ÜÇ ŞEYTAN

İnsanın gönlü bir evdir, o evde ya şeytanı düşünceler vardır, ya da Allah sevgisi vardır.

Şeytan olan gönülde Allah olmaz.

Allah olan gönülde şeytan olmaz.

Şeytan, varlığın eşya boyutunda kalıp Hakk’tan kopmak, yani uzaklaşmak ve her türlü kibrin içine düşmek demektir.
Her türlü kibrin içinde olan her türlü zulmü yapmaya meyillidir.

Mina’da taşlanan 3 şeytanın sırrı nedir?
O üç şeytanı taşlamanın hikmeti nedir?

Mina’da taşa, taş atmak mıdır şeytan taşlamak?
Yoksa, kendimizdeki şeytani yapıyı uzaklaştırmak mıdır şeytan taşlamak?

Kişideki 3 şeytan boyutu nedir?
Kişi kendindeki bu 3 şeytanı nasıl tanır?

Kendimizdeki 3 şeytani hâli görebildik mi?
Ve o 3 hâli kendimizden uzaklaştırabildik mi?
Ve bunu yaşantımıza geçirebildik mi?

Kendindeki 3 şeytanı taşlamadan, yani kendinden uzaklaştırmadan Müslüman olamayacağımızı anlayabildik mi?

Nedir kendimizdeki 3 şeytan?
Nedir o 3 şeytanın tuzakları?
Şeytan kişiyi ne ile kandırır?

Kişideki; hasetlik, fesatlık, kin, nefret, kavga, cimrilik gibi huylar şeytanın çocukları olabilir mi?
Ve bunlardan oluşan “kibir” baş şeytan olabilir mi?
Nisâ Sûresi 120- “Şeytani hallerde olanlar ancak bir kibirlilik içinde olurlar ve onlar kibirliliği adet edinirler”

Şeytanını tanımayan ve onu kendinden recm etmeyen, yani uzaklaştıramayan kişi “İslâm” olamaz.

Mina’da olan 3 şeytan sırrı nedir?
Bu 3 şeytanı taşlamanın altında yatan asıl hikmet nedir?

Hazreti İbrâhîm’in anlattığı ve taşladığı 3 şeytan nedir?

Mina’da olan, küçük, orta, büyük şeytan diye taşlanan o taşları Hazreti İbrâhîm’mi oraya yerleştirdi.
Ve bizlere ne gibi bir mesaj verdi?

Hazreti İbrâhîm’in mina’da, 3 ayrı yerde, 3 kez 7 şer taş atarak şeytanı uzaklaştırdığı anlatılır.

Burada düşünmek gerekir.
3 şeytan nedir?
Atılan 7 taş nedir.
Neden 3 şeytan, neden 7 taş?
Bu 7 nin, kabe’yi 7 kez dönmek ve safa merve arasını 7 kez gidip gelmekle bir ortak noktası olabilir mi?

Mina’da şeytanın taşlandığı yere “Cemerat” denir.
3 ayrı yerde 3 şeytana, 7 şer taş atılır.

1- Cemre-i Suğrâ: Küçük cemre, küçük şeytan
2- Cemre-i Vustâ: Orta cemre, orta şeytan
3- Cemre-i Aka’be: Büyük cemre, büyük şeytan

Cemre: Kor, ateş, kül olmak, birleşmek gibi anlamlara gelir.
Yani bizi yakan, bizi kibre düşüren 3 halden uzaklaşmak.

Bu 3 halden uzaklaşmayanın Tevhîd bilinci oluşmaz.

Bu 3 hâl nedir, kişiyi kibre düşüren şeyler nelerdir diye incelersek:

Kişi Allah’a ait olan nitelikleri kendine nisbet etmesiyle şeytani hâle düşer.

İbrâhîm’in oluşturduğu Tevhîd derslerinin ilk 3 ünde, kişinin kendine nisbet ettiği nitelikler sunulur.

Ve talebe bu 3 derste kendine nisbet ettiği niteliklerin Allah’a ait olduğunu anlamaya başlar.

Bu nitelikler nedir dersek?
Bunlar:
Kendine nisbet ettiği fiil.
Kendine nisbet ettiği sıfatlar.
Kendinen nisbet ettiği vücud.

Hacı Bayramı Veli, bunu bir şiirinde dile getirmiştir.
“Kim bildi ef´âlini,
Ol bildi sıfâtını,
Anda gördü zâtını,
Sen seni bil, sen seni.”

İşte kişi Allah’a ait olan kendi vücudundaki, işleyişi, sıfatları, vücudunu kendine nisbet ederek, Allah şuurundan uzaklaşır ve eşyaya takılır ve kişi kendi şeytanını doğurur.

Kendi şeytanını doğuran kişiyi, kendi şeytanı esir alır ve şeytanı o kişiyi yönetmeye başlar.

Kişinin şeytanı kişiyi kibre düşürür, kendini üstün, seçilmiş, farklı gösterir.
Artık kişi sadece varlığın eşya boyutunda kalır, eşyanın ardındaki Hakk’tan uzaklaşır.

Başkalarını beğenmez, onları küçük görür, gereksiz görür.
Bu bakışı varlığa da yansır.
Artık kendi kibrine, öfkesine, hiddetine, hor görmesine esir olmuştur.

Artık sistemin merkezinde kendisi vardır, her şey onun içindir, her şey ona hizmet etmelidir.

Ve her türlü oyunu oynar, her türlü sinsilik içine girer.
Tasarladığı, kendi şahsi çıkarına ulaşmak için en çok Dini alanı kullanır.
Planını asla önceden belli etmez, planını hep gizler.

Şeytan planını masumlar üzerinden gerçekleştirir.
Şeytan planını inanç, ibadet alanı üzerinden gerçekleştirir.

Şeytan masumları Allah diyerek aldatır.
Şeytan masumları Allah diyerek, kitap diyerek, din diyerek, ibadet diyerek, farz, sünnet diyerek aldatır.

Kendini Allah yolunda mücahit gibi gösterir.
Asıl amacı çok gizlidir, hiç belli etmez.

Hadîd Sûresi 14: …..ve garrekum bi Allâh el garûr
Meâli:…… ve aldatıcılar sizi Allah ile aldattı.

Gizli planını, ibadet alanında masumlara kendini Müslüman gibi göstererek gerçekleştirir.

Kâh namazda, kâh Kur’ân okumada, kâh oruçta, kâh haçta görünür.

Amacı; makamdır, saltanattır, şöhrettir, otorite kurmaktır, insanları kendine köle etmektir.
Asıl amacını hep gizler.
Asıl amacını yanındaki kimse bile bilemez.
Oyununu Din üzerinden oynar.
Amacına ulaşmak için yavaş yavaş sincice hareket eder.
Amacında, gençlerin masum Allah inancı çok önemlidir.
Onları yavaş yavaş kendine bağlar.
Onlara, yavaş yavaş inanç boyutunda ne kadar önemli iş yaptıklarını hissettirir.
Her kesimden insanları kendine bağlar.
Yolunu vazifesini kutsallık adı altında işler.

Çünkü âlemin sahibini anlamaktan, O’na teslim olmaktan uzaklaşmıştır.
Varlığın eşya boyutunda kalmıştır, eşyanın özünü görmekten uzaklaşmıştır.

İşte kişi öncelikle kendine ki şeytani hallerin ne olduğunu bilmelidir.
Ve onu esir alan 3 hâli recm etmelidir, yani uzaklaştırmalıdır.

İşte 3 şeytan kişideki;
Kendine nisbet ettiği fiil,
Kendine nisbet ettiği sıfat,
Kendine nisbet ettiği vücud.

İşte bu boyutlar; “Fenâyı Efâl, Fenâyı Sıfat, Fenâyı Zât” dır.

Kişi kendindeki, bu 3 alanın kendini şeytanlaştırdığını anladığında bu 3 zanni bilişi uzaklaştırması gerekir.

Bunu da ancak, 7 İlm-i Tevhîd meratibi ile gerçekleştirilir.

Bunun için her 3 şeytana 7 şer taş atar.

Bu sembolik hareketler bizi asli manasını düşündürmelidir.

Kabe’yi 7 defa dönmedeki hikmette budur.
Safa Merve’yi 7 defa koşmakta budur.

Eğer kişi kendini esir alan o 3 şeytanı İlm-i Tevhid dersleri ile uzaklaştırabilirse, onun bakışı, hali, davranışı, sözü değişir.

Kişi kendine nisbet ettiği kendi vücudundaki; “ben işlerim”, “benim sıfatlarım”, “benim vücudum” zanlarından kurtulması 3 şeytanı taşlama sırrıdır.

Sâd Sûresi 37:… “şeytani hallerde olanlar, büyüklük taslayıp işleyişi kendine nispet edenler….

Nûr Sûresi 21:..Şeytani hallere tâbi olmayın. Kim şeytani hallere tâbi olursa; artık o haller sizi, muhakkak ki kendini büyük görmeye ve kötü hallerle, inkâra sürükler. Sizin üzerinizde olanlar Allah’ın sıfatları değil midir?”….

Mâide Sûresi 97:..”size armağan olarak verilen vücudunuzu sahibine teslim edin ve hep O’na teslimiyet içinde olun.”

Kendini şeytanlaştıran o 3 zandan kurtulan kişi, şeytanını Müslüman eder.

Kendini şeytanını kendinde esir alan kişi, varlığa Hakk gözüyle bakar.

Varlıktaki işleyişin, niteliklerini varlığın vücudunun Hakk’a ait olduğunu anlar ve o şuurla hareket eder.

Çevresindeki kimselere ve varlığa baktığında artık eski bakışıyla bakmaz.

Varlığın toprak boyutunda kalmaz, toprağın özünü görür.

Çevresindeki bir ağaca, bir kuşa, bir insana baksa: “Allah’ım o bedendeki işleyiş sana ait, o bedendeki sıfatlar sana ait, o vücudu tutan sensin” der.

Artık o kişi bilir ki, hiçbir vücudun sahibi kişinin kendisi değil.
O vücudların sahibi bizzat Allah’tır.

İşte bu şuura ulaşan kimsenin bakışı, davranışı, sözü, hâlleri ona göre olur.

O kişi artık zerre kadar da olsa kimseye zulmetmez.
O kişi kulluk makamına gelir ve çevresine hizmet eder, çevresine saygılıdır.

Nahl Sûresi 50- Kendilerini vücudlandıranı ve kendi üzerindeki sıfatların ve kendi vücudundaki işleyişin sahibini bilenler, tüm varlıkta O’ndan başka işleyen olmadığını bilenler, her an her şeye karşı bir saygı içindedirler.

İşte Mina’da taşlanan 3 şeytan, kişinin kendine nisbet ettiği; “ben işlerim”, “benim sıfatlarım”, “benim vücudum” zannından uzaklaşmasıdır.

Bu 3 zandan uzaklaşamayan kişinin kibirli halleri devam eder.
Hâlâ varlığın toprak boyutunu görür, eşyada kalır, toprağın aslını göremez.

3 şeytanını kendinden uzaklaştıramayan kişi:
Başkalarını küçük görmeye, kendini büyük görmeye,
Dışlamaya, önemsememeye, bana ne demeye,
Dedikodu yapıp çekiştirmeye, yalan söylemeye, iftira atmaya,
Mal mülk sevdasına, çıkarları için zulüm etmeye, başkalarının hakkını yemeye,
Kendini inancını ibadetini büyük görmeye devam eder, kendini seçilmiş, üstün, farklı görmeye devam eder.
Çevresine acımasız, merhametsiz, duygusuz, hissiz davranmaya devam eder.

Furkân Sûresi 29:…”İşte; duygusuz, hissiyatsız insandan şeytan olur.”

Kendindeki 3 şeytanı uzaklaştıran kişide bu haller asla olmaz.

O kişi ise:
Her varlığa Hakk gözüyle bakar.
Her varlıktan görünen yüzün “Semme vechullâh” olduğunu bilir.
Her varlıkta her an tecelli edenin Allah olduğunu bilir.
Ve hâli, yaşantısı, davranışı, sözü, çalışması ona göre olur.
Ve o kişi, şefkat doludur, huzur doludur, sevgi doludur.

Allah şeytanımızı Müslüman etmeyi nasip etsin.