SALÂT’IN KURÂN’Î BOYUTLARI
Kur’ân’da “Salât” ayetini namaz diye çevirdik.
Salât ayetleri derinlemesine ne mesajlar sunuyor olabilir?
Sâlat geçen her ayeti “namaz kılın” diye çevirdik.
Oysa Kur’ân’da yirmiye yakın farklı “Sâlat” ayetleri vardı.
Salâtı ikâme, salâtı vustâ, salâtı dâimûn, salâtı sâhûn gibi.
Hep Salât kelimesini namaz diye çevirdik ve onu da beden hareketine bağladık.
Peki neydi Salât ayetinin sunduğu derin mesajlar?
Namazın içindeki derin sırlar neydi?
Namaz bir beden hareketimi idi?
Yoksa namaz bir miraç sırrı mı idi?
Kur’ân’da geçen Salât ayetlerinden gelen mesaj neydi?
Salât ayetleri ne sırlar sunuyordu?
Kur’ân’da geçen Salât ayetlerinin incelikleri neydi?
Salât (Bakara Sûresi 43 ve bir çok Sûrede)
Salât-ı sâhûn (Mâûn Sûresi)
Salât-ı ikâme (Nisâ Sûresi 103. Bakara Sûresi 110)
Salât-ı vustâ (Bakara Sûresi 238)
Salât-ı dâimûn (Mearic Sûresi 23)
Salât-ı hâfizûn(Meâric Sûresi 34)
Tayr salât (Nur Sûresi 41)
Kada salât (Nisâ Sûresi 103)
Nedir salât ve sâlat’ın alt türevleri, üst türevleri?
Nedir?
Musallî (Bakara Sûresi 25, Mâûn Sûresi)
Sallî (A’lî İmrân Sûresi 39)
Salâh (Nahl Sûresi 119)
Salavât (Bakara Sûresi 238) boyutları.
Her birini ince ince incelersek:
Önce Salât kelimesinden başlayalım.
Salât kelimesi birçok anlamda kullanılmıştır:
Dua, tebrik, tezkiye, istiğfar, namaz, rahmet, ûlvî münasebet, ûlvî bağlılık, ûlvî irtibat, hareket, tahrik, bağlılık, yöneliş, Hakk’ı tefekkür etmek, okumak, buluşmak, ulaşmak, vâsıl olmak, birleşmek, gibi anlamlarda kullanılmıştır.
Salât kelimesini Kur’ân’î mânâda incelediğimizde, bunun cevabını, Hûd Sûresi 87 de buluyoruz.
“Kâlû yâ Şuayb, e salâtu ke te emru ke en netruke mâ ya’budu âbâunâ…..”
Kavmi Şuayb’e sesleniyor: “Ey Şuayb! Atalarımızın kulluk ettiği şeyleri bırakmamızı, senin bağlı olduğun mu sana hükmediyor?
Hazreti Şuayb kavmine hakikatleri gece-gündüz anlatıyor, kavmi de Şuayb’e diyor ki: “Ya Şuayb! Sen birine bağlısın, gidiyorsun o bağlı olduğundan bir şeyler öğreniyorsun ve bizlere gelip bir şeyler anlatıyorsun.”
İşte bu ayette anlıyoruz ki”Salât”kelimesinin Türkçe’ye uygun karşılığı “Bağlanmak, birleşmek, bütünleşmek, Ulvî bağlılık içinde olmak” anlamındadır.
Salât kelimesini Türkçe’ye namaz diye çeviremeyiz.
Eğer çevirirsek, Türkçe karşılığı olarak değil, Farsça karşılığı olarak çevirmiş oluruz.
Çünkü namaz kelimesi, Farsça’dır.
Farsça’ya da başka bir dilden geçmiştir.
Eğer salâtı namaz diye çevirirsek ve bunu bedensel rituel olarak düşünürsek; salât’ı ve türevlerini, kıyâmın, rükûnun ve secdenin Kur’ân’î anlamlarını örtmüş oluruz.
Kur’ân’dan anlıyoruz ki salât; bağlanmak, birleşmek, bütünleşmek anlamında karşımıza çıkıyor.
Kur’ân’da geçen salât ayetlerini ve sunulan mesajları incelersek:
Salât-ı sâhûn ayetinden sunulan mesaj nedir?
“Ellezîne hum an salâtihim sâhûn”
“O kimseler Hakk’a olan bağlılıklarından bir gaflet içindedirler.” Mâûn Sûresi
Salât-ı sâhun:
Şah damarından yakın olan Allah ile bağlılığını anlamadan yaşamaktır.
Kendi vücudunu her an tutanın, Allah olduğunun şuurundan uzak olmaktır.
Salât’ın mânâsından uzak olmaktır.
Salât’ın farkında olmadan yaşamaktır.
Yani her varlığın birbiriyle olan bağlılığını, birliğini fark etmeden yaşamaktır.
Kıyâm, rükû, secde hakikatine ermeden bir gaflet içinde yaşamaktır.
Kendinin varlıkla olan bağlılığını idrak etmeden yaşamaktır.
Bâtıl bilgilerle yaşayıp, zalimlik yapmaktır.
Yâni Salât’ı sâhun, her an Allah ile bir olduğunun şuurundan uzak olmaktır.
Her varlığı her an tecellileriyle tutanın Allah olduğunun idrakinden uzak olmaktır.
Salât-ı sâhun;
Kıldığı namazdaki işaretleri anlamamaktır.
Kıyâm, rükû, secde sırrına vakıf olamamaktır.
Kişi, namazında şekilde kalırsa, mânâsından uzak olursa o kılınan namaz “Salât’ı sâhun” dur.
Salât-ı ikâme nedir? (Nisâ Sûresi 103. Bakara Sûresi 110)
İkâme, kıyâm, kayyum, aynı kökten gelen kelimelerdir.
Kıyamı hep namazda ayakta durmak diye öğrettiler.
Peki kıyam ayakta durmak mıdır?
Yoksa kıyam, Allah’ın her varlığı ayakta tutması mıdır?
Nedir kıyam?
Âl-i İmrân Sûresi 2: “hu el hayy el kayyûm” “O hayy olandır, kayyûm olandır”
Kıyâm’ı incelediğimiz zaman; varlığı sımsıkı tutanın Allah olduğunu anlıyoruz.
Varlığın beşeri vücudunun ayakta durması, Allah’ın kayyum boyutuna işaret edilir.
Anlıyoruz ki Salât-ı ikâme:
Her varlığın bir işleyişle sürüp girmesidir.
Her varlığı Hayy sıfatıyla ihâta eden Allah’tır.
Her varlığı ayakta tutan Allah’tır.
Her varlıkta her an işleyen Allah’tır.
Her varlık Allah’ın hâkimiyetiyle sürüp gider.
Fiiliyle fâil olan Allah’tır.
Namazda kıyâmda durmanın hikmeti” Allah’ım! Benim vücudumu ve her varlığın vücudunu her an ayakta tutan sensin” şuuruna ulaşmanın işaretidir.
Allah’ım! Her varlıkta her an fiilinle fâil olan sensin idrakidir.
Salât-ı vustâ nedir dersek? (Bakara Sûresi 238)
Vustâ: Merkez, orta, denge, meydan, iç , tutan, kuşatan, sarılı gibi anlamlara gelir.
Cümle varlığın iç âleminde ancak Allah vardır.
Varlıktaki üflenen Rûh boyutu vustâ boyutudur.
Varlığa baktığımızda, her varlığın Allah’ın tecellileri ile sarılı olduğunu idrak edersek, “Salât-ı vustâ” boyutuna ulaşmış oluruz.
Salât-ı vustâ, şuuruyla yaşayan, nereye bakarsa baksın, Allah’ın vechînden gayrı bir şey görmez.
Kesreti tutan vâhdet sırrı “Salât-ı vustâ” boyutudur.
Salât-ı dâimûn nedir dersek? (Meâric Sûresi 23)
Dâimûn; dâim, devamlı, kesintisiz, aralıksız, sürüp giden, gibi anlamlara gelir.
Her varlık Allah’a bağlılık içinde sürüp gider.
Her varlık dâima Allah’a bağlıdır.
Varlıktaki Allah’ın tecellileri her an aralıksız tecelli eder.
Varlıktaki sıfatlar her an devamlı Allah’ın zâtına bağlıdır.
Bizim vücudumuzdaki hücrelerin, vücudumuza devamlı bağlı olduğu gibi, her şey Allah’ın zâtına bağlıdır.
Salât-ı dâimûn şuuruna ulaşan kişi, Hakk ve Halk boyutunun devamlı bağlılığı şuuruna ulaşmıştır.
Damla deryaya, derya damlaya bağlıdır.
Damla deryadan, derya damladan ayrı değildir.
Salât-ı dâimûn, her varlığın her an secde hâlinde olma hakikatidir.
Ra’d Sûresi 15- “Ve lillâhi yescudu men fis semâvâti vel ardı tavan ve kerhen ve zilâluhum bil guduvvi vel âsâl”
Meâli: “Göklerde ve yerde olan ne varsa, istese de ve istemese de ve onların gölgeleri dahil, sabah, akşam hiç durmadan Allah’a secde ederler.”
Salât-ı dâimûn şuuruna ulaşan kişi, devamlı namaz halindedir.
Salât-ı hâfizûn nedir dersek? (Meâric Sûresi 34)
Hâfız: Koruyan, saklayan, muhafaza eden, gibi anlamlara gelir.
Birliğin, beraberliğin, bütünlüğün korunmasıdır.
Allah kesret âlemindeki birliğini, tecellileri ile muhafaza eder.
Varlıktaki bağlılığın korunmasıdır.
Bir hücrenin diğer hücre ile olan bağlılığının muhafaza edildiği gibi, her varlığın birbiriyle olan bağlılığı muhafaza edilir.
Tayr salât nedir dersek? (Nur Sûresi 41)
Bekâ boyutunun zevkidir.
Rûh Nûr bağlılığıdır.
Bedenlerin olmadığı boyuttur.
Nûr’dan akıp gelen Rûh boyutunun Cem zevkidir.
Hû boyutunun zevkidir.
Kadâ salât nedir dersek? (Nisâ Sûresi 103)
Kadâ salât:
Varlığın; oluş, işleyiş, gelişim, sürüp gitmesi bir ölçü sayesindedir.
Bu ölçü bir bağlılık içinde tecelli eder.
Kader kelimesi de buradan gelir.
Bir hücreden oluşan yeni bir hücre, önceki hücreye bağlılık içinde oluşur ve bu böyle sürüp gider.
Tüm varlık, bir ölçü içinde birbirine bağlıdır.
Tüm varlık Allah’ın hükümleri içinde oluşur ve yaşar.
Kadâ Sâlat idrakine ulaşan kişi, yaşantısını bu şuurda geçirir.
Her varlığa, varlıktaki ölçü ile bakar ve bu ölçünün Allah’ın hükümleri olduğunu bilir.
Musalli- sallî (Bakara Sûresi 25, Mâûn Sûresi)
Sallî (A’lî İmrân Sûresi 39)
Fenâ fillah sırrıdır.
Ölmeden önce ölmek sırrıdır.
Kendi vücudunun sahibine, tertemiz teslim olma sırrıdır.
Hakk’ın deryasına adım atma sırrıdır.
Bedenlerin aslına dönme sırrıdır.
Bedenler her zaman Cân’a bağlıdır.
Kesâfetten letâfete dönme sırrıdır.
Salâh (Nahl Sûresi 119)
Salâh, sâlih, ıslâh, sulh, ıslahat, aynı kökten gelen kelimelerdir.
İyileşmek, temizlenmek, arınmak, düzgünlük, doğruluk, barış, birleşmek, gibi anlamlara gelir.
Islâh olma boyutudur.
Dosdoğru hareket etmek boyutudur.
Bâtıldan kurtulmak, ilme bağlanmak demektir.
İlimle sulh bulmak demektir.
Temizlenmek, arınmak demektir.
Zanlarından kurtulmak demektir.
Ezanda okunan, “Hayye ale`s-Salâh” haydin temizlenmeye, arınmaya, ıslâh olmaya mesajıdır.
Salâvat (Bakara Sûresi 238)
Salât’ın tüm boyutlarını kuşatan boyuttur.
Salâvat boyutuna ulaşan kişi, tüm makamları görmüştür.
Ve baktığı varlığa Salât boyutu ile bakar.
Varlıkta, Allah’a ait olan her bir boyutu, varlığın bir boyutunda görür.
Salâvat şuuru, Halk boyutunun Hakk ile olan bağlılığının zevkidir.
Salâvat şuuru, Muhammed boyutunun şuurudur.
Salâvat şuuru, Tevhîd şuurudur.
Gel kardeşim, kıldığımız namazın derin mesajlarına ulaşalım.
Gel kardeşim, Salât hakikatine erelim.
Gel kardeşim, her anımızı namaz eyleyelim.
Her anımızı Allah’a bağlılık şuurunda geçirelim.
Gel kardeşim, kıldığımız namaz bizi ıslâh etsin.
Gel kardeşim, kıldığımız namaz bizi fahşadan münkerattan korusun.
Gel kardeşim, kıldığımız namaz bizi insan makamına ulaştırsın.