KURBANIN KUR’ÂN’Î MÂNÂSI

İşte yine kurban geldi.

Hepimiz kurban diye yine binlerce hayvanın canını yakacağız, kanını akıtacağız.

 

Kurban hayvan kesmek midir?

Kurban kan akıtmak mıdır?

Kurban senede bir kez yapılan bir bayram mıdır?

 

Gerçekten Allah bizlere; koyun, keçi, öküz gibi hayvanları kesmemizi mi, onların kanlarını akıtmamızı mı emrediyor?

Binlerce yıl Hacc-da onbinlerce masum hayvan kesilip çöllere gömüldü, Allah’ın muradı gerçekten bu muydu?

Çok tanrılı inanç dönemlerinden gelen bu adetlerin Allah’a isnat edilmesi doğru mudur?

Hazreti Âdem’den önceden gelen bu kurban adetinin içerdiği gerçek nedir?

Kurban, hemen hemen tüm inanç sistemlerinde rastlanan ibadet haline getirilmiş toplumsal bir adettir.

İlk çağlardan beri, insanların inandıkları ilahları hoşnut etmek için yapılan bir ritüeldir.

 

Bu ritüellerde insanlar, inandıkları ilahların; onlara kızmaması, cezalandırmaması için ve felaketlerden koruması, bereket sunmaları, çocuk vermesi için vs… sunumlar sunmuşlardır.

 

Bu sunumlarda toplumlar; insan ve hayvan kurban etmişlerdir.

 

Bazı kültürlerde kurban adetlerini incelersek: Bu incelemeler yazılı ve taşlara kazınmış görseller şeklindedir.

 

Sümerliler kurbana çok önem verirlerdi. Hatta tapınaklarında bir tören halinde yaparlardı.

Sümerliler de kan akıtılması çok önemliydi. Akıtılan kanın tanrılara yakınlık olduğuna inanılırdı. Eğer akan kan düz olarak akarsa kurban kabul edilmiş sayılırdı, eğer eğri akarsa kurban kabul edilmemiş sayılırdı.

 

Sümerlilerin, Gök tanrısı An, An’ın oğlu fırtına tanrısı Enlil ve bilgelik tanrısı Enki’ye yapılan kurbanlar özel törenler halinde yapılırdı..

Kesilen hayvanın sağlam ve gürbüz olması gerekiyordu..

 

Hazreti İbrâhîm’den önce İbrânilerin oğul kurban edişi sıkça uygulanan bir adetti.

 

İlk çocuk, tanrı’nın çocuğu olarak görülürdü.

 

Hazreti İbrâhîm belki de en büyük inkilâbı yaptı. Oğulların kurban edilişine engel oldu.

 

Eski Mısır’da tanrılara kurban olarak, bakire kız çocukları ve erkek çocuk kurban edilirdi. Bundan maksat masumiyet inancıydı.

 

Fenikelilerde; seneye ürün daha verimli olsun diye, çıkan ilk ürün ve kız çocukları, inandıkları tanrılara kurban edilirdi…

 

Eski Hindistan’da Brahman diye oluşan kahin sınıfı, ölen insanların Ruhlarının kurtuluşa ulaşmaları için kurban kestirirlerdi. İnandıkları tanrılara keçi, inek, insan kurban ederlerdi…

 

Aztekler, Mayalar ve İnkalarda kurban; insanın kalbinin çıkarılarak kurban edildiğini görüyoruz…

 

Eski Yunan’da inandıkları Zeus’a kurban keserlerdi.

Bu yine karşımıza hayvan ve bakire kız çocuğu olarak çıkıyor. Kesilecek olan hayvanın; topal olmaması, boynuzunun kırık olmaması, zayıf olmaması, kör olmaması gerekiyordu. Yani hayvan sağlam ve gürbüz olmalıydı…

Eski Romalılarda büyük felaketlerde hemen kurban kesilirdi. Ve özellikle insan ve hayvanların ilk yavruları kurban edilirdi…

 

Hititlerde de kurban adetini görüyoruz, Boğazköy metinlerinde ilk doğanların ya da ürünlerden ilk çıkanların kurban olarak sunulduğunu görüyoruz, çünkü tanrıların ilk ler sunulduğunda hoşnut olacağı inanılırdı…

 

İlk dönem Musevilerde kurban adetini görüyoruz daha sonra ise kaldırıldığını görüyoruz.

İlk dönem Hristiyanlarda da kurban adetini görüyoruz. Sonra Pavlus, Hazreti İsâ’nın çarmıha gerilmekle büyük kurban olduğunu söyleyip onların da kurban adetini kaldırdığını görüyoruz..

Müslümanlıkta ise bu adet Hazreti İbrâhîm’in bir şeriatı olduğuna inanılır ve aileden çocuklara devam eder gider.

Müslümanlıkta ilk devrelerde kurban kesme adeti yalnız Hacc döneminde ve yalnızca Mekke’de yapılırdı, fakat daha sonra her yere yayıldı. Mezheplere göre farz değildir, kimine göre vaciptir kimine göre sünnettir.

 

Şimdi kurban kelimesini Kur’ân’î mânâda inceleyelim.

 

Kâf Sûresi 16:…..ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi

Meâli:….. Biz ona şahdamarından daha yakınız.

 

Bakara Sûresi 214……e lâ inne nasr Allâhi karîb…

Meâli:……Yakınlığı anlamak isteyenlere Allah her zaman yardım eden değil midir?

Kurban, “Kurb” kökünden gelir, yakınlık demektir.

 

Kur’ân’da; Kurb, karîb, akrebu, kurban gibi kelimeler defalarca geçer.

Kurb: Yakınlık anlamındadır

Mukarreb: Yakınlaşmış anlamındadır.

Kur’ân’da “Kurb” ayeti yakınlık anlamında kullanılmıştır.

Öncelikle de Allah’a yakınlık anlamında sunulmuştur.

Yani “Kurb-Kurban” Allah’a arif olma hakikatine işaret eder.

 

Kurban kelimesinin hayvan kesmekle bir ilgisi yoktur.

Allah’a olan yakınlık hakikatini anlamak bir ilim üzeredir.

Kur’ân ayetiyle sabittir ki Allah bize şah damarımızdan daha yakındır.

 

İşte bu yakınlığı anlamak”Kurb-Kurban” kelimesiyle anlatılmak istenmiştir.

Kur’ân; İlmel yakîn, Aynel yakîn, Hakkel yakîn ayetleriyle Allah’a olan yakınlığı anlamamızı âdeta bize emretmiştir.

 

Allah’a yakınlık kişinin varlığından geçmesidir.

 

Yani varlığını Allah’a kurban etmesidir ve her an bu şuurda yaşamasıdır.

 

Onun için Fuzuli:

“Yılda bir kurban keserler halk-ı âlem îyd için

Dem be dem sâat be sâat ben senin kurbanınam”

Yani” Halk senede bir kez ibadet için hayvan keserler

ben ise her an Allah’a kurban olarak yaşarım” demiştir.

 

Yunus Emre’de:

“İsmail’im, Hak yoluna canımı kurban eylerim,

Çünkü bu can kurban sana, ben koç kurbanı neylerim” demiştir.

İnsanın Allah’a kurban olması yani Allah’a olan yakınlığı idrak etmesi için, tüm fena hallerini kurban etmesi gerekir.

Ve daha sonra da varlığının sahibinin Allah olduğunu bilip varlığını Allah’a kurban etmesi yani her şeyiyle Allah’a teslim olma şuuruna ulaşması ve hep bu şuurda yaşaması bizlerden istenilen şeydir.

 

Bu şuura ulaşan kişi, yani Allah’a kurban olan kişi:

Zerre kadar çevresine zarar veremez

Kimsenin hakkını yiyemez, malını çalamaz üstüne geçiremez

Kimsenin malına,ırzına göz dikemez

Kimse hakkında iftira atamaz,yalan söyleyemez

Allah’ın ayetlerini asla kendi çıkarına kullanamaz

Dünyanın malı, makamı, şöhreti peşinde asla olmaz

Kimsenin inancına, ibadetine, kültürüne laf edemez, küçük göremez

Kimsenin ardından konuşmaz, kimseyi küçük görmez,

Kendini asla büyük görmez, kimini övüp, kimini yermez

Her an Allah’a kurban olma şuuruyla yaşar ve hep çevresine yardımcı olur

 

Yani kısacası Allah’a kurban olan kişilerden zerre kadar zarar gelmez, öyle kişiler her an çevresine faydalı olan kişilerdir.

Ve her an Rıza-i İlahiye-ye uygun yaşarlar.

Bir kişi senede bir hayvan keserek kurban ibadetini yaptığını düşünür.

Arif kişi ise her an Hakk’a kurban olma şuuruyla yaşar.

 

Kur’ân’ı dikkatlice incelediğimizde anlıyoruz ki kurban, hayvan kesmek anlamında değil, kendi hayvani varlığından geçmek, Allah’a yakınlık sırrına ermek anlamında olduğunu görüyoruz.

 

Allah bizleri “Kurb-Kurban” sırrına arif olanlardan eylesin.

 

HİÇ SORMADI

 

Kibr içinde gezdi durdu

Helâl harâm hiç bilmedi

Bayram dedi hayvan kesti

Kendi hayvan hiç bilmedi

 

Yıl boyunca harâm yedi

Kul hakkını gözetmedi

Kurban dedi hayvan kesti

Kurbîyyet ne hiç bilmedi

Hayvan diye hayvan baktı

Kendi hayvan hiç görmedi

Kurban diye hayvan kesti

Varlığından hiç geçmedi

 

Kurban diye hayvan aldı

Kendi kurban hiç olmadı

İple sardı teslim aldı

Kendi teslim hiç olmadı

 

Ayağına ip bağladı

Acımadan bıçak vurdu

Kurban diye canı yaktı

Kurban nedir hiç bilmedi

 

Kurban dedi hayvan kesti

Tıka basa yedi içti

Kurban nedir hiç bilmedi

Varlığından hiç geçmedi

 

Kurban nedir hiç sormadı

Mânâsına hiç ermedi

Kurban diye hayvan kesti

Kendi Hakk’a kul olmadı