KENDİMİZE VE GELECEK NESLİMİZE İHANET ETMEYELİM

İnsan doğanın bir parçasıdır.
İnsan doğaya muhtaçtır.
İnsan; havaya, suya, ağaca, bitkiye, hayvana, taşa, toprağa muhtaçtır.
İnsan, birbirine muhtaçtır.
Doğaya zarar vermek, kendine ve geleceğine zarar vermektir.

İnsan doğaya muhtaçtır, ama doğa insana muhtaç değildir.

Hiç bir varlık, hiç bir atom, molekül, insana muhtaç değildir, ama insan hepsine muhtaçtır.

Önemsiz görme hiç bir şeyi, her şey kendi içinde önemlidir.

Kendimizi, doğayı, varlığı önemsemeliyiz.
Varlığı, olayları, süreci, iyi okumalıyız.

” İkrâ-Oku” ayeti çok geniş düşünmeliyiz.

” İkrâ-Oku” ayetini, kulların yazdığı kitaplarının okunması değil, varlığın işlevselliğinin okunması olarak düşünmeliyiz.

Oluşumu, gelişimi ve gidiş sürecini okumak ” İkrâ-Oku” ayetinin işaret ettiği yerdir.

Bir felaket, başa gelen bir şey, meydana gelen hastalıklar, bulaşıcı hastalıklar hep okunması, incelenmesi gereken şeylerdir.

Başa bir şey geldiyse, insan oğlu ince ince düşünmelidir.
Ve başa gelen şeylerde ne mesaj vardır, çok iyi çözmelidir.

Oluşacak felaketleri önceden görmek, ancak ve ancak olayları dikkatlice okuyan erdemli kişilerin öngörüleriyle mümkün olur.

Tedbir, ancak ve ancak iyi okumakla mümkündür.
Tedbir, ancak ve ancak, erdemli kişilerin öngörüsü ile mümkündür.

Nisâ Sûresi 71- “Ey iman edenler! Siz tedbirinizi alın. Ya tek olarak istikrarlı olun ya da her birlikte hareket edin.”

İnsan, doğanın işlevselliğini iyi okumalıdır ve gelecek ile ilgili gerekli tedbirleri almalıdır.

Kendi çıkarı için hareket eden kimseler, paraya, mala-mülke, şana-şöhrete düşen insanlar, muhakkak ki huzur bulamazlar ve onlar kendilerini ve gelecek nesilleri helâk ederler.

Ey İnsanoğlu; bil ki doğa sana muhtaç değildir, sen doğaya muhtaçsın.
O zaman doğaya iyi davran, doğanın akışını iyi anla ve doğayla oynama.
Gün gelir o doğa sana, gerekli karşılığı verir.

Ferâset sahibi insanlar, gelecekte olacak olanları bilirler.
Ve onlar, ona göre önlemler alırlar, ya da aldırırlar.

Mümin olan tedbirli olandır.
Mümin olan, gelecekte olanı bilir ve önlemini ona göre alır.
Mümin olan, korunandır, koruyandır ve korutandır.

Doğanın işlevselliğini okumak er kişilerin işidir.
Ona göre tedbirler almak, kâmil kişilerin işidir.

Allah bizlere akıl vermiş.
Okuyalım, anlayalım, olayların gidişatını çözelim, gerekli tedbiri alalım diye.

Eğer aklımızı çalıştırmaz isek, bâtıl bilgilerde, doğru olmayan kader anlayışında kalırız ve kendimize zulmeder, bir cehalet içinde sürüklenir gideriz.

Yûnus Sûresi 100: “Aklını çalıştırmayan kimseler, cehaletin pisliklerini üretirler.”

Bize verilen aklı; ilim üzere, keşif üzere, rahmet üzere çalıştırmalıyız.
Tüm varlığın birbiriyle bağını anlamak üzere çalıştırmalıyız.

Aklını çalıştıran kimse; işleyişi, olayları, gelecek olan şeyleri okur ve gerekli tedbirleri alır.

Depreme hazırlık yapmak, fay hatlarının hareketini okumakla ve binaları ona göre yapmakla mümkündür.
Peki gerekli okumayı, gerekli hazırlığı yapabildik mi?

Yollarımızı betonlaştırdık, yağmurla toprağın sevişmesini engelledik ve atmosferi ısındırdık.
Yağmuru, toprağı anlayabildik mi?

Binaları yapmak için yaptık, sağlık için en ince düşünüp yapmadık.
Ve binalarımızdan yansıyan güneş ışığı atmosferimizi ısındırdı.
Binalarımızın içinden yansıyan boyalar, sağlığımızı etkiledi.

Tarlalarımıza iyi bakmadık.
Ormanlarımızı yaktık.
Hayvanlarımıza iyi davranmadık ve onlara zulmettik.

Para kazanmak için, insan sağlığı ile oynadık, insanlara zulmettik.

Eğitimi bile, hizmet için değil, para kazanmak, köşe dönmek için yaptık.
Çocuklarımızı nasıl yetiştirdik?

Siyaseti bile, devlete ve devlette yaşayanlarına hizmet için değil, kendi şahsi çıkarlarımız, köşe dönmemiz için yaptık.

İçeceğimizi kirlettik, yiyeceklerimizi zehirledik.

Para kazanmak için her türlü zulmü yaptık.

Doğaya ihanet ettik ve hâlâ da etmeye devam ediyoruz

Şimdi de Dünyamız, corona virüsüyle uğraşıyor.

Ülkemizde Din adına fetvalar veren bir kişi çıkıp; “Hastalık kafir için ceza, Müslüman için şehadettir” diyebiliyor.

İran’da Mollalar, Evliyaların türbelerine virüs gelmez dediler. İran’da corona virüsünden yüzlerce insan ölmekte.

Ülkemiz Umre, tedbir amaçlı Ocak ayında yasaklanabilirdi, ama yapmadılar.

Tarihte hastalıklar her zaman oldu ve olacaktır da.

Her hastalık iyi analiz edilmesi gereklidir.
Sebepleri, süreci ve sonuçları iyi analiz edilmelidir.

Hâdid sûresi 22: “Mâ esâbe min musîbetin fîl ardı ve lâ fî enfusikum illâ fî kitâbin min kabli en nebreehâ”
Meâli: “Dünyada bir hastalık açığa çıkmasın ki ve sizde de bir hastalık görünmesin ki, onun çaresini oluşturduk, onun çaresi varlık kitabının içinde vardır.”…

Her hastalık muhakkak ki sistemden gelen bir mesajdır.
Bu mesajı derin derin analiz etmeliyiz.

Ve her hastalığın, muhakkak ki bir çaresi vardır.

Geleceği okuyamayanlar, gidişatı iyi analiz edemeyenler, kendilerine ve çevrelerine zarar verirler.

Şurâ Sûresi 30: “Size isabet eden şeyler, kendi yaptığınız şeylerin karşılığıdır”…
“Ve mâ esâbekum min musîbetin fe bi mâ kesebet eydîkum”..

İnsanın başına, çevresinden ve kendinden bir çok şey gelir.

Bize isabet eden şeyleri, çok ama çok iyi düşünmeliyiz.

İşte, bizler:
Kendimizi ve çevremizi önemsemeliyiz.
Sağlığımızı önemsemeliyiz.
Havamızı, suyumuzu, bitkimizi, ağacımızı, toprağımızı, taşımızı, hayvanları çok önemsemeliyiz.

Bize verilen aklın kıymetini bilmeliyiz.

Aklımızı; ilim üzere, keşif üzere, yardım üzere, rahmet üzere kullanmalıyız.

Aklımızı; kendi şahsi çıkarlarımız için, zarar vermek için, gurur kibir için, öfke kavga için, şan şöhret için, birilerini aldatmak için kullanmamalıyız.

Unutmayalım başa gelen her şey bizim için bir mesajdır.
Bu mesajı iyi okumalıyız.

Ve unutmayalım, tarlamıza ne ekersek onu biçeriz.

Câsiye Sûresi 28:.. “Yaptığınız şeylerin karşılığı her zaman verilir.”
…”el yevme tuczevne mâ kuntum tamelûn”

Ne yaparsak onu buluruz.

Kim ne yaparsa, iyilik de olsa, kötülük de olsa, muhakkak ki karşılığını bulur.

Birine kötülük yapan, kendine ve gelecek nesline kötülük yapmıştır.

Çevresine zarar veren, ölçüsüzce davranan muhakkak ki karşılığını bulur.

Zilzal Sûresi:
7- Artık kim, zerre kadar iyilik yaparsa onun karşılığını görür.
8- Ve kim, zerre kadar kötülük yaparsa onun karşılığını görür.

Doğaya, çevresine, hayvanlara, insanlara, zarar veren karşılığını bulur.
İyilik yapan da karşılığını bulur.

Şimdi düşünelim.
Yozlaştık mı, maddeleştik mi, zalimleşip hep bana hep bana mı dedik?

Yoksa ilim üzere, rahmet üzere, şefkat üzere, yardım üzere mi olduk?

Ne yaptıksa, karşılığı hemen yaptığımızla birlikte sunuldu ve zamanı gelince açığa çıktı.

Ey İnsanoğlu! Şimdi muhasebe zamanı.