ESMA BOYUTLARI

“EL SUBÂT” esmasının sırrı

Subât سُبَاتًا Dinlendiren, dinlenmeyi veren, uyutan, uyku moduna geçiren

Subât, sabit, sebt, aynı kökten gelen kelimelerdir.

Sabit kelimesi de buradan gelir, duran, yerinde duran, değişmeyen hareket etmeyen anlamındadır.

Yatağa yatıldığından, tam uyku haline geçileceği zaman, o salisede “El Subât” esması tecelli eder ve beden uyku moduna geçer, dünya ile bağını keser.

Uyku ruhsal boyutun adeta kapısıdır.

İnsan beyni, mânevi alana açılan bir kapıdır.

Beden uykuda, bedensizlik boyutuna geçer.

Uyku, insanın vücudunun kendine ait olmadığının en güzel isbatıdır.

Uyku yarı ölümdür denir.

Beden yorulduğunda, dinlenmek için kendini uyku moduna geçirir.

Her canlının uyuma modu vardır ve zamanı farklı farklıdır.

Uyku bedenin dinlenmesidir.

Bedendeki tüm hücreler, dokular ve organlar, günün yorgunluğu sonrası dinlenmek için, beyin tarafından uyku modu oluşturulur.

İnsan uyusa da onun bedeni çalışmaya devam eder, ama bu çalışma yavaş bir çalışmadır.

Uykuda görülen rüyalar, beyinde geçmişten gelen kayıtların, beyin ekranına bir film gibi yansımasıdır.

Rüya, kişinin dersler çıkarması gereken, beyinden gelen mesajlardır.

Rüyalar önemsenmelidir, çünkü rüya, insanın beyninde olan kayıtların kendini hatırlatma boyutudur.

Rüya, geçmişten gelen kayıtlarla geleceğin hazırlamasına kapı açar.

Yani rüya, geçmişten ders alıp, geleceğe hazırlanma mesajıdır.

İnsan beyninde, dört anasırın yanısıra, bitkisel boyutun, hayvansal, boyutun ve insansal boyutun kayıtları da vardır.

Beyin, evrenin ilk oluşmaya başladığı zamandan bu zamana kadar olan, her şeyin kaydını tutar.

Ayrıca insan beyni, her bir insanın kendi yaşadığı zaman dilimi içinde, başından geçen her şeyi, söylemlerini, eylemlerini, duygu ve düşüncelerini, hastalıklarını, acı ve sevinçlerini, yaptığı iyilikleri ve kötülükleri kaydeder ve bunu kendinden sonraki nesillere aktarır.

İnsan “DNA” sı bu kayıtların yeridir.

Allah’ın “El Subât” esması, bedenin uyku modu için oluşturulmuştur.

Uyku, yaşam için gerekli olan bir durumdur, yaşam için bedenin dinlenmesi şarttır.

Uyku halinde, beden dinlenmeye başlar, kaslar gevşer, kâlb atışı yavaşlar, nefes alıp verme azalır, hücreler daha yavaş çalışır.

Nebe Sûresi 9: “Ve cealnâ nevmekum subât”
Meâli: “Dinlenmeniz için uyku hâlini düzenledik.”

Nebe Sûresi 10: “Ve cealnel leyle libâsâ”
Meâli: “Geceyi örtü yaptık.”

Uyku halinde iken, melatonin ve adenozin hormonları artar.

Uykuda, melatonin hormonu yükselir ve uykumuz derinleşir.

Melatonin aynı zamanda büyüme hormonudur, onun için çocuklar çok uyurlar ve beden yavaş yavaş büyümeye başlar.

Uykudan uyanacağımız zaman, melatonin salgısı azalır, kortizol, adrenalin ve noradranelin salgılanarak, vücud gündüz yaşamına kendini hazırlar.

Bunlar hep, Allah’ın, “El Subât” esmasının tecellileridir.

Melatonin, Epifiz bezimiz tarafından salgılanır, Epifiz bezi seratonin ve bazı hormonları da salgılar.

Epifiz bezimiz, her ortamda farklı çalışır, deniz, çöl, dağlar, nehirler gibi yerlerde, hormon salgılaması değişir.

Mesala kişi deniz gördüğünde ya da dağlara çıktığında, epifiz daha farklı çalışır, kişinin mânevi duyguları daha da derinleşir.

Tıbbi araştırmalarda, gece çalışıp gündüz uyuyanların melatonin dengesinin bozulduğu görülmüştür.

Melatonin eksikliğinin yaşlanmayı hızlandırdığı tespit edilmiştir.

İşte Allah’ın “El Subât” esması sırlarla dolu bir boyuttur.

Bu bakımdan vücudun dilini duyabilmeliyiz ve o dile uymamız gerekir.

Uykusu rahat olan kişiler daha huzurludurlar.

Stres, sıkıntı, panik, huzursuz olan insanların uyku dengeleri yoktur, uyku dengeleri olmayan kişilerin içsel sıkıntıları daha da artar.

Allah’ın “El Subât” esması, uyku, dinlenme esmasıdır.

Allah her bedeni, belli mizan içinde var etmiştir.

Her beden kendi içinde esmalar taşır, her esmanın vücudun oluş ve işleyişinde görevleri vardır.

“El Subât” esması da muhteşem boyutlara kapı açan bir esmadır.