İSLAM NEDİR? HAZRETİ MUHAMMED’DEN ÖNCE İSLAM VAR MIYDI?

 

Genelde İslam’ın Hazreti Muhammed’den sonra ortaya çıktığına inanılır, peki bu doğru mudur?

 

Kur’ân’a göre İslam nedir? Müslüman nedir?

Nasıl İslam oluruz?

 

İslam’ın zıddı olan savaş, kavga, düşmanlık nedir?

İslam’a ulaşmak için, kavga, düşmanlık savaş nasıl önlenir?

İçimizdeki kin, nefret, ayrımcılık halleri olan düşmanlık ve savaş hallerini ıslah etmeden İslam olabilir miyiz?

 

Öncelikle İslam nedir, inceleyelim.

 

İslam; Slam, Silm, Selim,Selamet, aynı kökten gelen kelimelerdir.

Anlam olarak; Barış, barışa gelmek, selamete ulaşmak, barış ve huzuru sağlamak, karşılıklı olarak barışı oluşturmak, güven ortamı oluşturmak, güvenilir olmak, gibi anlamlara gelir

 

Yani öz olarak;

İçsel olarak barışa ve huzura ulaşmak,

Hâl ve davranışlarıyla çevresine barış ve huzur sunmak.

Her haliyle çevresine güven verebilmek.

 

İslam’a ulaşan kişiye de “Müslüman” denir.

Müslüman: Barış ve huzur içinde olan, Selamete çıkmış olan, her haliyle barış ve huzuru sergileyen kişi demektir.

 

İslam’a ulaşmak için; içsel kavga, kin, düşmanlık, gibi halleri ıslah etmek gerekir.

 

Peki İslam Hazreti Muhammed’le mi başladı.

 

Tarihsel olarak incelediğimizde Mekke’de Hazreti Muhammed’e karşı gelenlerin kendilerini Müslüman olarak gördüklerini anlıyoruz.

Birçok müşrik şairin şiirlerinde İslam ve Müslüman kelimelerine rastlıyoruz

 

Kur’ân’ı incelediğimizde de Hazreti Âdem’den beri İslam’ın olduğunu anlıyoruz.

 

Mesela, Âl-î İmran Sûresi 67 yi incelediğimizde Hazreti İbrâhim’in Müslüman olduğunu görüyoruz.

 

Âl-î İmran Sûresi 67 :… ve lâkin kâne hanîfen muslimâ ve mâ kâne minel muşrikîn

Meâli:…. Fakat o; Tevhid üzere oldu, tüm varlığıyla teslim olup barış ve huzur üzereydi ve o, Allah’ın niteliklerini kendine isnat eden olmadı.

Bakara 128 de İbrâhim ve İsmâil’in dualarının Müslüman olmak üzere olduğunu görüyoruz

 

Bakara 128 Rabbenâ vecalnâ muslimeyni leke…..

Meâli 128- Rabbimiz! Seni anlayıp teslim olanlardan, barış ve huzur üzere olanlardan eyle bizi…..

 

Bakara 132 de Hazreti Yâkûb’un evlatlarına Müslüman olun dediğini görüyoruz

Bakara 132…. ve yakûb yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn

Meali: Yakub da: Ey evlatlarım! Muhakkak ki Allah size, varlığın yaratılış yasalarını anlamanız için fark etme yeteneği verdi. Artık siz ölmeden önce, varlığınızın sahibini bilip teslim olun, barış ve huzur üzere olanlardan olun, dedi.

 

Bakara 136 da, İbrâhim’in, İsmâil’in İshâk’ın, Mûsâ’nın, İsâ’nın ve diğer nebilerin Müslüman olduğunu görüyoruz.

 

Âl-i İmrân 52 yi incelediğimizde Hazreti İsâ ve Havarilerinin Müslüman olduğunu görüyoruz.

Ali İmran 52: Fe lemmâ ehassa îsâ min humul kufre kâle men ensârî ilâllâh kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâh âmennâ billâh veşhed bi ennâ muslimûn

Meryem Sûresi 15 de Hazreti Meryem’in Müslüman olduğunu görüyoruz.

 

Evet, Kur’ân’ı baştan sona incelediğimizde tüm Resûl ve Nebi’lerin İslam üzere olduklarını anlıyoruz.

 

Hazreti Mûsâ’nın Mûsevilik, Hazreti İsâ’nın Hıristiyanlık, Hazreti Muhammed’in de Müslümanlık diye yol kurmadığını hepsinin İslam üzere olduğunu Kur’ân’ı inceleyen herkes görecektir.

 

Peki nasıl İslam oluruz?

Yani barış ve huzura nasıl ulaşırız.

 

Bir kişi içsel kavgalarını, yani kin-nefret, düşmanlık, zarar vermek, dedikodu yapıp çekiştirmek, ayrımcılık, çalmak-çırpmak gibi hallerini terk etmeden İslam olmaya adım atamıyor.

Bunun için Kur’ân Tevbe etmeyi yani hatalarımızdan vazgeçmeyi bir emir gibi bildiriyor.

İslam olmanın yolu ancak ve ancak içsel kavgalarımızı bitirmekten geçiyor.

Yani kişi Edeb içinde olmadan Allah’ın hakikatlerine eremiyor.

 

Nisâ Sûresi’nde nasıl Müslüman olacağımız çok muhteşem bir şekilde açıklanıyor.

 

Nisâ 125- Varlığın yaratılış yasalarını anlamaya çalışan, yüzünü Allah’a döndüren ve iyiliklerde olup, barış ve huzur üzere olan ve İbrahim’in düzenlediği ilkelere tâbi olan, onun hakikati aradığı gibi arayan, Tevhid üzere olan ve İbrahim gibi içten samimi olarak tüm her şeyiyle Allah’a sarılan o kimseden, daha güzel olan kimdir.

 

Evet, bir kişinin İslam olabilmesi için:

Varoluşu okuması gerekiyor.

Onun için ilk ayet “Oku”dur.

Eğer kişi Din nedir, yani varlığın yaratılış yasaları nedir bunu anlarsa varoluşu anlama yoluna girmiş demektir.

Varoluş okumak Varedeni anlamaya götürür.

Varedeni anlamak Allah nedir sorusunun cevabına götürür.

Allah’ı idrak eden, yüzünü her an Allah’a döndürür ve her an O’na teslimiyet içinde yaşar.

Allah’a yüzünü dönen her varlıkta “Semme VechAllah” şuuruyla yaşar.

Ve o şuura ulaşan kişi insan makamına gelir ve iyilikler içinde olur, barış ve huzura ulaşır. Yani İslam olur, yani Müslüman olur.

 

Müslüman olan kişi içsel kavgalardan, kin, nefret, savaş gibi hallerinden vazgeçmiş kişidir.

Yani Müslüman olan kişi her an Barış ve Huzur üzere olan kişidir.

 

Ve işte Müslüman olan kişi:

Her an Allah şuuruyla yaşayan kişidir

Her an kulluk şuurunda duran kişidir.

Kimseye kıl kadar zarar veremez.

Kimseye karşı içinde kin, nefret, düşmanlık hâli taşımaz.

Güvenilir olandır, emanete asla ihanet etmez.

Hep çevresindeki kişilerin barışı ve huzuru için çalışır.

Her an iyilikler içinde olur, yardım içinde olur.

Komşusu aç iken, hasta iken, sıkıntısı var iken o bunu görmemezlikten gelemez.

Kimseyi kandıramaz, kimsenin malına ırzına göz dikemez.

Çevresindekilere karşı, varlığa karşı hep saygı içindedir.

Kırıcı, yıkıcı, zarar verici değildir.

 

Evet, Kur’ân’ı incelediğimizde tüm Resûl ve Nebi’lerin İslam üzere olduklarını anlıyoruz. Yani her biri Müslüman idi.

 

İşte sonuçta anlıyoruz ki dil ile Müslümanım demekle Müslüman olunmuyor.

 

Yaşantısında, hâl ve davranışlarında, huzur ve barış üzere olan, güvenilir olan, kıl kadar zarar içinde olmayan kişi Müslüman kişidir.

 

İslam Dünyası; İslam, Hazreti Muhammed’le başlamıştır iddiasını, En’âm Sûresi 163. Ayete dayandırmaktadır.

En’âm Sûresi 163: Lâ şerîke lehu ve bi zâlike umirtu ve ene evvelul muslimîn

 

Diyanet İşleri: “O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim.”

 

Tevhîd-i Kur’ân Meâli: O’nun ortağı yoktur ve varlıktaki bütün işleyiş O’nundur ve ben öncelikle barıştan ve huzurdan yana olanım.

Evvel kelimesinin anlamı: Öncelik, ilk evvel, öncelikle, ilk baştan, birincisi, ilk, başlangıç, gibi anlamlara gelir.

 

Araştırmamıza ve gönlümüze göre, bu ayette ”Ben müslümanların ilkiyim” yerine “Ben öncelikle barıştan ve huzurdan yana olanım” diye meâl edilmesi belirtilmek istenen anlama daha uygun geliyor.

Çünkü Kur’ân ölçüsüne göre Hazreti Muhammed’den önce gelen Resul ve Nebilerinde Müslüman olduğu ayetlerde belirtiliyor.

 

O ayette bizlere sunulan mesaj, güzel insan Hazreti Muhammed’in nerede, nasıl, hangi halde olursa olsun öncelikle barış ve huzur üzere hareket ettiği bildiriliyor.

 

Ve bizlere de, siz de her zaman barış ve huzur üzere olun, sakın barıştan şaşmayın, sakın kavgaya düşmanlığa meyletmeyin diyor.

Yani bizlere; ister alış-verişte, ister komşulukta, ister yolculukta,ister eğitimde, ister sohbetlerde, ister ikili ilişkilerde, nerede hangi halde olursanız olun hep İslam üzere yani barış ve huzur üzere hareket etmemiz ihtar ediliyor.

 

Ve anlıyoruz ki Hazreti Âdem’den Hazreti Muhammed’e kadar gelen o gönül insanları hep İslam üzere oldular.

Yani hepsi Müslümandı.

 

Müslüman; İslam üzere olan, yani barış ve huzur üzere olan demektir.