KÖTÜLÜĞÜN KAYNAĞI KENDİ KÖTÜ DÜŞÜNCELERİMİZDİR
Yeryüzünde olan kötülükler nereden gelir?
Bunlar Allah’ın yazılım sistemi midir, yoksa kişilerin içlerinden geçirdikleri kötü düşüncelerin yaşamda ortaya çıkması mıdır?
Kur’ân’da;
Allah kötülük vermez,
Allah’ta kötülük yoktur,
Size isabet eden kötülükler kendinizdendir,
Allah kulları için kötülüğü irade eden değildir
Şüphesiz Allah zerre kadar kötülük vermez, gibi onlarca ayet vardır.
Nisâ Sûresi 40: İnnallâhe lâ yazlimu miskâle zerreh…
Meâli: Şüphesiz Allah zerre kadar kötülük vermez…
Peki yeryüzünde olan kötülükler nereden gelir?
Bunun cevabı yine Kur’ân-dan gelir.
Nisâ Sûresi 79:……..ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsike…..
Meâli: ……ve size isabet eden kötülükler ise kendinizdendir….
Al-î İmrân Sûresi 165- Size bir musibet isabet ettiğinde; bu bize neden isabet etti, dersiniz. De ki: O sizin kendinizdendir…..
Kur’ân-i iyice anladığımızda anlıyoruz ki kötülüğün kaynağı kişinin kendisidir.
Peki kötülüğün kaynağı bizsek, bizden ortaya çıkan kötülük nasıl ortaya çıkar?
Saffat Sûresi:
66- İşte zalimler o hallerden beslenirler. Artık içlerini hep o hallerle doldururlar.
67- Sonra da muhakkak ki, öfke kızgınlık gibi karışık haller onların halleridir.
Ayette görüyoruz ki zalimliğin kaynağı içlerimizde ki kötü hallerin düşünceleridir.
Eğer biz içimizde birine karşı;
kötü düşünce,
küçük görme,
zarar verme,
onun ırzına,malına, makamına göz dikme, onu kıskanma
kişiden yararlanma,
hasetlik, fesatlık,
biri hakkında yalan düşünme, iftira atma
gibi zalimliğin ortaya çıkmasına sebep olan düşünceleri besler isek ve bunu sözlere dökersek, anında atmosfere kötülük tohumları ekmiş oluruz.
Ve işte böylelikle bu tohumlar gün gelir vücud bulur.
Nasıl ki toprağa bir tohum ektiğimizde gün gelip yeşeriyorsa, kötü düşüncelerimiz ve ağzımızdan çıkan kötülük içeren olumsuz sözlerimiz muhakkak ki gün gelip birinde yeşerecektir.
Dünyanın neresinde bir kötülük olursa olsun bunun kaynağı kişinin öncelikle kendisidir.
Biz kötü düşündüğümüzde ve bu düşüncelerimizi söze döktüğümüzde, atmosfere anında kötü bir eylemin temelini attık demektir.
Ve gün gelecek ki biri birine kötülük yapacaktır.
Biri hakkında dedikodu yapıp arkasından çekiştirdiğimizde, atmosfere anında kötülük tohumları ekmişizdir.
İşte muhakkak ki toplumda biri birine zarar verecektir.
Bir inanç gurubunu hor gördüğümüzde onları kâfir ilan ettiğimizde, anında atmosfere zulüm tohumu ekmişizdir.
Ve gün gelecek bir gurup bir guruba saldıracaktır.
En acı örnek Sivas’tır: Hep birilerini ateist ilan ettik, kafir ilan ettik, kişilerin içlerine ve atmosfere zulüm tohumları ektik ve gün geldi bu tohumlar eyleme dönüştü ve camiden çıkıp masum kişileri yaktık.
Bir kişinin ırzına namusuna göz diktiğimizde, kişinin namusu hakkında söz ettiğimiz de, atmosfere tecavüz tohumları ektik demektir.
Ve gün gelecek muhakkak ki toplumda biri birine tecavüz edecektir.
İşte her kişi, içinden kötü düşünceler geçirdiğinde bilsin ki bu ama kendinde ama başkasında eyleme dönüşecektir.
Dünyada ki her türlü kötülük, öncelikle kişilerin düşüncelerinde, sözlerinde oluşmaya başlar.
Afrika’da bir çocuk açlıktan bir deri bir kemik kalmışsa, onun bu görüntüsü bize sesleniştir.
“İsmail abi, benim böyle olmama sebep sensin, sen sofranda tıka basa karnını doyurdun benim hakkımı da yedin, ondan dolayı ben böyleyim”
Evet, bizler soframızda 3 kişilik, 5 kişilik yemek yersek insanların da hakkını yemiş oluruz.
Onun içi güzel insan Hazreti Muhammed ”2 kişinin, 4 kişinin yiyeceği yemeği yemeyin” demiştir.
İşte Dünyada kötülüğün olmasını istemiyorsak, öncelikle kişi içinde kötü düşünceler geçirmesin, ağzıyla da sözlere dökmesin.
Çünkü her zulüm barındıran düşünce ve söz yeryüzünde bir zulme sebep olacaktır.
Onun için Kur’ân adeta yalvarır gibi”Olumlu düşünün, güzel kelimeler söyleyin” ayetini bize sunar.
Kişi kendinde kötü düşünceleri yok edebilir mi?
Aklına hiç kötü düşünceleri getirmeyebilir mi?
Kişi nasıl bir eğitim görmeli?
Ailede eğitim nasıl olmalı?
Toplumda arkadaş guruplarında nasıl bir yetişme olmalı?
Evet, anlıyoruz ki eğitim çok önemli.
Kişi kendini okuduğunda, kâinatı okuduğunda ve sonuçta Allah’ı anladığında eğitimlerin en güzelini görmüş oluyor ve Salih insan oluyor.
İyi insan olan da zerre kadar kötülük düşünmüyor.
Allah insana; akıl, kâlb, şuur, firaset, tercih etme, kabiliyeti vermiştir.
İnsan bu kabiliyetleri görmemezlikten gelemez.
Bu kabiliyetler insanın eğitimi için insana bahşedilmiş lütuflardır.
Kişi kendini okuduğunda, kâinatı okuduğunda ve sonuçta Allah’ı anladığında Sâlih insan oluyor ve hep Sâlih amel yapıyor.
İşte bu eğitimi aile çocuklarına verdiğinde iyi çocuklar yetişiyor.
Güzel insan Hazreti Muhammed”Çocuklarınızı güzel yetiştirin, onlara güzel sözler edin” der
Evet hiç unutmayalım ki, biri hakkında içimizden geçen her türlü küçük görücü, kötüleyici düşünce ve söz atmosfere zulüm tohumları ekmektir.
Bu bizim nefesimizle, terimizle, vücud ısımızla atmosfere tohum olarak ekilir.
Karamsarlık ve ümitsizlik bile topluma tohum olarak ekilir ve kişiler karamsar, ümitsizliğe düşer.
Birine fakir dediğinde bile atmosfere fakirlik tohumları ekilir.
Birine zalim dediğinde bile atmosfere zalimlik tohumları ekilir.
Bir bayana……..dediğimizde bile atmosfere öyle olma tohumları ekilir.
Kendini namuslu görüp başkasını namussuz görmek namus mudur?
Dünyada biri birine zulüm etse her kişi bunun sebebi benim demelidir.
Dünyada biri öldürülse, her kişi onu ben öldürdüm demelidir.
Dünyada biri tecavüz edilse, her kişi o olayın sorumlusu benim demelidir.
İşte Dünyada nasıl bir kötülük olursa olsun, bunun sorumlusu Dünyadaki tüm kişilerdir.
Kişi nefes aldığında
Yalnız nefes aldı sanmasın
Bir bilse nefes aldığında
Bedenine neleri aldı
Soluğu havada içine neleri çekti
Bil bilse, bir görse
Günlerce uyuyamaz titrerdi
Kişi nefes verdiğinde
Yalnız nefes verdi sanmasın
Bir bilse nefes verdiğinde
Atmosfere neleri ekti
Bir bilse başka bedenlere
Neyi kodladı
Günlerce uyuyamaz titrerdi