TÖVBE NEDİR VE NASÛH TÖVBESİ NEDİR

 

Tövbe nedir?

Nasûh tövbesi nedir?

Kur’ân acısından tövbenin incelenmesi

 

Neydi tövbe etmek?

Yaptığımız bir zulümden tövbe etmekle kurtuluyor muyuz?

 

Tövbe; günah işleyip tövbe etmek, yine günah işleyip yine tövbe etmek miydi?

Yoksa kalben tövbe edip, bir daha günaha dönmemek miydi?

 

Birine yaptığımız zulüm ortada dururken, Allah yaptığımız tövbeyle bizi affediyor mu?

 

Tahrîm Sûresi 8: “tevbeten nasûhâ” “ içten samimi tövbe edin”

 

Evet, nedir tövbe?

Nedir nasûh tövbesi?

 

Tövbe; kişinin, bilerek ya da bilmeyerek kendisine ya da çevresine ya da başka kişilere yaptığı kötülüğü görmesi ve gerçekten pişman olarak, bir daha böyle kötülükler yapmamak için Allah’a söz vermesidir.

 

Tövbe; gafleti, gıybeti, kibri, bilmişliği, kalp kırmayı, dedikoduyu çekiştirmeyi, iftirayı, yalanı, kul hakkı yemeyi, hâsetliği, fesâtlığı, zararlı şeyler içinde olmayı terk etmenin adıdır.

 

Yaptığı hataya tövbe edip, o hataya tekrar dönüp, tekrar tövbe edip tekrar hataya dönüp tekrar tövbe edilmesi tövbe değildir.

 

Günah: Hata demektir, zarar vermek demektir, hak yemek demektir.

Tövbe: Hatasını anlayıp dönmek demektir.

 

Tövbe, yaptığı hatayı anlayıp bir daha o hataya dönmemektir.

 

Yaptığı zulümden pişmanlık duyan kişiye tövbe kapısı açılır.

 

Tövbe; iyi kişi olmanın, yani insan olmanın kapısını açar.

 

Tövbe de kul hakkı vardır.

 

Kişi, Allah’ın bir kulunun hakkını yediğinde zalim durumuna düşer.

 

Zalim kişi kendi cehennemini hazırlamıştır.

Ve yaptığı zulmün muhakkak ki karşılığını alacaktır.

 

Tövbe “ت،و،ب”: Günahlardan dönmeye söz vermek, dönmek, vazgeçmek, terk etmek, pişmanlık duymak gibi anlamlara gelir

 

Nasuh” نَّصُوحً “; hâlis, temiz, nasihat, bozulmayan, kirlenmeyen, nesh etmek, hükümsüz bırakmak, iptal etmek, kaldırmak, o halden vazgeçmek, gibi anlamlara gelir.

 

Nasûh tövbesi: Yaptığı hataya bir daha dönmemek üzere Allah’a söz vermek ve bir daha o hataya dönmemektir.

 

Bunun ölçüsü; kişi yaptığı hatayı hatırladıkça, kendinden utanır, tüyleri diken diken olur, kendini ayıplar.

 

Kişi, 20 yıl önce bile, bir hata yapmış olsa, bunu sıcacık hatırlar, sanki az önce yapmış gibi büyük bir pişmanlık duyar.

 

İşte bu pişmanlık, o kişiyi bir daha hata yapmaktan uzak tutar.

 

Kişi hata yapıp, tövbe edip tekrar hata yapıyorsa buna tavuk tövbesi denir.

 

Kâmil insanlar tavuk tövbesini şöyle tarif etmişlerdir:

 

Tavuk yerde gördüğü boku yer ve gagasını yere silerek” Allah’ım bir daha bok yemeyeceğim” diyerek tövbe edermiş.

Ve tövbesini unutur, tekrar bir bok gördüğünde hemen koşar yine yermiş.

 

İşte kişi tövbe edip, tekrar günah işliyorsa bu tövbeye kâmil kişiler” tavuk tövbesi” demişler.

 

Onun için kâmil kişiler: “Evladım! Yapacaksan nasûh tövbesi yap, tavuk tövbesi yapma, bil ki hakikat yolu nasûh tövbesi yapana açılır.” demişlerdir.

 

Nasûh tövbesi dil ile değil, kâlbîdir.

 

Nasûh tövbesi, bâtıl olandan ve kötülükten uzaklaşmakla mümkündür.

 

Kişinin nâsuh tövbesine ulaşabilmesi için, Allah’ın mağfiretine ulaşması gerekir.

 

Eğer kişi tövbesinde samimi olur ve hata yapmamaya gayret ederse, edep üzere olmaya başlar.

 

Edep üzere olan kişiye, lütûf açılır ve kişi kendine ârif olmaya başlar.

Kendinde ve tüm varlıkta her an tecelli eden Allah’a şahit olmaya başlar.

 

İşte bu şehadet, kişinin Allah’a teslimiyetine kapı açar, kişi açılan kapıdan Allah’ın mağfiretine ulaşır.

Ve işte o zaman kul, her an Allah’ın mağfireti üzere yaşar.

 

Bu mağfiret kişinin günaha düşmesine izin vermez.

İşte o zaman kişi nasûh tövbesine ulaşır.

 

Nasûh tövbesine ulaşan kişi, hiç kimseye zerre kadar zarar veremez, kimseyi kandıramaz, kimsenin hakkını yiyemez.

 

Çünkü onun gönlü her an Allah aşkıyla doludur.

O aşk ona hata yaptırmaz.

 

İşte nasûh tövbesi için mağfiret şarttır.

 

Mağfiret için de; edep ile, ilim ile, idrak ile, tefekkür ile Allah’a şahit olmak şarttır.

 

Mağfiret; kirletmeyecek olanı giyinmektir.

 

Kişiyi günah kirinden uzak tutacak tek şey, Allah’ın mağfiretidir.

 

Kişi Allah’ın mağfiretine mazhar olmuşsa, Allah o kişinin kalbinden her an ona sevgisini hissettirir.

 

O sevgi, kişinin hata yapmasına engel olur.

 

Allah’ın sevgisine mazhar olan kimse, kimseyi üzemez, kimseye kötü söz edemez, kalbini kıramaz, hakkına giremez.

 

O kişi, hiç bir zaman kul olduğunu unutmaz, her an kulluk makamında durur, kulluk şuuru ile hareket eder.

 

Her varlığın kendisi gibi Allah’ın bir kulu olduğunu bilir ve Allah’ın her varlıkta her an tecelli ettiğini bilir.

Bir kula zarar vermenin Allah’a zarar vermek olduğunu bilir.

 

İşte nasûh tövbesine ulaşan, nereye bakarsa baksın Allah’ın vechî oradadır, şuuru ile yaşar.

 

Nasûh: Temizlenmek, arınmak, benliği bırakmak demektir.

Nasût; İnsan olmak demektir.

 

Ya Rabbî! Bizlere nâsuh tövbesini nasip eyle.