HEPİMİZ HIRSIZIZ

Bu sesleniş hepimize idi.

Ama duymadık, ama işimize gelmedi, ama bilemedik.

Yûsuf Sûresi 70: “inne kum le sârikûn” “Muhakkak ki siz, elbette hırsızlık yaptınız”

Yûsuf Sûresi’nde ki bu sesleniş, hepimize değil miydi?

Hepimiz hırsız değil miydik?

Ama Allah’a ait olanı kendimize nisbet etmekle, ama kul hakkı yemekle hepimiz hırsız değil miyiz?

Vücudun sahibi biz olmadığımız halde “benim vücudum” diyerek, Allah’a ait olanı kendimize nisbet ederek hırsız olmadık mı?

Allah’a ait olanı kendimize nisbet etmedik mi?

Allah’a ait olan niteliklere benim demekle, kendimize nisbet etmekle, hırsız değil miydik?

Vücudumuzda olan nefes alıp vermeyi kendimize nisbet etmedik mi?

Vücudumuzda her an olan işleyişe “ben işliyorum” diyerek, fâil olan Allah’ın fiilini kendimize nisbet etmedik mi?

Vücudumuzda olan sıfatları kendimize nisbet etmekle, hepimiz hırsız olmadık mı?

“Benim hayatım” “benim ilmim” “benim iradem” “ben görüyorum” “ben işitiyorum” ben kudretliyim” “ben kelam ediyorum” diyerek Allah’a ait olan sıfatları kendimize nisbet ederek, hırsız olmadık mı?

“Mâlikü’l-Mülk” yani malın mülkün sahibi Allah olduğu halde, “benim malım benim mülküm” diyerek, Allah’a ait olanı kendimize nisbet ederek, hepimiz hırsız olmadık mı?

Nice nice kulun hakkını yiyerek hepimiz hırsız olmadık mı?
Devletin, nice nice malını yiyerek hepimiz hırsız olmadık mı?

Kurdun kuşun hakkını yiyerek hırsız olmadık mı?
Kurdun, kuşun içeceği suyu kirleterek, hepimiz hırsız olmadık mı?
Havayı kirleterek, nice canlının nefes almasını engelleyerek, hırsız olmadık mı?

Yûsuf Sûresi 70: ” onlar için hazırlanan yüklerinin içine bir su kabı koydurdu. Sonra bir seslenen kişi ile onlara seslendi: Ey kafile! Elbette sizler hırsızlık yapmışsınız.” Bu ayette mesajını çok iyi anlamalıydık.

Eskiler, her an su içtiğimizden dolayı, bedene “su kabı” demişler.

Ya da, vücudu tutan Zât’tan dolayı, altın kase demişler.

Vücudu tutan Zât altın ile remzedilmiştir.

Allah’ın zâtı altın ile remzedilmiş.

Onun için altın, er kişiye haram denilmiştir, er kişi yani kâmil kişi, vücudu tutan Zât’ın Allah olduğunu bilendi.

Bir gaflete düşüp, o vücudu kendine nisbet etmesi ona haramdı ve o gafletten hemen dönmeliydi.

Vücudu tutan zât Allah idi, o vücud Allah’a aitti, hiç “benim” denebilir miydi?

Ama dedik ve hâlâ da demekteyiz?

İşte, Allah bedeni yaratmış, ona kendi Zât’ını koymuş, ama insanoğlu o beden sahiplenmiş “benim” demiş ve hırsız durumuna düşmüş.

Vücudun sahibi biz miyiz?
Vücudu tutan ilâhî kudret bize mi ait?

Vücudda, nefes alıp veren, kalbi attıran, kanı dolaştıran, hücreleri her an çalıştıran biz miyiz?

Değiliz değil mi?

Vücud bize ait olsa, hiç onu yaşlandırır mıyız?
Vücud bize ait olsa, hiç onu öldürür müyüz?
Hiç hastalandırır mıyız?

Bize ait olmayan vücuda “benim vücudum” demekle, hırsız olmadık mı?

Yûsuf Sûresi’nde ki bu sesleniş boşuna mıydı?

“İnne kum le sârikûn” “Muhakkak ki siz, elbette hırsızlık yaptınız” seslenişi ne kadar anlamlıydı.
Ama duymadık, anlamadık, düşünmedik.

Hep hırsız olduk, bir türlü fark etmedik.
Sesleniş kulağımızdan girdi, ama gönlümüze girmedi.
Duyduk ama işitmedik.

Hepimiz hırsızdık, ama fark etmedik.

Allah’a ait olanı çalan, hırsız olan, kulların hakkını çalmaz mıydı?

Hırsız olmaz mıydı?

Oldu da, hırsız oldu, Allah’a ait olanı da çaldı, kulun da hakkına girdi.
Allah’ın hakkına giren, kulun hakkına girmez miydi?
Girerdi elbet, hem de hiç acımadan girerdi.

Nicesinin sevgisini, umudunu, hayallerini çalmadık mı?
Nicesinin makamını, mevkiisini, adını, bilgisini çalmadık mı?
Nicesinin emeğini, yiyeceğini, içeceğini, geleceğini çalmadık mı?

Hırsızlıktan kurtulmanın yolu, her varlıktan her an seslenin sesini duymak değil miydi?

O seste “bana ait olan vücudu, kendinize nisbet etmekle hırsızlık yapmayın” seslenişi değil miydi?

Elest meclisinde; “vücudunuz Rabbi benim” seslenişi değil miydi?

Hırsızlıktan kurtulmak, vücudun sahibine vücudu, teslim etmek değil miydi?
Düştüğümüz gafletten, dönmek gerekmez miydi?

Allah’a ait olanı kendimize nisbet etmekle, hepimiz hırsız durumuna düşmedik mi?

Kul hakkı yiyerek, hepimiz hırsız olmadık mı?

“Elbette sizler hırsızlık yapmışsınız.” ayeti hepimize değil miydi?