BİR VİRÜSÜN DÜNYAYA VERDİĞİ MESAJ

Bir virüs tüm Dünyaya ölümü hatırlattı.
Ölümlüsünüz hakikatini hatırlattı.
Unuttuğumuz ölüm hakikatini, çok iyi hatırlattı.

En önemli olan, beden sağlığıdır, hakikatini hatırlattı.

Bankadaki paralarınız önemli değildir.
Lüks evleriniz, arabalarınız, yatlarınız önemli değildir.
Mesleğiniz, şanınız,şöhretiniz önemli değildir.
Milliyetiniz, cinsiyetiniz, soyunuz, sopunuz önemli değildir.
Makamınız, maaşınız, gelirleriniz önemli değildir.

Sağlığınız olmadığı müddetçe, hiç bir şeyiniz önemli değildir.
Vücudunuz sağlıklı olmadığı müddetçe, hiç bir şeyiniz önemli değildir.
Sağlığınız olmadığı müddetçe, yaşamınız bile önemli değildir.

Unutmuştuk.
Ölümü unutmuştuk.
Yozlaşmıştık.
Maddeleşmiştik.
Zalimleşmiştik.
Kardeş olduğumuzu unutmuştuk.
Doğanın bir parçası olduğumuzu unutmuştuk.
Mal, mülk, makam, şöhret için nice haklara girmiştik.
Çevremize, varlığa nice zararlar vermiştik.

İnsanoğlu ölümü unutmuştu.

Ölmeyecek gibi hırslı yaşıyordu.
Ölmeyecek gibi, bir gurur, bir kibir, bir büyüklük içinde yaşıyordu.
Çalıyordu, çırpıyordu, nice kimselerin haklarına giriyordu.
Yakıyordu, yıkıyordu, saltanat peşinde, zenginlik peşinde koşuyordu.

İlle de ben, ille de ben diyordu.
Ölmeyecekmiş gibi hırsla, öfkeyle, gaddarlıkla yaşıyordu.
Para, mal, mülk, lüks peşinde koşuyordu.

Makam, saltanat, şöhret, otorite peşinde koşuyordu.
İnsanları kendine köle ediyordu.

Bak bir virüs neleri hatırlattı.
Ölümü hatırlattı.
Unuttuğumuz ölümü bizlere hatırlattı.
Tüm Dünya insanlığın ve varlığın, birbiriyle kardeş olduğunu hatırlattı.
Bir bütüne ait olan damlalar olduğumuz hatırlattı.

Ama biz unutmuştuk.
Ölümü unutmuştuk.
Kardeş olduğumuzu unutmuştuk.

Şimdi bir ölüm telaşı içine düştük.

Hani nerede kaldı, gururlar kibirler.
Hani nerede kaldı, üstünlük taslamalar.
Hani nerede kaldı, inanç ayrımcılıkları.
Hani nerede kaldı, millet, soy, sop ayrımcılığı.

Hadi! Hâlâ iddia et, bizim dinimiz, bizim ibadetimiz üstün, biz cennete gideceğiz diye.
Hadi! Hâlâ iddia et, bunlar kâfir, bunlar cehennemlik diye.
Hadi! Hâlâ iddia et, kadın erkek eşit değil diye, baş örtülü başı açık diye.
Hadi! Hâlâ iddia et, bu lâik bu değil, bu Müslüman bu kâfir diye.

Ne oldu?
Niye kavgaları kesiverdin
Niye ayrımcılık yapmayı kesiverdin.
Niye ahkam kesmeyi, yakıp yıkmayı kesiverdin.
Niye marketlere koşuverdin, niye stoklar yapı verdin.

Çünkü, sağlığını kaybetme korkusu sardı değil mi?
Çünkü, ölüm korkusu sardı değil mi?

Çünkü bir virüs, unuttuğun şeyi hatırlattı değil mi?

Ölümü hatırlattı.
Ölümü değil mi?
Ölümlüsün sen ölümlü, unutmuştun değil mi?

En’âm Sûresi 13: …”onlara ansızın ölüm vakti geldiğinde”…

Ölüm gelmeyecek sandın.
Oysa ölüm her an, her saniye ansızın geliverirdi.

Ama unuttun, ölmeyeceksin sandın.
Ölümü unuttun, ölmeyecekmiş gibi yaşadın.

Ve hiç acımadan birilerine zarar verdin.
Çaldın,çırptın, nice haklar yedin, nice ocaklar söndürdün.
Birilerini kullandın.
Arkasından konuştun, çekiştirdin.
Nicesinin malına, mülküne, ırzına namusuna göz diktin.
Hırsın ve tamahın aklını aldı.
Gururlandın, kibirlendin, övündün, küçük gördün.

Ölümü unuttun, ölmeyecekmiş gibi yaşadın.

Birilerini, varlığı küçük gördün, hakaret ettin
Kişiler hakkında iftira ettin, yalanlar söyledin.
Öldürdün, yaraladın, kavgalar çıkardın.
Öfkeyle, hiddetle, kinle, nefretle yaşadın
Çıkar için ne zulümler ettin.
Ne haklar yedin, ne gözyaşları döktürdün.
Allah ile, din ile kandırdın, kendi çıkarın için gözün hiç bir şeyi görmedi.

Bak, gözle göremediğin bir virüs ölümü hatırlatıverdi..

Dedi ki:
Sağlığından başka hiç bir şeyin önemi yoktur.
Ölümü unutma, muhakkak ki öleceksin.
Ölümü unutmadan yaşa ve iyi bir kişi olarak yaşa.
İnsanlara ve varlığa yardım ederek yaşa.
Bak sana doğa; havasıyla, suyuyla, taşıyla, toprağıyla, hayvanıyla, bitkileriyle yardım ediyor.
Sen de bunu unutmadan yaşa.
Doğaya zarar verme, doğaya iyi davran.
Çevrene iyi davran.
Soluduğun havayı kirletme.
Yaşadığın atmosferi kirletme.
İçtiğin suyu kirletme.
Birlikte yaşadığın hayvanlara zulüm etme.
Toprağınla oynama.
Tohumunla, ağacınla, çiçeğinle, kurdunla kuşunla oynama.

Bir virüs ne mesajlar sundu.

Ölümü unuttunuz.
Yozlaştınız.
Dünya hayatına aldandınız.
Kendi vücudunuzu okumadınız.
Varlığı okumadınız.
Allah hakikatini anlamadınız.
Kendinize ve gelecek nesillere zarar verdiniz.
Çevrenizi, suyunuzu, havanızı, kirlettiniz.
Şahsi çıkarlar içine düştünüz, diyerek ne mesajlar sundu.

Ar’âf Sûresi 51:…”Onlar, dünya hayatına aldandılar. Böylece onlar vakitlerini Bizi unutarak geçirdiler. Bizi anlamayı unuttukları gibi, onlara gelecek olan o ölüm vaktini de unuttular ve ayetlerimizi anlayanlardan olmadılar, inkâr ettiler.”

Eğer Allah’ı layıkıyla anlasaydık, ölümü unutur muyduk hiç?
Eğer Allah’ı layıkıyla anlasaydık; çevremize, birbirimize, yaşadığımız doğaya, zarar verebilir miydik hiç?

Allah’ı layıkıyla anlayan insan, zerre kadar kötülük içinde olamaz.
Allah’ı layıkıyla anlayan insan, hiç bir varlığa zerre kadar zarar veremez.

Allah insana; akıl, kalp, şuur, firaset, tercih etme, anlama, idrak etme, tanıma, önlem alma, kabiliyetleri vermiştir.

İnsan bu kabiliyetleri görmemezlikten gelemez.
Bu kabiliyetler, insanın kendini ve varlığı tanıması için önemlidir.
Bu kabiliyetler, Salih kimse olmak içindir.
Bu kabiliyetler; korumak, yaşatmak, yardım etmek, huzur vermek, hizmet etmek, tedbir almak, gelecek nesillere iyi zeminler hazırlamak içindi.
Peki öylemi yaptık?

İnsan niçin yaratıldığını unutmamalıdır.

Hucurât Sûresi 13- “Ey insanlar! Biz sizi, bir erkek ve bir kadından yarattık ve halklar halinde, kabileler halinde çoğalttık, birbirinizi tanımanız ve yardım etmeniz için.”..

Bir virüs, neye kul olduğumuzu bizlere hatırlattı.

Bizler; paraya, mala, mülke, şana, şöhrete, öfkeye, hiddete, hırsa, gurura, kibre, benliğe kul olduk.

Asıl kul olmamıza kul olmadık.
Hicr Sûresi 99:..”ölüm sana gelinceye kadar yalnız seni vücudlandırana kul ol.”

Kul olduklarımız bizi Hakk’tan etti.
Ölümü unuttuk ve zalimliğe düştük.

Hacc Sûresi 7- “Muhakkak ki ölüm vakti başa gelecektir, onda şüphe yoktur.”..

Ey insanoğlu!
Gel bu virüsten gerekli dersi al.
Ve sakın ölümü unutma ve ona göre yaşa.
Sakın kimsenin hakkını yeme.
Sakın gurur, kibir içinde yaşama.
Tevazu içinde, tenezzül içinde yaşa.
Her varlığa, saygını sevgini eksik etme.
Kimseye düşmanlık etme.
Doğaya asla zarar verme.

Düşün! Her gün binlerce arabanın eksozundan çıkan zararlı gazlar, çevredeki her varlığa ve insanlara, ne zararlar veriyor?

Ve düşün! Yaptıklarımla, atıklarımla, çevreme ve insanlara ne zararlar veriyorum?

Ve düşün! : “Ben doğaya ne kötülük yaptım ki doğa bana bu virüsü gönderdi” de.
Gerekli dersi al.
Ve bu dersi hayatına geçir ve evlatlarına aktar.

Ve asla ölümü unutma ve ona göre yaşa.
Ve asla unutma, sen doğanın bir parçasısın ve asla yaşadığın doğaya zarar verme.

Ve hiç unutma ki, doğa sana ait değil, sen doğaya aitsin.
Ve hiç unutma ki, doğa sana muhtaç değil, sen doğaya muhtaçsın.

Ve her zaman, doğaya teşekkür içinde ol.
Ve her zaman, gördüğün her varlığa selam ver.
Ve asla unutma, her varlığın ardında varlığın sahibi var.

Ve asla unutma, her zaman ne ekersen onu biçersin.

Gel, gerekli dersi al ve artık asla zalimlik yapma.
Gel, gerekli dersi al ve artık tüm varlığın birbiriyle kardeş olduğunu unutma.