NÛH, GEMİSİ, KAVMİ, AİLESİ VE GEMİYE BİNMEYEN OĞLU
Nûh kimdir, kavmi nedir?
Nûh kavminin kişideki karşılığı nedir?
Nûh kavminin putları, Vedd, Süvâ, Yeğûs, Ye’ûk ve Nesr nedir?
Nûh’un gemisi nedir?
Nûh’un oğlu Ken‘ân kimdir?
Ken‘ân’ın gemiye binmemesinin sırrı nedir?
Nûh’un gemisine alınan her canlıdan bir çift sırrı nedir?
Nûh tûfanı nedir?
Geminin deryaya yol alması nedir?
Geminin “Ararat” dağına konması nedir?
Düşün nedir Nûh’un gemisi?
O tahtadan taştan mıdır?
İçine binen kurttan kuştan mıdır?
Yoksa tenden candan olan senin bedenin midir?
Düşün nedir Nûh’un gemisi?
Tufan denilen nedir?
Kavminin boğulması nedir?
Gemiye binmeyen oğlu nedir?
Her çiftten gemiye giren nedir?
Bunların tüm sırları senin bedeninde midir?
Düşün nedir Nûh’un gemisi?
Deryaya salınması nedir?
Geminin bir yüceliğe teslim olması nedir?
Bil ki o gemi senin, tenden cândan bedenindir.
Bil ki teslimiyet, vücudun Zâtına teslim olmandır.
Nûh, Noah; tenimizi tutan cân boyutuna idrâk yolculuğudur, bu cânı bilen gönül ehlidir.
Nûh’un gemisi, vücudumuzun ten boyutudur.
Teni, ya kötülük yolunda ya da iyilik yolunda kullanırız.
Nûh’un gemisinden murat, insanın vücududur.
İnsanın ten vücudu ve cân vücudu vardır.
Nûh’un gemi yapması; kendi vücud hakikatini tanıma, vücudunu tutan ilâhî gücü idrak etme eğitimidir.
Ten vücudunda kalıp, cân vücudunu göremeyen kişi, her türlü zorbalık, kötülük haline düşer.
Nûh kavmi; kişinin zorbalık, kötülük, zulüm hallerine dalıp kendi vücud hakikatini unutmasıdır.
Tüm bâtıl şeylerle oyalanıp durmasıdır.
Benlik boyutunda kalmasıdır.
İşte Nûh kavmi; kişinin zorbalık, kötülük, zalimlik, benlik boyutudur.
Bu kavim boyutunu kişi edep ve ilimle yok etmelidir.
Yâni o kavim suda boğulmalıdır.
Nûh’un gemiye binmeyen oğlu:
Nûh’un Kenan adında olan oğlu vardır.
Kenan, gemiye binmeyen oğludur.
Hikayede bir dağa çıkmaya çalışmış diye betimlenir.
Dağa çıkmaya çalışmış olması, kendi vücud dağında kalmış, kendi bildiklerinde kalmış, kendi bildiklerini yüce görmüş, vücudun sahibine teslim olmamış demektir.
Kişi kendi toprak vücudunda kalır, cân vücudunu göremezse, vücudunu kendine nispet eder.
İşte Nûh’un gemiye binmeyen oğlu denilen şey, kişinin ten vücudunda kalıp, cân vücud boyutuna geçememesidir.
Kenan’dan murat, kişinin kendi vücut boyutunda kalması, vücudun sahibini görememesidir.
Kenan boyutunda kalmak, dünya boyutunda, beşer boyutunda kalmaktır.
Yusûf kıssasında geçen, Yâkûb’un yaşadığı yer de Kenan’dır.
Yusûf’un Mısır’a gitmesi, tenden cana olan yolculuktur.
Kenan boyutunda kalmak, ten boyutunda, sûret boyutunda, dünya boyutunda, fenâ boyutunda kalmaktır.
Ken’an-Kün’an diyarı nedir?
Ken’an-Kün’an diyarı: Kesret âlemi, dünya, yaşam yeri, ten şehri, sûret boyutu anlamlarına gelir.
Ken, Kün kökünden gelir.
Kün: Oluş, ol, ol emri, var oluşun olduğu yer, yaşamın olduğu yer, dünya
Ye kün: Oluyor, olup durmakta, işleyiş, toptan, hepsi, yaşam yeri,
Nahl Sûresi 40: “كُن فَيَكُونُ “kûn fe yekûn”
Nûh’un gemisinin insan vücudu olduğunu düşünürsek, gemiye her canlı türünden erkek ve dişinin gemiye alınması, insan vücudunun eril ve dişil yönüdür.
İnsan kendi vücudunun eril ve dişil yönünü iyi okumalıdır.
Dişil yönü olan ten boyutu, her an faaliyet içindedir, her an yeni yeni doğuşlar içindedir.
Ama dişi yönünü tutan ve besleyen, eril yönü ise, cân boyutudur.
Eril ve dişil yönümüzü genlerimiz olarak ta düşünebiliriz.
Genlerimizde, atalarımızdan gelen erkek ve dişi yönümüzü taşıyan X ve Y kromozanları vardır.
Kadın ve erkek vücudunda bulunan X ve Y kromozonu, erkeklerde “XY” kadınlarda ise “XX” şeklindedir.
Cinsiyeti belirleyen “Y” kromozonudur.
Erkeğin spermlerinde “X” ya da “Y” kromozonu vardır.
Cinsiyet ile ilgili olarak kadınlarda iki adet “XX” kromozomu, erkeğin sperminde ise bir “X” bir de “Y” yani “XY”kromozomu mevcuttur.
Cinsiyeti “Y” kromozonu belirler.
Yumurta eğer “X” kromozomu taşıyan bir sperm ile döllenir ise doğacak çocuk kız (“XX”), eğer “Y” kromozomu ile döllenirse doğacak çocuk erkek (“XY”) olur.
Cinsiyeti belirleyen erkeğin sperminde bulunan “Y” kromozonudur.
Kadının yumurtası, içeri “X” imi “Y” yi mi almasında ne kadar belirleyicidir araştırılmalıdır.
Nûh’un gemisine alınan her canlıdan bir çift; erkek ve dişi taşıyıcılığı olarak düşünülebilir.
Ayrıca her vücudda, tüm canlıların dişi ve erkek olarak formlarının mevcudiyeti olarak ta düşünülebilir.
İnsan vücudunda tüm varlığın eril ve dişil yönü vardır.
Hayvansal boyut, bitkisel boyut, toprak, hava, su ateş boyutları her bedende mevcuttur.
Tüm hayvanların, tüm bitkilerin boyutları insan vücudunda mevcuttur.
İşte Nûh’un gemisine alınan her canlıdan bir çift, bu sırra işaret ediyor olabilir.
Nûh’a, “Bütün ailenle birlikte gemiye bin” ayeti; her insanın vücudunda geçmiş tüm atalarının genleri vardır, geçmiş tüm ataların karakteristik özellikleri vardır, olarak ta düşünülebilir.
Nûh Sûresi:
1- Nûh; kavmine hakikatleri açıklayıp uyarmak, Bizi anlatmak için açığa çıktı. Kavmine acı sıkıntılarda kalmamaları için hakikatleri anlamalarını bildirdi.
2- Dedi ki: Ey kavmim! Ben size hakikatleri açıkça anlatarak uyarıyorum.
3- Allah’ın kulu olduğunuzu anlayın ve O’na karşı fenalara düşmekten sakının ve sözümü dinleyin.
4- Sizler günahlarınızı anlayın ki size mağfiret edilsin. Sizin sona erecek olan belirli bir zamanınız vardır. Belirli zaman geldiğinde Allah’ın ertelemesi olmaz. Keşke bilseydiniz.
Nûh kavminin putları nedir?
Kişinin oluşturmuş olduğu ve içinde taşıdığı putları incelersek:
Vedd putu:
Vedd, vedûd; sevgi, muhabbet, dostluk anlamına gelir.
Vedd putu ise; dostluğu sevgiyi kendi çıkarı üzere kullanmak demektir.
Yâni birine dostluk için yaklaşırken, asıl amaç kendi çıkarı için yaklaşmaksa bu Vedd putudur.
Dünyaya olan muhabbet, Allah’ın tecellisi olduğundan dolayı değil, kendi çıkarından, mal mülk sevdasından, makam şöhret sevdasından dolayı olması Vedd putudur.
Vedd putu, eşyaya, menfaate, makama, paraya vs olan sevgidir.
Süvâ putu:
Süvâ, suva, suver, süvari, süveydâ aynı kökten kelimeler olabilir.
Varlığın sûret boyutunda kalmak.
Vücudu kendine nispet etmek, kalbini benlik günahıyla kirletmek, Vücudun süvarisi olan yani vücudun sahibi olan Allah’ı idrak edememek, vücuduna benim demek.
Yâni sûret vücudunu put edinmek.
Allah’ı kendine eş koşmak.
Sen varsın bende varım demek.
Yeğûs putu:
Yağmur ilâhı diye de bilinir, yağmurdan maksat rahmettir.
Yegûs putu, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek.
Allah’ın değil kulunun rahmetine sığınmak, yeğûs putudur.
Ümitsizliği, karamsarlığı put edinmek.
Yagus, arslan şeklinde olan eski bir putun adı diye de bilinir.
Kendini güçlü kudretli görmek, kendindeki kudretin Allah’a ait olduğunu unutmak.
Kendi gücünü put edinmek.
yüûs. ye’s’; ümitsizlik, karamsarlık, elem, keder.
Ye’ûk putu:
“Ye’ûk”, Yemen’in Hemdân bölgesinde Hemdân kabilesinin bir kolu olan, Heyvan-Hayran kabilesinin, at şeklinde ilah edindiği putu olarak bilinir.
“Ye’ûk; koruyucu, koruyan, uzaklaştıran, götüren, taşıyan, bir yerden bir yere götüren, gibi anlamları olduğu sanılır.
At şeklinde yapıldığına göre, binek olarak ve uzaklara götüren olarak resmedilmiş olabilir.
Yunan mitolojisinde de, uçan at Pegasus, kanatlı, saf beyaz bir at olarak tasvir edilir.
At, irfaniyet yolculuğu, yükselmek, yücelmek olarak ta düşünülebilir.
Ye’ûk putu; kendini yüce görmek, ulvî görmek, irfaniyet yolculuğunu terk etmek, arayışı terk etmek, gibi de yorumlanabilir.
Nesr putu:
Nesr; Zu Kela kabilesinin, akbaba-kartal şeklinde putu, diye kayıtlar vardır.
Arapça’da Nesr kelimesi; eti koparmak, parçalamak, yarayı deşmek, kuşun eti didiklemesi, biri hakkında ona zarar verici konuşmak, gibi anlamlar taşır.
Buradan anlıyoruz ki; zarar vermeyi, zulüm etmeyi, başkasının üzerinden menfaat edinmeyi, başkasının üzüntüsünü mutluluk edinmeyi put haline getirmek.
Nûh tufanı ve Nûh’un gemisinin deryaya salınması nedir?
Nûh tufanı, her yerin sularla kaplı olması diye anlatılır.
Kişi bir ilim yolculuğuna başladığında her varlığın bir ilimle, tecellilerle sarılı olduğunu anlar.
Kişinin ilim yolculuğu, yani onun irşâd yolculuğu kendi bedeninin asliyetiyle onu buluşturur.
Geminin deryaya salınması, kişinin kendine nispet ettiği vücudunu Hakk’ın ûlviyetine teslim etmesidir.
Yâni fenâfillah sırrıdır.
Yâni kendine nispet ettiği vücudunu, Hakk’ın vücudunda ifnâ etmesidir.
Yeryüzünün suyla kaplanması, gökten ve yerden gelen suyla her yerin su ile sarılması, yerlerin göklerin ilimle keşfedilme sırrıdır.
Yerlerin göklerin tecellilerle sarılı olduğunun idrakidir.
Yerler gökler Hakk’ın nuru ile kaplıdır.
Cümle varlığı saran Allah’tan gayrisi değildir.
Geminin “Ararat” dağına konması, kişinin “âriflik-arafat” makamına gelmesidir, yâni kendini bilmesidir.
Ararat kelime olarak anlamı ”yüksek dağlar ülkesi” veya “yüksek ülke” “yüceliğe ulaşmış” yüksek irfaniyete ulaşmış” gibi anlamlara gelir.
Kûh-e Nûḥ-Nûh’un dağı (Farsca)
Nûh’un dağından murat, ariflik makamıdır.
Kişinin kendine arif olması, kedi vücudun tutan Zâta teslim olması ile mümkündür.
Kişi kendi vücudunun ve cümle varlığın vücudunun bizzat tek Zât olan Allah tarafından tutulduğunu idrak etmesi, “Ararat-Ariflik” makamıdır.
Hûd Sûresi:
41- O hakikatlerle yol alanlara dedi ki: Allah’ın tüm işaretleriyle sizde olduğunu bilin ve hep O’nun yolunda giderek, hep O’na bağlı olarak hareket edin. Muhakkak ki O, beni vücudlandırandır, mağfiret edendir, rahim olandır.
42- O ve onunla birlikte hareket edenler, hakikatlerin idrakinde, bir yücelik içinde ilerlediler. Nuh ayrılıklar içinde kalan oğluna seslendi: Ey oğlum! Gel bizimle beraber ol, hakikatler için gayret göster ve hakikatleri görmemezlikten gelip örtenlerle beraber olma.
43- Dedi ki: O yüce olanlarla beraber olurum, onlar ilimleriyle beni korur. Nuh dedi ki: Sen kendini günahlardan koruyamazsın, o vakit Allah’ın her varlıktaki işleyişini anlayamazsın, O’nun rahmetini anlayan kimselerden olamazsın, hakikatleri örtenlerin o gelgit hâllerinde kalırsın. Böylece o kendi cehaletinde boğulanlardan oldu.
44- Bildirildi: Ey o makamlarda olanlar! Kendinizdeki ilmi anlayın. Ey ulvi makamların zevkinde olanlar! İlmi muhafaza edin ve işleyişin takdiri üzere olun, bir ciddiyet içinde hareket edin. Bildirildi: Zalim kimseler için hakikatlerden uzaklaşma vardır.