık o secdenen dönemez.

 

İşte o kişinin yürümesi de oturması da, yatması da, çalışması da, her hizmeti de secdedir…

 

Secde eden; varlığın ardında, varlığı var eden zât vardır, şuuruyla yaşar.

 

Tüm varlığı tutan o ulvî kudret ise Allah’tır.

 

Allah’ı layıkıyla bilen, ne iblislik haline, ne şeytanlık haline düşmez.

 

Allah’ı layıkıyla bilen o hallere düşse bile, o halden o anda hızla uzaklaşır.

Kendi içindeki şeytanı taşlamak ancak, Allah aşkı ile mümkündür.

 

İnşallah, iblislik, şeytanlık haline düştüğümüzde içimizdeki Allah aşkı bizi hızla o halimizden uzaklaştırsın.