ORUÇ YALNIZCA AÇ KALMAK DEĞİLDİR
Savm, oruç kelime anlamı olarak sakınmak diye bilinir.
Fakat sakınmayı genelde yemekten içmekten sakınmak olarak biliriz.
Oysa tüm azaların da orucu vardır.
“Nice oruç tutanlar var ki, aç kalmaktan başka bir kazançları yoktur. (İbn Mace, Sıyam,21)
“Nice oruç tutanlar var ki, oruçlarından payları açlık ve susuzluktur. (İbn Hanbel, 2/373)
Bakara Sûresi 183 meâli: Ey iman edenler, sakınmak sizden öncekilere yazıldığı gibi, sizlere de yazıldı. Umulur ki siz fenalardan sakınır, Allah’a ortak koşmazsınız.
Cümle azaların orucu da vardır.
Gözün, kulağın, dilin, ayağın, elin, ağzın, burnun cümle azaların her birinin orucu vardır.
Hele bir de kalbin orucu vardır ki, işte Kâmil insanın orucu kalbî-dir.
Gözün orucu: Eğer kişi, kimsenin ırzına, namusuna, helaline, malına, mülküne, makamına, parasına bakmaktan sakınıyorsa, onun gözleri de oruçludur.
Dilin orucu: Eğer kişi, kimseyi çekiştirici sözler etmekten, küçük görücü sözler etmekten, hakaret etmekten, yalan sözler etmekten, boş sözler konuşmaktan sakınıyorsa onun dili de oruçludur.
Dilin orucu susma orucudur. “Meryem Sûresi 26”
Bir Mürşid-i Kâmil talebelerine” Boş sözler edenin, yalan konuşanın, birilerini çekiştirenin orucu olmaz” der
Kulağın orucu: Fitne, fesatlık, dedikodu, yalan gibi birilerini kötüleyici sözleri dinlemekten sakınıyorsa kulak da oruçludur.
Bir Mürşid-i Kâmil, yanında dedikodu yapan birine”Orucum bozuldu” der.
O kişi de” Efendim bir şey yiyip içmedik”der.
Kâmil insan”Dedikodu yaptık” der
O kişi de” Ben yaptım efendim, siz yapmadınız ki” der.
Kâmil insan” Ben de duydum ya” der.
Elin, ayağın orucu: Eğer kişi haramı almaktan, harama gitmekten sakınıyorsa, o kişinin eli, ayağı da oruçludur.
Ağzın orucu: Eğer kişi ağzına yiyecek, içecek olarak haram şeyleri almaktan sakınıyorsa, o kişinin ağzı da oruçludur.
Burun orucu: Kişi nefes alıp vermesinin hikmetini, her nefeste biliyorsa, aldığı nefesin Allah’ın hayy sıfatı olduğunu verdiği nefesin de kulluk boyutu olduğunu biliyorsa, işte o kişi burnuna da her an oruç tutturuyordur.
Kalb orucu ise, Allah’ın kulundan istediği oruçtur.
Kalb orucu ancak kâmil insanlara mahsustur
Onlar; tüm organlarına oruç tuttururlar.
Onlar; Allah’ın varlığının yanında kendilerine varlık isnat etmekten sakınırlar, Allah’a ait olan sıfatları kendine nispet etmekten sakınırlar.
İşte onlar; her nereye bakarlarsa baksınlar her varlıkta Hakk’ı seyretmenin zevkindedirler.
Her nereye dönerlerse dönsünler oraya “Semme Vechullah” şuuruyla bakarlar.
Onlar kendilerine benlik isnat etmekten her an sakınırlar.
İşte onlar 1 aylık kapıdan geçip 12 aylarını her daim “Savm” “Oruç” şuuruyla geçirirler.
Şimdi çok iyi düşünelim; akşama kadar yemekten içmekten sakınmak orucun mânâ-sı mıdır?
Akşam orucumuzu açma vakti geldiğinde, ezan okunup yemeğe başladığımızda, yediğimiz-içtiğimiz gıdaları helalinden kazandık mı?
Ağzımızdan midemize giden gıdaları gerçekten de kimsenin hakkını yemeden helalinden kazandık mı?
Bizler gerçekten Allah’ın rızasına uygun oruç tutuyor muyuz?
Yoksa bunu adet olarak mı yapıyoruz?
Ankebût Sûresi 2: İnsanlar, inandık demeleriyle kurtulduklarını mı sanıyorlar?
Evet bizler, inandık yaptık demekle, gerçekten inanmış, yapmış, kurtulmuş mu oluyoruz?
Dinin hakikatini arıyor muyuz?
İnce ince mânâsını düşünüyor muyuz?
Yoksa adet haline getirdikte onu mu yapıyoruz?
Yoksa atalarımızdan öğrendiğimiz gibi yapıp, onları mı takip ediyoruz?
Atalarımızın neden yaptığını hiç düşünüyor muyuz?
Allah bizleri affetsin….