KURBAN VAR KURBAN’DAN İÇERU

Hayvan kesmeyi, kurban diye bildik.
Kendi varlığımızdan geçmeyi unuttuk.

Hayvan kesmeyi kurban sandık.
Kurban’dan içeri kurban’ın ne olduğunu anlayamadık.
“Karrebâ kurbânen” ayetinin sırrına eremedik.

Hayvan kesmekle Allah’a yakın oluruz sandık.
Allah’a yakınlık olan kurbiyet sırrını unuttuk.

Yüzbinlerce hayvanı kestik.
Kendi hayvaniyetimizi kesemedik.
Kendi varlığımızdan geçemedik.

Kurban vardı, kurbandan içeru, anlayamadık.
Kurban vardı, kurbiyete kapı açan, o kapıyı bulamadık.

Allah’ı kendimizden uzakta, gökte bir yerde sandık.
O, her an bizde imiş, bilemedik, fark edemedik.

Kâf Sûresi 16:…..ve nahnu akrebu ileyhi min hablil verîdi
Meâli:….. Biz ona şahdamarından daha yakınız.

Kur’ân’da “kurb” kelimesini kurban kesmek diye çevirdik.
Kâf Sûresinde geçen” kurb” kelimesinin mânâsına eremedik.

Kur’ân’da bir çok farklı kelimeyi hep kurban kesmek diye çevirdik.
Farklı anlamları da olabileceğini hiç düşünmedik.

“Hedye” kelimesini kurban kesmek diye çevirdik.
Vücudumuzun, Allah’ın bize hediyesi olduğunu anlayamadık.
Vücudları tutanın, Allah olduğunu göremedik.
Vücudların, Allah’a açılan bir kapı olduğunu anlayamadık.
Vucudlardan, Allah’ın “Hûdâ” ismiyle yol gösterdiğini bilemedik.
Vücudumuzu sahibine verip, O’na hediye edemedik.

“El hedye – الْهَدْيِ ” kurban kesmek…Bakara Sûresi 196

“Bi kurbânin” kelimesini de “bir kurban kesmek” diye çevirdik.
“Kurb” kelimesinin yakınlık olduğunu düşünemedik.
Bu yakınlığın ne olduğunu çözemedik.
Kul ile Allah yakınlığının şuuruna eremedik.

“Bi kurbânin- قُرْبَانٍ” kurban kesmek….Âl-i İmrân Sûresi 183

“Nusuk” kelimesini de kurban kesmek diye çevirdik.
Tüm günahlardan arınıp, Allah’a teslim olmanın “nusuk-nâsik” olduğunu öğrenemedik.
Varlığından geçip, benliğinden eriyip, kulluk elbisesi giymenin “nusuk-nesike” olduğunu bilemedik.
Varlığından geçip, tüm benlik kirlerinden arınan, kulluk makamına eren kişiye” nâsik” dendiğini hiç duymadık.
“Nusuk” kelimesinin “düzen, intizam, donanım, sistem, tertip” olduğunu, tüm âlemin Allah’ın sistemi olduğunu ve o sisteme nasıl teslim olacağımızı öğrenemedik.

“Nusuk- نُسُكِ “kurban kesmek….En’âm Sûresi 162

“Budn” kelimesini de kurban kesmek diye çevirdik.
“Budn” kelimesinin “gövde, vücud, beden” anlamına da geldiğini öğrenemedik.
Vücudların, Allah’a teslim edilmesi gerektiğini bilemedik.
Vücudları tutan Zâtın Allah olduğunu bilemedik.
Vücudlara benim demekle, ne kadar büyük bir gaflete düştüğümüzü fark edemedik.

“el budne- الْبُدْنَ” kurban kesmek…Hacc Sûresi 36

“Kalâid” kelimesini de kurban kesmek diye çevirdik.
“Kalâid” kelimesinin; varlıktaki işaretler, varlıktaki şekiller, süsler, varlığın değerleri olduğunu bilemedik.
Ve tüm bu değerlerin, Allah’a ait olduğunu anlayamadık.
Bizdeki tüm sıfatların, Allah’a ait olduğunun sırrına eremedik, sıfatları sahibine teslim edemedik.

“El kalâid- الْقَلآئِد” kurban kesmek…..Mâide Sûresi 2

“Karrebâ kurbânen” kelimesini de “birer kurban kesmek” diye çevirdik.
“Karrebâ kurbânen” kelimesinin, yakınlığın içindeki yakınlık olduğunu çözemedik.
“Kurban var kurbandan içeru” sırrına eremedik..

“Karrebâ kurbânen- ” قَرَّبَا قُرْبَانًا ” kurban kesmek, yakın olmak için kurbanlar. …Mâide Sûresi 27

Ki burada ki her iki kelime de aynı kökten geliyor, bunu anlayamadık.
Fakat, kelimenin birini yakınlık, birini kurban olarak çevirdik, neden böyle diye kendimize sormadık.

“Keffaret” kelimesini de kurban kesmek diye çevirdik.
“Keffaret” kelimesinin, “kefaret, arınma, temizlenme, gidermek, yok etmek” olduğunu bilemedik.
Kendimize varlık isnat etmenin günahından arınmanın, nasıl olduğunu anlayamadık.
Fenafillah yani Allah’ta yok olmanın sırrına eremedik.
Kefaret’in; benlikten, günahlardan arınmak olduğunu, Allah’ın ilmiyle temizlenmek olduğunu hiç düşünmedik.
Bedenimizin kefaretini veremedik.

” Keffaret- كَفَّارَةٌ” Kefaret kurbanı……Mâide Sûresi 95

“Venhar” kelimesini de kurban kesmek diye öğrendik.
“Venhar” kelimesinin “enhar” kelimesinden geldiğini bilemedik.
“Enhar” kelimesini, bir nehrin akıp gidişi olarak öğrenemedik.
Gönüllere Allah’ın ilminin aktarılmasının ne olduğunu bilemedik.
Bu âlemin, bir nehir gibi Allah’tan geldiğini, Allah’a akıp gittiğini, göremedik.
Vücudumuzda olan ilâhî bir akışın sırrını çözemedik.

“Venhar- وَانْحَرْ” Ve el Nhr…kurban kesmek…Kevser sûresi 2

“Zibhın” kelimesini de kurban kesmek diye çevirdik.
“Mezheb-Mezbaha” kelimesi de oradan geliyordu, anlamı neydi bilemedik.
“Zibhın” kelimesinin, Hakk’ın yolunda kendinden geçmek, varlığından geçmek, olduğunu idrak edemedik.
Özünü görmek, içini görmek, aslına ulaşmak, olduğunu anlayamadık.

“Zibhın- بِذِبْحٍ ” kurban kesmek….Saffat Sûresi 107

“En’âm” kelimesini de kurban kesmek olarak çevirdik.
“En’âm” kelimesinin; nimetler, varlıklar, mahlukat, hareketli olan her şey olduğunu düşünmedik.

Hacc Sûresi 34

Bu ayetleri neden hep kurban kesmek diye çevirdik? Düşünmedik.
Her bir kelimenin farklı anlamları da var mıydı? Anlayamadık.

Kurban’ı hayvan kesmek sandık.
Kurbiyet sırrına eremedik.

Oysa Kur’ân’da birçok yerde geçen “Kurb” kelimesini yakınlık olarak çevirdik.
Lakin yakınlık nedir, idrak edemedik.

Bu kelimelerinin hepsinin Hazreti Muhammed öncesi kullanılan kelimeler olduğunu bilemedik.

Aynısıyla Kur’ân’a neden yansıdığını çözemedik.
Kurban’ın kurbiyet olduğunu, yakınlık olduğunu çözemedik.

Hazreti Muhammed öncesi Hacca gelenler, “Zemzem kuyusu yanında Allah adına hayvan keserler, buna kurban derlerdi ve kestikleri hayvanın kanını Kâbe´ye sürerler ve “Allah’ım kurbanımızı kabul et” diye dua ederlerdi.

Hacc Sûresi 37: “Kurbanlıklarınızın kanları ve etleri Allah´a ulaşmaz” ayeti bu olaylar üzere inzal etti diye inanılır.

Evet, çok düşünelim, nedir kurban? Nedir kurbiyet?
Nedir “mukarrebin” çok düşünelim?

Hayvan kesmek, kurban kesmek midir?
Kurban, hayvan kesmek midir.

Hayvan kesmekle mi Allah’a yakın olunur?
Yoksa kendi varlığını, Hakk’a teslim etmekle mi yakın olunur? Çok düşünelim.

Allah’a olan yakınlık hakikatini anlamak bir ilim üzeredir.

Kur’ân ayetiyle sabittir ki Allah bize şah damarımızdan daha yakındır.

İşte bu yakınlığı anlamak”Kurb-Kurban” kelimesiyle anlatılmak istenmiştir.

Kur’ân; İlmel yakîn, Aynel yakîn, Hakkel yakîn ayetleriyle, Allah’a olan yakınlığı anlamamızı bize tavsiye etmiştir.

Ki Allah ile kul arasında mesafe yoktur.
Damla ile deryanın arasında mesafe olmadığı gibi…

İnsan, Allah ayrı kendi ayrı zanneder ve araya zan ile mesafe koyar.
İşte bu mesafeyi kaldırmak kurbiyyet sırrıdır.

Ey kardeşim! Sen yine hayvanını kes.
Ama gel kurban sırrına, kurbiyet sırrına, mukarrebin sırrına er.

Sen, yine kesmek istersen hayvanını kes, çoluk çocuğunla bayram et.
Ama bil ki hayvan kesmekle, Allah’a yakın olunmaz.
Ve bil ki hakikatte bayram, Allah’a ermektir, O’nunla bir olduğunu bilmektir.

Ey kardeşim!
Gel, kendi varlığından geç,”kurbiyet” sırrına er.
Gel “kurban var kurbandan içeru” sırrına er.
Gel, bayram sırrına er.