ALDATICI ALLAH İLE ALDATIR
Aldatıcı Allah ile aldatır, işte o şeytani hallerde olandır.
Kur’ân’ın muhteşem uyarıları.
Aldatıcının alanı Din’dir, Allah’tır, ibadetlerdir
Hadid Sûresi 14: …..ve garrekum bi Allâh el garûr
Meâli:…… ve aldatıcılar sizi Allah ile aldattı.
Samimi olana değildir, amacını gizleyip Allah’ı diline alet edenedir sözümüz.
Allah ile aldatmakta ki amaç nedir?
Allah ile aldatmak nasıldır?
En son amacını belli etmeden, diline, ibadetine Allah’ı dolayıp aldatma içinde olmak nedir?
Allah ile aldatmanın incelikleri nasıldır?
Aldatan Allah ile aldatırsa;
Dilinden Allah kelimesini düşürmez
Hep namazda, oruçta, yani ibadetlerde görünür
Hep ibadetlerden bahseder, cami cami gezer
Kur’ân’dan konuşur, sünnetten konuşur
Resul ve Nebilerden konuşur
Evliyalar, ermişler, şehitler kelimelerini dilinden düşürmez
Allah adına para toplar,
Allah adına mal-mülk gibi bağışlar toplar ve bunu da infak hakikatini değiştirerek anlatıp yapar
Cemaatleşmenin büyüklüğünden bahseder, kendi cemaatini hep farklı görür
İnsanları mezheplere, cemaatlere, tarikatlara böler
Tek amacı vardır, kendi saltanatını kurmak
İnsanları kandırmak, onların paralarını mallarını almak,
Kendini büyük göstermek, farklı göstermek, evliya, mehdi, mesih olduğunun iması vermek
Devleti ele geçirmek, devleti kendi istediği gibi yönetmek, kendine uymayanları ortadan kaldırmak.
Yani kısacası Allah’In adını alet ederek kendi saltanatını oluşturmak.
Kur’ân’da bunun ile ilgili onlarca ayet vardır.
Bazı örnekler;
Mâun Sûresi: Dilinden Allah kelimesini hiç düşürmez, ibadetler içinde görünür, ama halleri riya içindedir.
Meâric Sûresi: Dilinden Allah kelimesini hiç düşürmez, ama başına bir sıkıntı geldiğinde feryat eder.
Hucurât Sûresi: Bölücü, ara açıcı, dedikodu yapıp arkadan çekiştirici, insanların sırlarını araştıran, gizi yönlerini ortaya çıkaran yani hep zarar verici haller içinde olur.
Hucurât Sûresi: İnsanlara kötü isimler, lakaplar takar.
Fussilet Sûresi: Zanlarını din haline getirir, kendi gibi olmayanları küçük görür, kafir ilan eder.
Münâfıkûn Sûresi: Dilinden Allah kelimesini düşürmez, hep ibadetlerde görünür ama içi başka dışı başkadır.
Ahzâb Sûresi: Hep Allah’tan bahseder ama hep yaşantısında zulüm halindedir, hep dünya makamı, şöhreti, zenginliği peşinde koşar, hep kendi çıkarı peşindedir.
Kur’ân adeta baştan sona, Allah ile kandırmanın nasıl olduğundan bahseder.
Bizlere muhteşem uyarılarda bulunur.
Kur’ân der ki:
Sakın insanların Allah dediğine kanmayın.
Sakın insanların namaz kıldığına, oruç tuttuğuna kanmayın
Sakın Kur’ân okuduğuna, Kur’ân’dan bahsettiğine kanmayın
Sakın Resullerden bahsettiğine kanmayın
Sakın Evliya, ermiş, mehdi, mesih diyenlere kanmayın
Evet, Kur’ân bizi muhteşem bir şekilde uyarıyor.
Kandırıcı Allah ile kandırır, dikkat edin, uyanık olun diyor
Kandırıcının alanı Din’dir, şandır, şöhrettir, paradır, mal-mülktür.
Bakara Sûresi’nde “yaman rakip” buna işaret eder.
204: İnsanlardan bazıları dünya hayatı hakkında öyle sözler söylerler ki, sen hayret edersin. Kalblerinde olan şeyler hakkında Allah’ı biliyor sanırsın. İşte o yaman bir rakiptir.
205: O kimse yeryüzünde bir çalışma, bir gayret içinde döner durur. Fakat o kimse orada ikilik, bozgunculuk içinde ve gönüllere sunulacak hakikatlerin bilgilerini ve gelecek nesilleri helak etme içindedir.
İkilik, bozgunculuk içinde olanlarda Allah sevgisi yoktur.
Ayet ne kadar güzel bir uyarı sunmuş:
Allah hakkında konuşana kanmayın.
Çok bilgili olduğunu ima edene kanmayın.
Hep Allah rızası için oraya buraya koştuğunu ima edene kanmayın.
Dinden, ibadetten, bahsedene kanmayın.
Resullerden bahsedenlere kanmayın.
Kur’ân okuyup yorum yapanlara kanmayın.
Ve diyor ki:
Yaşantısına bakın.
Asıl amacını anlayın.
İçi başka dışı başkamı ona bakın.
Samimi olup olmadığına bakın.
Konuştuğunda evrensel değerlerden mi bahsediyor, yoksa başkalarının sözlerini küçük görüp kişilerden mi bahsediyor.
Dilinde ikilik üzere sözler var mı ona bakın.
Yani kendini övüyor, kendi yolunu övüyor, başkalarını küçük görüyor, kafir ilan ediyor mu ona bakın.
Kendi yolunda olanları cennetlik ilan ediyor, başkalarının cehennemlik ilan ediyor mu ona bakın.
Din adına para topluyor mu, mal-mülk bağış istiyor mu ona bakın.
Bilin ki Kur’ân asla para toplamayın, sakın bir karşılık beklemeyin der.
Evet, Kur’ân yardımlaşmayı, ihtiyacı olanı bulmayı ve ona yardım etmeyi tavsiye eder. Ama birilerinin kötü niyetle olup, aracıymış gibi görünüp para veya yardım toplanmasını onlarca ayetle yasaklar.
Evet, Kur’ân diyor ki;
Sakın kandırıcının Allah ile kandırmasına izin vermeyin.
Kandırıcı şeytani hallere girmiş olandır.
Kandırmanın en büyük yolu da Allah’tır, Dindir, İbadettir.
Eğer kişi hem Allah’tan bahsedip hem de birilerini kafir ilan ediyor ve kendi yolunu övüyorsa o kişi Allah idrakine ulaşmamış kişidir.
Boşuna denmez. İslam olan yani Müslüman; diline, yaşantısına, hallerine ve davranışlarına güvenilen insandır.
İşte Kur’ân diyor ki; kişinin anlattıklarına değil, ibadet içinde olup olmadığına değil, yaşantısına bak.
Yaşantısında; bozgunculuk, fitnelik, ikilik, zarar verme varsa sakın bunlara aldanma diyor.
Böyle kimselerde Allah sevgisi yoktur diyor.
Evet, Kur’ân’ın muhteşem uyarısı böyle.
Kandırıcı sizi Allah ile kandırır, asıl amacını içinde saklar.
Asıl amacına ulaşmak için;
Allah’tan bahseder.
Namazda görünür.
Duygusallık içine girer, gözyaşlarını gösterir.
Hep dini sohbetler eder, ibadetler eder, ibadetlerin sonunda para yardımı, mal yardımı ister.
Bunu da hep İnfak hakikatini değiştirerek, İnfakın para ve mal bağışı olduğundan bahseder durur.
Kur’ân’ın muhteşem uyarılarından anlıyoruz ki kandırıcı yani şeytan; Allah ile, Din ile, Namaz ile, Kur’ân ile, Cami ile kandırıyor.
Ve bunu saltanat, hükmetmek, yönetmek, makam-mevki, mal- mülk edinmek, şan-şöhret bulmak için yapıyor.
Şimdi sormak gerekir, kandırıcı yani şeytan;
Camileri, kiliseleri, havraları yani tüm ibadethaneleri etkisi altına almış olabilir mi?
İbadethaneleri yönetiyor olabilir mi?
Kandırıcının kandırma alanı Din ise, imam hatipleri, ilahiyatları tüm dini eğitim veren yerleri etkisi altına almış olabilir mi? Oraları yönetiyor olabilir mi?
Kandırıcının kandırma alanı Din ise, tüm dini kitapları, Kur’ân meallerini, İncil, Tevrat çevrimlerini kendi çıkarına göre çevirmiş olabilir mi? Asıl anlamını örtmüş kendi çıkarına göre meâl etmiş olabilir mi?
Evet Kur’ân’ın uyarıları böyle.
Şimdi hepimiz kendimizi:
Acaba Allah ile kandıran ben miyim?
Acaba şeytan ben miyim?
Acaba ibadetlerinde samimi olmayan ben miyim?
Diyerek sigaya çekelim.