MELEKLER VE ESMALAR

Rûh üflenmeden önce, tüm melekler rûh boyutunda bâtın idi.

Rûh üflendi, üflenen rûh melekleşti, tüm melekler rûh’da secde halinde idi.

Her melek, özünde kendine has esma taşır.

Esmalar da birer melektir.

Her esma, melek boyutunda secde halindedir.

Secdede olan melekler, üflenen rûh ile birlikte esmalarını açığa çıkarmaya başlar.

Görünen her varlık, meleklerin esmaya dönüşmüş, elbise giymiş boyutudur.

Her varlık, kendi esmalarına secde halindedir.

Melek, rûhun kendine ait olan kuvveleridir.

O kuvveler, taşıdığı esmaları, beşer boyutuna olan bir akış içinde açığa çıkarmaya başlar, varlık elbisesine döner.

Melek; zerreden kürreye her varlığı tutan kuvveler, güçler, Allah damlacıklarıdır.
Bedeni tutan da bir melektir, hücreyi tutan da.

Bir damla suyu da tutan bir melektir, Okyonus’u tutan da bir melektir.

Bir damla su diğer damla suyla birleştiğinde, iki melek olarak kalmaz, iki melek birleşir tek melek olur.

Melek, mâlik, mâlikane, mülk, mal, melâike, meleke aynı kökten gelen kelimelerdir.

Bu kâinat Allah’ın mâlikanesidir.
Allah mâlikanesini, meleklerle idare eder.

Melek; güç, kuvve, kuvvet, kudret, anlamındadır.

Melek, üflenen rûhla birlikte, kendinde olan işaretleri bir bir açığa çıkarmaya başlar, yani esmalar boyutuna dönmeye başlar.

Melek, henüz beşeri elbise giymemiş olan kuvvelerdir.

Beşeri elbise giymesi için, esmasal boyuta akması gerekir.

Her varlığın esmasal boyutu vardır.
Her esmanın, kendine mahsus taşıdığı, has özellikleri vardır.

Rûh’da olan tüm melekler, Mâlik olana aittir.

Mâlik olan da Allah’tır.

Mâlik, tüm mülkün sahibi demektir.

Esmȃ “sema-smy- سْمَا” kökünden gelir.
Sema, semi, ism, esma, aynı kökten gelen kelimelerdir.

Esma; “أسما- Elif ve sema-semi” kelimesinin birleşimiyle yazılır.

Burada “Elif” rûh boyutunu işaret eder.

Sema, varlığın esmasal boyutuna işaret eder.

Esma; isimler, adlar, işaretler, belirtiler demektir.

Her meleğin, kendine has olan işaretleri göstermesi, esmasal boyuttur.

A’râf Suresi 180:…. “esmâul husnâ ” …..
“Ve lillâhil esmâul husnâ” “İsimlerdeki tüm güzellikler Allah’ındır.

Varlıktaki tüm esmalar, Allah’a ait olan güzellikleri, değerleri, taşır.

Esma; varlıktaki Allah’a ait olan sonsuz işaretlerdir, değerlerdir.

Varlık, rûhdan duyduğu, aldığı mesaja göre şekillenir.

Rûh boyutunda, tüm melekler, tüm esmalar, tüm sıfatlar, tüm varlık secde halindedir, yani bir birlik içindedir.

Rûh boyutunda olan melekler, secdeden rükûya, rükûdan kıyama olan bir akış içinde hareket eder.

Melek boyutundan, varlık boyutuna olan akış esmalar boyutuyladır.

Her melek, kendi özünde olan esmaları açığa çıkarır.

Örnek vermek gerekirse:

El Câmi esması; cümle varlığı bir arada tutan meleğe işaret eder,

El Hâfız esması; her varlığın özünde olan, sırları, nitelikleri muhafaza eden meleğe işaret eder.

El Vâlî esması; her vücudu tutan, idare eden, yöneten, zât meleğine işaret eder.

El Hâdi esması; hidayet meleğine işaret eder.

El Râb esması; her varlığın vücûdunu tutan Zât meleğine işaret eder.

Her kişinin vücûdu, melekût âlemidir.

Her kişinin vücûdu, esmalar şehridir.

Her kişide, hangi melek, hangi esma batındır, hangi melek hangi esma zahirdir bilinmesi gerekir.

Her kişinin yaptığı eylemler, ona kodlanmış isimlerin sonucudur.

Esma boyutu, melek boyutu birbirine bağlıdır.

Rûh üflenir, melekler açığa çıkar.
Açığa çıkan melekler, kendi özlerinde olan esmaları bir bir açığa çıkarır.
Açığa çıkan esmalar şekillenir, sıfatları ve vücûdları açığa çıkarır.

İşte görünen her varlık, esmaların beden giymiş boyutlarıdır.

Her esma ve her melek iç içedir, özünde sırlar ve mesajlar taşır.

Ârif olan kişi;
Varlığa eşya olarak bakmaz, esma olarak bakar.

Her esmanın ardında, müsemmasını görür.

Müsemmanın da Allah olduğunu görür.

Toplumda esma çekmek diye bilinen şeyin aslı, varlıktaki esma boyutuyla birleşmektir.

Dil ile esma çekmek, gönül boyutunda esma ile birleşmek olmalıdır.

Toplumda, Allah’ın 99 esması diye bilinen şey tekrar tekrar araştırılmalıdır.

Allah’ın esmalarını 99 la sınırlamak, Allah’ın yüceliğini sınırlamaktır.

Allah’ın 99 esması değil, sonsuz esması vardır.

Zaten zamanında âriflerin 99 demesi, çokluk, sonsuz anlamındadır.

Bu rakamsal bir 99 değil, esmaların çokluğu anlamındadır.

Görünen her varlık sûretiyle de sîretiyle de, esmaların tecellileridir.

Her insanın vücûdu, melekler ve esmalar şehridir.

Her varlığın ayrı ayrı şekillenmesi, esmaların tecellisidir.

Melek boyutu, esma boyutu, varlık boyutu, her an Allah’a secde halindedir.

Her esmanın kendi içinde nice akışı vardır, nice yüksek enerjisi vardır.

Esmanın enerji akışı varlık olarak şekillenmeye dönüşür.

Her varlığın birbirine akışı, etkisi vardır.

Bu akışta, bu etkide esmaların birbirine mesaj aktarmasıdır.

Allah’ın bâsir esması, insanda görme olarak tecelli eder.

Allah’ın semî esması, insanda işitmek olarak tecelli eder.

İnsan, Allah’ın esmalarını taşır.

İnsan Esmâü’l Hüsnâ’dır.
İnsan sonsuz sırları taşıyan, esmalar şehridir, melekler şehridir.