İNSAN OLABİLMENİN MUHTEŞEM MESAJLARI

 

Allah sevgisine ulaşan kimse nasıl davranışlar içinde olur?

 

İnsanlık makamına ulaşanın çevre ilişkileri nasıl olmalıdır?

 

Kur’ân bizlere muhteşem cevap veriyor

 

Nisâ Sûresi 36: Ve abudûllâhe ve lâ tuşrikû bihî şeyen ve bil vâlideyni ihsânen ve bizil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vel câri zil kurbâ vel câril cunubi ves sâhıbi bil cenbi vebnis sebîli ve mâ meleket eymânukum innallâhe lâ yuhıbbu men kâne muhtâlen fehûrâ

 

Meâli: Allah’ın kulu olduğunuzu idrak edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babanıza ve yakınlarınıza ve yetimlere ve çaresizlere ve yakın komşularınıza ve uzak komşularınıza ve etrafınızdaki arkadaşlarınıza iyi davranın ve evlatlarınıza hakk yolunu gösterin. Siz sahip olduğunuz gücün sahibi değilsiniz. Muhakkak ki kendini üstün gören, kibirlilik içinde olan kimselerde Allah sevgisi yoktur.

 

Ayet bizi o kadar güzel uyarmış ki

Allah sevgisine ulaşmak için ne yapmalıyız, çevremize nasıl davranmalıyız

 

Öncelikle Allah’ın kulu olduğumuzu idrak etmeliyiz.

Yani Allah nedir? Kul nedir hakikatini iyi idrak etmeliyiz.

Hem kendimizin hem de tüm insanların hem de tüm varlığın Allah’ın kulu olduğunu bilmeliyiz.

Bir damla suyun, bir taşın, bir çiçeğin, bir kuşun bile bizim gibi bir kul olduğunu bilmeliyiz..

Bir taşın bile bizim kardeşimiz olduğunu unutmamalıyız.

İçtiğimiz suda, bir taştaki minarellerin olduğunu bilmeliyiz

Vücudumuzda o minareller her an vardır, zaten onlar olmasa vücudumuz çalışmaz, ki biz onlara muhtacız

Allah’a hiç bir şeyi ortak koşmamalıyız.

Müşriklik nedir bunu çok iyi bilmeliyiz, yoksa her an müşrik olarak yaşarız bunu farkedemeyiz.

Müşriklik; Allah’a ait olan nitelikleri ama kendimize ama bir başkasına nispet etmektir.

Varlıktaki tüm nitelikler varlığa değil Allah’a aittir. Ki varlığın kendi de Allah’a aittir.

 

Ayet muhteşem mesajlarla devam ediyor:… Anne babanıza ve yakınlarınıza ve yetimlere ve çaresizlere ve yakın komşularınıza ve uzak komşularınıza ve etrafınızdaki arkadaşlarınıza iyi davranın…

Ne kadar muhteşem.

Anne babaya iyi davranmak;

onlara of bile dememek…

hep hallerini sormak, ihtiyaçlarını gidermek…

hep onlara güler yüzlü olmak, onları kırmamak…

uzakta olduğumuzda her gün onları arayıp sormak onlara sevdiğimizi söylemek…

Anne babamız vefat ettiyse, anne baba gibi kabullendiğimizi de anna baba gibi aramak ve onlara koşmak…

 

Ey güzel Allah’ım! Bizlere güzel insan Hz. Muhammed’in gönlünden ne güzel mesajlar sunmuşsun, bizim hep iyi insan olmamız için ne güzel bilgiler vermişsin…

 

Öncelikle anne babasına iyi davranan muhakkak ki çevresine de iyi davranır…

 

….yakınlarınıza ve yetimlere ve çaresizlere ve yakın komşularınıza ve uzak komşularınıza ve etrafınızdaki arkadaşlarınıza iyi davranın…

 

Yakınlarımızdan murat, hem insana hem varlığa iyi davranışlar içinde olmak..

Hayvana, çiçeğe, su vermek ve yardım etmek..

Toprağa su vermek, ki oradaki mikro organizmaların da suya ihtiyacı vardır…

Yani kısacası her an yardım içinde olmak…

Yakın komşu, uzak komşu bu kavramı da çok iyi anlamalıyız..

Yakın komşu; evimizin, iş yerimizin yakınında olanlar…

Uzak komşudan murat, dünyanın öbür ucunda da olsa birinin yardıma ihtiyacı varsa oraya da koşun mesajını çok iyi anlamalıyız…

 

Herkese, her varlığa iyi davranma emri var ayette.

İyi davranmak. Bu kavramı da iyi kavramalıyız..

İyi davranışlar içinde olmak, Allah nedir, kulluk nedir bilme sırrından geçer..

Allah’ı bilen kişi bilir ki tüm varlığın ardında varlığı tutan Allah vardır..

Bilir ki her varlık birbiriyle kardeştir.

Bilir ki tüm varlıktaki sıfatlar, nitelikler Allah’a aittir

Bilir ki suretler farklı olsa da tüm suretleri tutan ZAT birdir..

Bilir ki tüm kalpleri attıran ZAT birdir.

İşte bu idrakte duran her an iyi davranışlar içinde olur, kıl kadar zararlı haller içinde olamaz…

 

Evet, ayette ki muhteşem mesajlar devam ediyor..

 

…Siz sahip olduğunuz gücün sahibi değilsiniz. Muhakkak ki kendini üstün gören, kibirlilik içinde olan kimselerde Allah sevgisi yoktur.

 

Evet, biz kendi vücudumuzdaki gücün sahibi değiliz.

Bizdeki ve tüm varlıktaki gücün sahibi yalnızca Allah’tır.

Bunu unutmayan insan kibre düşmez.

Bunu unuttuğumuz an kibre düşeriz..

 

Kibir; Ekber, aynı kökten gelen bir kelimedir

Kibir; Yüce olan, Ekber olan…

Allahu ekber: Yani yüce olan Allah’tır. Tüm varlıktaki tüm nitelikler Allah’a aittir.

Varlıktaki hiç bir niteliği insan var edemez. Varoluş ve sürüp gidiş Allah’a aittir.

Allah’a ait olan yüceliği kişinin kendine nispet etmesi kibir-dir.

Kibre düşen kendini yüce görür, başkalarını küçük görür, hor görür, onları dışlar.

Kibir kişiyi şeytanlaştırır.

Şeytan kibirden doğar. Kibir de Allah’a ait olan yüceliği kendine nispet etmekten doğar.

Kibir insanı Allah sevgisinden uzaklaştırır.

Kibir sahibi olan, her varlığın ardında varlığı tutan Allah şuurundan uzaklaşır, her varlıktaki Allah sevgisini hissetmekten uzaklaşır.

İşte böyle kimselerde Allah sevgisi yoktur…

Allah sevgisi olmayan kişi;

her türlü zararı yapabilir, her türlü menfaat peşinde koşabilir

hep çıkar peşinde koşar, makam mevki peşinde koşar, insanlara çıkar için yaklaşır,

birilerini küçük görür, birilerini büyük görür,

hep dedikodu yapar, insanların eksiğini gediğini arar, gıybet eder, fesatlık eder,

insanları inançlarına göre ayırır, kendi gibi olmayanı eleştirir, hâkir görür, cehennemlik görür.

insanlara kötü lakaplar takar, ayıbını arar, alay eder, hatalarını arar, ortalığa yayar.

Yani kısacası Allah sevgisinden uzaklaşan kişi, hep zararlı haller içinde olur.

Allah sevgisini her an içinde hisseden ise zerre kadar hiç bir kimseye, hiçbir varlığa kıl kadar zarar veremez.

 

Allah’ım! Senin sevginden düşmemize izin verme.

Allah’ım! Ayetlerindeki mesajları anlamamızı nasip eyle.

Allah’ım! İnsanlık makamına ulaşanlardan eyle…