ÂMÂ KALB

Gel âmâ kalb nedir, bir düşünelim?

Gel Kur’ân’ın bahsettiği körlük nedir bir düşünelim?

Gel kalb nedir, derin derin bir düşünelim?
Ve kalbimizle tanışalım.

Nedir Kur’ân’î mânâda âmâ kalb?

“Âmâ kalb” Hacc Sûresi 46

Nedir âmâ olmak?
Baş gözlerinin görmemesi mi?
Yoksa kalbin görmemesi mi?

Nedir âmâ olmak?
Baş gözlerinin körlüğü mü?
Yoksa eşyayı görüp, hakikatini görememek mi?

Nedir âmâ olmak?
Baş gözlerinin kapalı olması mı?
Yoksa kalbin kapalı olması mı?

Körlük baş gözünün görmemesi değildir.

Körlük, kalbin körlüğüdür.
Körlük, idraksizlik, duygusuzluk, hissizliktir.
Körlük, düşünmemektir, idrak etmemektir.
Körlük, fark etmemektir.

Körlük:
Varlığın eşya boyutunda kalmaktır.
Eşyanın arkasını görememektir.
Sûretlerde kalıp, sîreti görememektir?
Kendi vücudunu görüp, vücudun sahibini görememektir.
Varlığı tutan Zâtı görememektir.
Şahitlik boyutuna varamamaktır.
İdraksizliktir.
Düşünmemektir.
Eşyayı okumamaktır.
Tevhîde ulaşamamaktır.
Rahmetin hissini hissedememektir.

Kalbin körlüğü nedir?
Gören kalb nedir?
Göremeyen kalb nedir

Nedir kalb?

Vücudda olan bir et parçası mı?

Yoksa Hakk’a kapı açan ilâhi ışık mı?

Nedir kalb?
Etten kandan oluşan bir organ mıdır?
Yoksa, hakkın seslendiği bir boyut mudur?

Kalb boyutu, cebrail boyutu mudur?

Kalb;
Rûha açılan bir pencere midir?
İlâhî mesajları alan, ilâhî bir kulak mıdır?
Hakk’a kapılar açan bir anahtar mıdır?
Sadece insana bahşedilmiş bir cevher midir?

Nedir kalb:
Aklın, aşkın, secdenin ilâhî birliği midir?
Rahmetin tecelli ettiği bir bahçe midir?
Muhammed sırrının ûlvîyeti midir?
Gül bahçesinden gelen ilâhî kokular mıdır?

Nedir kalb:
Azrâilin, Cebrâilin, Mikâilin, İsrâfilin doğduğu şehir midir?
Âdem boyutundan Muhammed boyutuna açılan kapıların anahtarı mıdır?
Tüm meleklerin secde ettiği boyut mudur?

Peki nedir âmâ kalb?

Nedir Kur’ân’î manada âmâ kalb?

Nedir körlük?
Nedir görmek?

Hacc Sûresi 46: ” fe innehâ lâ te âmâ el ebsâr ve lâkin te âmâ el kulûbi elletî fî sudûr”

Meâli: “Fakat onların görmelerinde körlük olmaz ve lâkin gönüllerindeki idraklerdedir körlük”

Âmâ kalb:

İdraksizliktir, akıl etmemektir.
Hakikati görememektir.
Hakikatten uzak olamatır.
Sûrette kalmak, varlığın arkasını görememektir.
İlâhî bilince varamamaktır.
Eşyayı görmek, eşyanın hakikatini görememektir.
Hakk’ın vechini seyredememektir.

Evet, âmâ olmak;
Akıldan kalbe yol bulamamaktır.
Zâhirden bâtına yol bulamamaktır.
Evvelden âhire akamamaktır.
Sırât yolunu görememektir.

Âmâ olmak:
Hakk’ı görememektir.
Her yerden yüzünü gösteren Hakk’ı seyredememektir.
Şahitlik boyutuna gelememektir.

İstediğimiz kadar baş gözüyle görüyorum diyelim.
Hakk’ı göremiyorsak âmâ-yızdır.
Eşyayı görüp eşyanın hakikatini göremiyorsak, âmâ-yızdır.

Ey kardeş!
Körlük, baş gözünün görememesi değildir.
Kalb gözünün görememesidir.

Eş kardeş!
Gel, kalb gözümüzü açalım.
Gel, varlığın ardını görelim.
Gel, eşyanın hakikatine erelim.
Gel, aslımıza erelim.

Ey kardeş!
Baş gözü ile görmek görmek değildir.
Kalbin kör ise göremiyor sundur.

Ey kardeş!
Baş gözüm açık diye gördüm sanma.
Eşyanın ardında Hakk’ı göremiyorsan körsündür.
Varlığı tutan Zât-ı göremiyorsan âmâsındır.

Gel, akıl ile kalbinin arasında olan dünya esaretinden kurtul.
Gel, aklında olan üstünlük, yargılayıcı, bilmişlik alanlarından kurtul.

Gel, gönül gözüyle görenlerden olalım.
Gel, âmâlıktan kurtulalım.
Gel, insan olma sırrına erenlerden olalım.