HANGİ TANRI’YA İNANIYORUZ
Bize, nasıl bir Tanrı inancını kodladılar?
Bize, kendi zanlarında var ettikleri bir Tanrı’yı mı empoze ettiler?
Yoksa bizi ve cümle varlığı var eden bir Tanrı inancına mı yönlendirdiler?
Bize, Tanrı diye neyi anlattılar.
Yoksa anlattıkları, öfke dolu, hiddet dolu, zalimlik dolu, kendileri mi idi?
Yoksa bize anlattıkları, kendi zanları mı idi?
Yoksa anlattıkları, kendileri mi idi?
Herkes anne babadan gelen bilgilerle bir Tanrı’ya inandı.
Peki, bize inandırılan ve bizimde inandığımız Tanrı neydi?
Biz nasıl bir Tanrı’ya inandık?
Anne babamızın ve toplumun zanlarla anlattığı, ama hiç şahit olmadığımız bir Tanrı’ya mı inandık?
Yoksa, varlıkta tecellileriyle kendini gösteren, şahit olduğumuz bir Tanrı’ya mı inandık?
Yani; anne babamızın ve toplumun hevâsıyla inandığı, zanlarıyla kendilerinin var ettiği bir Tanrı’ya mı inandık?
Yoksa, bizi var eden bir Tanrı’ya mı inandık?
Çevrilen Kur’ân meâllerinde nasıl bir Tanrı tarif edildi.
Nasıl bir Tanrı’ya inandırıldık?
Bir bir inceleyelim:
(Aşağıdaki örnekler mevcut meâllerden alıntıdır)
Acı çektirmek isteyen bir Tanrı:
Nisâ Sûresi 56: “inkâr edenleri ateşe sokacağız, derilerini pişirip acı çektireceğiz”
Öfkelenen bir Tanrı:
“Geberesice, kahrolasıca, lanet olasıca, canı çıkasıca.” Abese Sûresi 17, Müddessir Sûresi 19
Kuluna; soysuz, zina mahsulü, soyu belirsiz, fırıldak diyen bir Tanrı:
Kalem Sûresi 13: “zorba, soysuz, damgalanmış, çirkin, kötü huylu soysuz, kaba, şerefsiz, zina mahsulü, damgalı dalkavuk, soyu belirsiz, soysuz yardakçı, kaba, kof, asalak, fırıldak”
Kuluna sinirlenip canları çıksın diyen bir Tanrı:
Zâriyat Sûresi 10-11: “Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!”
Gökten yıldırım gönderen kulunu çarpan bir Tanrı:
Ra’d Sûresi 13: “yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar.”
İntikam alan, suda boğan bir Tanrı:
A’râf Sûresi 136: ” intikam aldık da hepsini denizde boğduk.”
Secde Sûresi 22: “günahkârlardan intikam alacağız.”
Lanetleyen, gözleri kör eden, kulakları sağır eden bir Tanrı:
Muhammed Sûresi 23: “Allah’ın lanetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği bunlardır.”
Kulu dua etmediği zaman, kuluna küsen, ona değer vermeyen bir Tanrı:
Furkan Sûresi 77: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin”
İnsanların çoğunu cehennemlik yaratan bir Tanrı:
A’râf Sûresi 179: “insanların çoğunu cehennem için yarattık”
Kadınları dövdüren bir Tanrı:
Nisa Sûresi 34: .. “yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün.”
Dilediğine çocuk veren dilediğini kısır yapan bir Tanrı:
Şurâ Sûresi 50: “dilediğine çocuk verir, dilediğini de kısır kılar.
Erkeklere memeleri yeni çıkmış sayısız kız veren bir Tanrı:
Nebe Sûresi 33: “Ve memeleri yeni sertleşmiş yaşıt kızlar.”
Erkeklere dullar bakireler sunan bir Tanrı:
Tahrim Sûresi 5: “dul ve bâkire eşler”
Kulunun üzerine gökten taş atan bir Tanrı:
“Gökten üzerinize taş yağdırırım” Mülk Sûresi 17
Bazıları günah işledi diye; çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden hepsini helak eden, suda boğan, toprak altında bırakan, yaşadığı yerleri altına üstene getiren bir Tanrı:
Hûd Sûresi 82-83: “Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine sağanak halinde, rabbin katında işaretlenmiş taşlar yağdırdık.”
Kasas Sûresi 58: “Oysa biz, bolluk içinde azmış nice şehir halkını helâk etmişizdir.”
Necm Sûresi 53: “Altı üstüne getirilmiş şehirleri devirip yıktı.”
Gökten kullarının üstüne taş, mermi yağdıran, kasırga gönderen bir Tanrı:
Mülk Sûresi 17: ..” üzerinize taş, mermi yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz?
Maymunu da aşağılayan ve insana aşağılık maymunlar olun, diyen bir Tanrı:
Bakara Sûresi 65: “Aşağılık maymunlar olun demiştik.”
Kuluna taş olun, demir olan diyen bir Tanrı:
İsrâ Sûresi 50: “İster taş olun ister demir!”
Zalimi zalimlikte bırakan, zalimin zalimliğine göz yuman, zalimin topluma zalimlik yapmasına engel olmayan, zalimi doğru yola getirip, zalimliğini bitirmeyen bir Tanrı:
Cumâ Sûresi 5: “Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.”
Kuluna; ateşten elbise giydiren, başlarından kaynar su döktüren, kulunu demir kamçılarla dövdüren bir Tanrı: (Hacc Sûresi 19-22)
Tuzak Kuran bir Tanrı:
A’râf Sûresi 183: “Onlara mühlet veririm, şüphesiz benim tuzağım çok çetindir.”
Kuluna beyinsiz diyen Tanrı:
Bakara Sûresi 142: “İnsanların beyinsizleri”
Hırsızın elini kestiren bir Tanrı: (Mâide Sûresi 58)
Şairleri sapık, kötü, akılsız gören bir Tanrı: (Şuâra Sûresi 224)
Şeytanı görevlendiren, şeytanın şeytanlık yapmasına izin veren bir Tanrı:
Mücadele Sûresi 10: “şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez.”
Kuluna kötülük dileyen bir Tanrı:
Ahzâb Sûresi 17: “Allah size bir kötülük dilerse”
Râd Sûresi 11: “Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur.”
Bazılarını köle, bazılarını efendi yapan bir Tanrı:
Rûm Sûresi 28: “Size verdiğimiz rızıklarda, emrinizde bulunan kölelerinizin de”
Verdiği rızıkta kimini aç bırakan, kimini üstün kılan bir Tanrı:
Nahl Sûresi 71: “Allah rızıkda kiminizi diğerlerine üstün tutmuştur”
İncinen, incindi diye lanet eden, horlayıcı azap hazırlayan bir Tanrı:
Ahzâb Sûresi 57: “Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır”
Kulunun elinden, diğer bir kulunu öldüren bir Tanrı:
Enfal Sûresi 17: “onları siz öldürmediniz, onları Allah öldürdü”
Meallerden böyle daha nice örnekler verebiliriz.
Kur’ân da değildir sıkıntı, yapılan meâllerdedir.
Kur’ân’ın mânâsı çok derinlerde kalmış, üstüne nice zalimce yorumlar konulmuştur.
Yapılan meâlleri incelediğimiz zaman, sanki erkeğe indirilmiş, her şeyi erkeğe sunmuş bir Tanrı algısı var.
Erkekerkil bir sesleniş algısı var.
Şimdi kendimize lütfen soralım:
“Nasıl bir Tanrı’ya inandırıldım?”
“Anne baba ve toplumumun var ettiği bir Tanrı’ya mı inandım?”
“Yoksa beni var eden bir Tanrı’ya mı inandım?”
“İnanç boyutunda mı kaldım, iman boyutuna ulaşabildim mi?”
“Şahit olmadığım bir Tanrı’ya inanmam doğru muydu?
“Kendi vücuduma dönüp, vücudum nasıl var oldu, vücudumda ve diğer varlıkta her an olmakta olan bu işleyiş nedir ve bunu kim yapıyor, anlayabildim mi?”
“Varlığın varoluşunu düşünüp, varlıkta delillere bakıp, varlığı var edene şahit olabildim mi?
“Bizzat varlıkta olan ayetleri görebildim mi?”
“İlimle hareket edebildim mi?”
“Delillere, ispatlara dayalı hareket edebildim mi?”
“Ezanda, günde 20 defa okunan “Eşhedü” kelimesinin işaret ettiği, şahitlik makamına erebildim mi?
“Eminlik, müminlik, kâmillik nedir anlayabildim mi?”
“İslâm, Müslüman, Salih kimse nedir anlayabildim mi?
“Var oluşu ve var edeni anlayabildim mi, şahit olabildim mi?
Ve lütfen kendimize soralım:
Benim inandığım Tanrı ne?
Anne babamın anlattığı, atalarının da inandığı, zanlarıyla var ettiği bir Tanrı mı?
Yoksa beni var eden bir Tanrı mı?