ORUÇTAKİ SİYAH İPLİK BEYAZ İPLİK VE ALLAH’IN İPİ

İpten “habl” murad nedir?
İp benzetmesiyle anlatılmak istenen hakikat nedir?
Bu ip bildiğimiz ip midir?

Allah’ın ipi ne demektir?

Oruçta ki siyah iplik beyaz iplikten murad nedir?

Âl-i İmrân Sûresi103: “habli”
“Ve atasımû bi habli Allahi cemîân”

Bazı meâller: “hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” diye çevrilir.

Tevhîd-i Kur’ân meâli: “Allah’ın sizdeki tecellilerine bir birlik içinde sımsıkı sarılın”

Kâf Sûresi 16: “Min habli el veridi” ayetinde geçen “Habl” damar olarak, şah damarı olarak belirtilir.

Kâf Sûresi 16: “habli”
“ve nahnu akrebu ileyhi min habli el verîdi”
“Biz ona şahdamarından daha yakınız.”

Dikkatlice incelediğimizde, Âl-i İmrân 103 de ve Kâf Sûresi 16 da “Habl” kelimesi bir yerde ip, bir yerde şah damarı olarak kullanılıyor.

Habl kelimesi: İp, vücuddaki organlar, damarlar, Allah’ın tecellileri, urgan, halat, gibi anlamlara geliyor.

Anlıyoruz ki, Allah’ın ipinden murat, insanın vücudundaki ve cümle varlıktaki Allah’a ait olan tüm tecelliler, tüm niteliklerdir, tüm hakikatlerdir.

Her varlık Allah’ı gösteren bir ayettir ve bu ayetler Allah’ın zatına bağlıdırlar.
Tüm hücrelerin, tüm dokuların, vücuda sımsıkı bağılı oldukları gibi.

İnsanın vücudundaki tüm tecelliler ve tüm nitelikler tutan vücud boyutuyla Allah’tır.

Tüm varlık bir ip misali Allah’a sımsıkı bağlıdır.
Allah her varlığı sıfatları ile sımsıkı tutar.
Her varlık, fiiliyle, sıfatıyla, varlığıyla sımsıkı Allah’a bağlıdır.

Oruçta ise siyah iplik beyaz iplik meselesini incelersek: “haytul ebyadu minel haytıl evsedi”

Bakara Sûresi 187 de genelde çevrilen meâllerde“Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın” diye çevriliyor.

Eğer bu ayeti oruçtaki yeme içme ve yemekten içmekten uzak durma diye çevirirsek, bu bazı ülkelerde oruç tutma zamanı olabilir, ama bazı ülkelerde ise zaman dilimine uymaz.

Örnek vermek gerekirse; İsveç, Norveç, Finlandiya, Rusya’nın kuzeyi, Alaska, Greenland, Kanada’nın kuzeyi, Ekvator gibi ülkelerde 6 ay gece 6 ay gündüz olur.

Norveç’in kuzeyinde ise 3.5 ay gece gündüz birlikte yaşanır, 3,5 ay batmayan bir güneş vardır.

Norveç Tromso’da güneş 3.5 ay sürekli ufkun altındadır.

Peki bu ülkelerde siyah iplik beyaz iplik uygulaması nasıl olacak nasıl oruç tutulacak?

Siyah iplik beyaz iplik görülmesi uygulaması, bu ülkelerde olamayacağına göre, Kur’ân meâli tüm dünya ülkelerini kuşatamıyor gibi bir algı hissettiriyor.

Kur’ân tüm dünya insanlarına eşit derecede hitap ettiğine göre, bu ayeti nasıl meâl etmeliyiz?

Kur’ân’ın bu ayetinin doğru meâl ve manası, tüm insanlığı kuşatılıcılığı nasıl olmalıdır?

Genelde meâllerde: “haytul ebyadu minel haytıl evsedi” siyah iplik beyaz iplik geçer.

Peki Allah Kuran’da, bizlere siyah iplik beyaz iplik demekle neyi işaret ediyor olabilir?

Siyah iplik beyaz iplik diye çevrilen kelimeler başka anlamlara da geliyor olabilir mi?

Öncelikle Kur’ân’da ip kelimesini incelersek.

Âl-i İmrân Sûresi103: “habl” “Ve atasımû bi habli Allahi cemîân” “Allah’ın ipi”

Kâf Sûresi 16: “habl” “Min habli el veridi” “şah damarı”

Bakara Sûresi 187: “Hayt”

Bakara 187 de ki” haytul ebyadu minel haytıl evsedi” kelime kelime incelersek!

Ebyadu: Beyaz, aydınlık, temiz, berrak
El hayt: İplik, birbirine bağlayan, bağlar,
El evsedi: siyah, karanlık, cehalet karanlığı,
Min el fecr: aydınlık vakti, aydınlanma, irfan aydınlığı

Kelime kelime incelediğimizde, şöyle bir mealde yapabiliriz.

Tevhîd-i Kur’ân Meâli: … Hatta cehalet karanlığından aydınlığa çıkıncaya kadar, tüm varlığın birbirine bağlılığını anlayıncaya kadar, tertemiz bir bağla Hakk’a bağlanıncaya kadar.”….

Diğer mealler: “Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın”

Anlıyoruz ki,” haytıl evsed” siyah iplikten murad; kişinin benlik, gurur, kibir gibi cehalet karanlığına bağlı olma durumu ile
Beyaz iplik” haytul ebyadu” ten murad ise; kişinin irfâniyet aydınlığına bağlanmasıdır.

Yani Allah hakikatini bilmeyen kişi kendi cehalet karanlığına bağlıdır.
Ki bu bağ atalarından gelen batıl olan, hurafeler yönüdür.

Allah hakikatini idrak eden kişi ise; ilim irfân aydınlığına bağlıdır.
Ki bu bağ; ilim, irfân, aşk, tefekkür, tevekkül, teslimiyet secde sırı ile oluşur.

Savm-Oruç: Sakınmak, korunmak, tüm kötü hallerden uzak durmak, Allah’a ait olan nitelikleri kendimize nisbet etmekten sakınmak, demektir.

Bakara Sûresi 187:

Diğer Meâl:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah âyetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar.

Tevhîd-i Kur’ân Meâli:
Sizler cehaletten, fena hallerden sakınıp ehil kimseler olun. Siz nefsini tanıma yolunda olanlara fena sözler söylemeyin. Onlar size örnektir, sizler de onlar için bir örneksinizdir. Allah’ı bilin. Siz nefsinizi tanımada henüz alt makamlarda bulunuyorsunuz. Artık yaptığınız hatalardan dönüp bağışlanma içinde olun. Apaçık görünen varlığı anlamaya başlayın. Allah’ın tüm varlıkta yazılı olan hakikatlerini arayın ve faydalanın ve hissedin. Hatta cehalet karanlığından aydınlığa çıkıncaya kadar, tüm varlığın birbirine bağlılığını anlayıncaya kadar, tertemiz bir bağla Hakk’a bağlanıncaya kadar. Sonra da cehaletten, fenalardan sakınıp hakikatleri anlamayı tamamlayın ve o hakikatleri anlama yolunda olmayı yok etmeyin. Siz teslimiyet içinde olmaya devam edin. Bunlar Allah’ın hududlarıdır, artık O’na olan yakınlığı yok etmeyin. İşte Allah insanlarda işaretlerini apaçık gösterir. Umulur ki onlar fenalardan sakınır, hakikatleri anlarlar.

Cümle varlık, nûr boyutuyla yani ilâhî ışık boyutuyla her an birbirine bağlıdır.
Varlık bir ışıktan gelir ve bir ışıkla birbirine her an bağlıdır.
Cümle kâinat nûr enerjisiyle akar gider.