ORUÇ’UN TARİHSEL İNCELENMESİ VE KUR’ÂN BOYUTU

Hazreti Muhammed öncesi oruç var mıydı?
Mekke’li müşrikler de oruç tutar mıydı?
Hristiyanlarda Musevilerde oruç var mı?
Eski Mısırda, Firavun zamanında oruç var mıydı?
Eski topluluklarda oruç var mıydı?

Binlerce yıldan beri gelen oruç’un tarihsel incelenmesi.

Sümerliler zamanında oruç ibadeti vardı.
Sümer inancında oruç, bugün ki gibi ay takvimine göre uygulanırdı.

Eski Mısır’da firavunların, rahiplerin, halkın oruç tuttuğuna rastlıyoruz.
Eski topluluklarda oruç’un, tanrılara yakınlaşmanın bir yolu olarak bilinir.

Şamanizm’de, Şamanların oruç tuttukları bilinmektedir.(Şaman kelimesinin aslı, Kaman’dır, Kam, Kamil kelimesi buradan gelir.)

Kızılderili, Astek, Maya kültüründe de oruç ibadetine rastlanır.

Yunan mitolojisinde de oruç ibadeti vardı.
“Efsane’ye göre Hades’in bahçesinde dolaşan Persephon bir nar tanesi yiyerek orucunu bozar, bu duruma kızan Demeter, Ascalaphus’u baykuşa çevirir.”

Hindistan’da, halk ve Hindu ermişler, çeşitli sebepler ile tek başlarına oruç tutarlardı.

Brahmanizm’de her ayın 12 ve 13’üncü günlerinde oruç tutmak gelenektir.

Yaklaşık M.Ö. 500 yıllarında Hindistan’da başlayan inanç akımının kurucusu Mahavir’in bir ömür oruç tuttuğuna inanılır.

Budizm’in önderi olan MÖ 563- 483 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Budha’da da oruç ibadeti vardır.

Hazreti Musa’nın Tur dağına çıkmadan önce Allah’ın emriyle 30 gün oruç tuttuğuna inanılır.
Tevrat’a göre Hazreti Musa, Tur Dağı’nda 40 gün 40 gece kalmış ve bu süreyi oruç tutarak geçirmiştir.

Musevilikte oruca çocuklar, 12 yaşına bir ay kala başlar.

Musevilikte, en büyük ibadet günlerinden olan Kippur, büyük oruç günü olarak kabul edilir.
Musevilkte oruç, şafağın sökmesinden ilk yıldızın görülmesine kadar sürer.

Hıristiyanlıkta oruç belli aylarda olmasa da vardır.
İncil’de, İşaya 58. bölümde oruç hakkında bilgiler vardır.

Hazreti Âdem ile Havva, cennetten kovulduktan sonra,10. Muharrem günü eşi Havva ile tekrar buluştuğu zaman, Allah’a şükranlık orucu tutmuştur diye inanılır.

Hazreti Muhammed döneminde Musevilerin, Muharrem ayının 10. günü, aşure orucu tuttuğu tarihi kayıtlarda vardır.

Mekke’li müşrikler de, oruç’un dışında, Muharrem’in onuncu günü “Aşure” olarak bilinen günde oruç tutarlar, kutlama yaparlar ve Kâbe’nin örtüsünü değiştirirlerdi.

İsevi’likte- Musevi’likte oruç hep vardır.

Budizm de Nirvana yolculuğunda oruç şarttır.

Hinduizm’de, Taoizm’de ve diğer inançlarda oruç hep görülmektedir.

Görüyoruz ki tarihte hemen hemen tüm topluluklarda oruç vardır.

Peki Kur’ân’î mânâda oruç nedir dersek?

KUR’ÂN’A GÖRE ORUÇ

Kur’ân’da صوم savm ve صيام sıyam olarak geçen kelimeler oruç diye çevrilir.

Peki bu doğru mudur?
İnceleyelim!

Oruç sözcüğü Farsça kökenli olup, rôcik sözcüğünün gelir.

Savm’ı dilimize oruç diye çeviriyorlar, yani farsca kelimeye çeviriyorlar ve onu da gündüz yemekten içmekten sakınmak diye yorumluyorlar.

Savm’ın çoğulu Sıyam’dır.

Savm kelime olarak savmak’tır.
Yani içimizdeki tüm kötü halleri, kendimize ve başkasına zarar verecek olan halleri, düşünceleri savmaktır.

Sıyam ise; Savdığımız tüm hallerden, kötü düşüncelerden sakınmaktır.

Savm: Savma, sakınmak, korunmak, uzak durmak, men etmek, el çekmek, hareket etmemek, terk etmek, tüm fena hallerden sakınmak, konuşmamak gibi anlamlara gelir.
Gurur, kibir, benlik, fitnelik, hasetlik, yalan söylemek gibi cehalet hallerini terk etmekte Savm’dır.

Bakara Sûresi 183: Yâ eyyuhâllezîne âmenû kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûn
Meâli: Ey iman edenler, sakınmak sizden öncekilere yazıldığı gibi, sizlere de yazıldı. Umulur ki siz fenalardan sakınır, Allah’a ortak koşmazsınız.

Meryem Sûresi 26 da Hazreti Meryem’in”… savm fe len ukellimel yevme insiyyâ..” konuşmama oruçundan bahseder.
Yani bir insanla tartışmaya girmeyip susmanın da Kur’ân’da oruç olduğu belirtilir.

Eğer oruç’umuzu yalnızca yemekten içmekten sakınmak olarak yaparsak diğer kötü hallerden uzak durmazsak oruç’umuz yalnızca aç kalmaktan ibaret olur.

Hatta bununla ilgili sevgili efendimiz Hazreti Muhammed’in sözleri vardır.

“Nice oruç tutanlar var ki, aç kalmaktan başka bir kazançları yoktur. (İbn Mace, Sıyam,21)

“Nice oruç tutanlar var ki, oruçlarından payları açlık ve susuzluktur. (İbn Hanbel, 2/373)

Evet, Efendimiz Hazreti Muhammed’in dediği gibi, tüm kötü hallerimizi terk etmezsek tuttuğumuz orucun bir anlamı yoktur.

Taklitte kalmamak tahkike ulaşmak, şekilde kalmamak manasına ulaşmak, Hakikatin istediği hâldir.

Oruç 1 ay tutulur. Lakin arif insan 12 ay tüm kötü hallerden sakınarak vaktini o hâl üzere geçirir.

Onun için şu 1 ayı insan bir kapı gibi görmeli, 1 aylık kapıdan 12 aya ulaşmalıdır. Bunu da hayatı boyunca sürdürmelidir.

Hayatı boyunca tüm kötü hallerden sakınmalıdır, Salih amelde olmalıdır, yaşantısını güzel insan olarak yaşamalıdır.

Evet anlıyoruz ki Savm yalnızca yemekten içmekten sakınmak değil, tüm kötü hallerden de sakınmanın adıdır.

İşte Savm:
Tüm kötü hallerden sakınmaktır.
Gurur,benlik, enaniyet, kibir, hasetlik gibi hallerden sakınmaktır.
Zerre kadar da olsa zarar vermekten sakınmaktır.
Kimse hakkında dedikodu etmemek, arkasından çekiştirmemektir.
İnsanların inançlarını, milliyetlerini, kültürlerini hor görmemektir.
Allah’ın varlığının yanında kendine varlık isnat etmemektir
Tüm niteliklerin sahibinin Allah olduğunu bilmek, kendine hiçbir makam mevki hissiyatı vermemektir.
Kendini yaratılan hiç bir varlıktan üstün görmemektir.
Komşun aç iken senin tok yatmandan sakınmandır.
İnsanların derdinden sıkıntısından kaçmamaktır.
İkilik hallerine düşmekten sakınmaktır.

Ey kardeş!
Orucunu tut, ama gel manasına da uy.
Yemekten içmekten sakındığın gibi,
Gel, tüm kötü hallerden de sakın.
Gel, birini kırmaktan da sakın.
Gel, birinin hakkını yemekten de sakın.
Gel, dedikodu edip çekiştirmekten de sakın.
Gel, kişileri hor görmekten de sakın.
Gel, dilini tutarak, kötü konuşmaktan da sakın.
Gel, makam- mevki, şan-şöhret derdinden de sakın.
Gel, bir canlıya zarar vermekten de sakın.
Gel, anne babaya üf demekten de sakın.
Gel, iftira, yalandan da sakın.
Gel, siyasal alanda rakibine hakaret etmekten, iftira etmekten, onu aşağılamaktan da sakın.
Gel, insanların ırzına, namusuna göz dikmekten de sakın.
Ve gel, Allah’a ait olan nitelikleri kendine nispet etmekten de sakın.
Gel, sahibinin Allah olduğunu anla ve ben de varım, demekten de sakın.
Gel ey kardeş, yalnız yemekten içmekten değil bunlardan da sakınalım.
Ger kardeş, tüm fenalıklardan sakınalım, Allah’a ortak koşmaktan sakınalım..

Şunu unutmayalım, Efendimiz Hazreti Muhammed’in dediği gibi, kötü hallerimizi terk etmezsek tuttuğumuz orucun bir anlamı yoktur.

Eğer Savm’ın derin manalarına ulaşırsak her anımız huzur içinde olur.

İyi insan olmanın yolu Savm’ın manasına ulaşmaktan geçer.

Savm içinde olan kimseye kötülük yapmaz, kimseyi kırmaz, kimseyi hor görmez.

Savm içinde olan her an “hubbifilAllah” şuuruyla yaşar. yani her an Allah sevgisini içinde hissederek yaşar. Hâl ve yaşamı hep Allah sevgisi üzere olur.
En büyük ibadet hubbifilAllah üzere olmaktır.

İnşAllah Savm’ın mânâsına ulaşanlardan oluruz.
İnşAllah her anımızı kötü hallerden sakınarak geçiririz.