SELÂMUN KAVLEN BOYUTU

Bazı inanç gruplarında insanlar birbirine “Selamün Kavlen Min Rabbin Rahim âyetini oku, fâzileti çok büyüktür” diye tavsiyeler veriyorlar.

Bazı inanç gruplarında şöyle sözler hep söylenmektedir.

Bu âyet Yâ-Sîn Sûresinin kâlbidir.
Bu âyeti devamlı okuyana Allah selam verir.
Allah her kötülükten korur.
Yemek yerken bu âyet okunursa, yenen yemek cennet yemeği olur.
’Yâ-Sîn Suresini 1 defa okuyana 10 hatim sevabı vardır. ’Selamün Kavlen Min Rabbin Rahim’’ âyetini 1 defa okuyana 10 hatim sevabı vardır.
Devamlı okuyan, rûhunu imanla teslim eder.
Cennetin her kapısına çağrılır.
Yaşarken cennet sunulur.

Bir âyeti dil ile defalarca okusak bunlar gerçekleşir mi?

Nedir “Selâmun kavlen” âyetinden gelen anlamlar.

Yâ-Sîn Sûresi 58: “Selâmun kavlen.”
Meâli: “Sözleri barış ve huzur üzerinedir.”

Ağzımızdan çıkan sözler, hangi boyuttan geliyor.

Söylediğimiz sözler; huzur, şefkat, sevgi, umut, sevinç, heyecan, gayret, birlik, beraberlik, hisleri mi uyandırıyor?

Yoksa, ayrımcılık, hakir bakmak, korku, kin, nefret, kavga, karamsarlık, umutsuzluk, tembellik, eksik aramak, kendini yolunu yüce görmek gibi hisler mi uyandırıyor?

Nedir Selâmun Kavlen?

Nedir Rab boyutu?
Nedir Rahîm boyutu?
Nedir bu boyutların şuuruyla söylemek?
Ve nedir bu şuurda yaşamak?

Yâ-Sîn Sûresi 58: “Selâmun kavlen min rabbin rahîm”
Meâli: “Sözleri barış ve huzur üzerinedir. Hakk zahir zevkiyle, her an Rabb şuurundadırlar.”

Şimdi tek tek inceleyelim:

Selâm; S-l-m” kelime kökünden gelir.
Yani; Selâm, İslâm, Teslim, Müslüman, Selâmet, Süleyman, Selim, aynı kelime kökünden gelir.

Selâm, İslâm makamına ermiş kişiye açılan bir boyuttur.

İslâm: Varoluş ve Var eden hakikatine ermiş, kendi vücudundaki ve varlıktaki işleyişini yapanı anlamış ve O’na teslim olmuş demektir.

İslâm makamına eren kişi; içsel kavgalarını bitirmiş, ilâhî huzura ulaşmış kişidir.

Kavl: Söz, ağzımızdan çıkan sözler, konuşulan sözler, sözleşme, söz cümlesi, demektir.

Rab: Allah’ın vücûd boyutundaki esmasıdır.
Her vücûdu tutan, vücûdlandıran, şekillendiren, biçimlendiren, vücudun sahibi gibi anlamlara gelir.

Kişinin vücudunu şekillendiren, yani kişiyi vücûdlandıran ve her an vücûdda işleyişiyle kendini gösteren, vücûdu tutan, Allah’ın kişideki boyutu Rab’dir.

Rahîm: Tüm âlemin geldiği kaynak boyut, öz boyut.
Ağacın geldiği tohum boyutu gibi, tüm varlık da Allah’ın öz boyutundan gelir.
İşte bu boyut Rahîm boyutudur.

Rahîm boyutundan gelen bedenleri ve o bedenlerin işleyişini anlayan kimseler:
Halk boyutunun sırrına ermişlerdir.
Tüm vücûdları tutanın Allah olduğunu bilirler.
Nereye dönerlerse dönsünler, her varlığın ardında Allah’ın vechîni seyrederler.
Onlar, kulda Hakk’a nazar ederler.
Onlar damla derya birliği şuuruyla yaşarlar.
Onların gönülleri ilâhî huzura ermiştir.
Onların sözleri “Selâmun Kavlen” boyutundan gelir.

Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, kimlerle otururlarsa otursunlar, onların ağzından çıkan sözler gönül boyutundan gelir.

Onların sözleri:

Allah’ı hatırlatır.
Gönüllere ilâhî huzuru hissettirir.
Şefkat doludur.
Sevgi doludur.
Umut vericidir.
Sevindiricidir.
Sevmeyi, kucaklamayı, hissettirir.
Kaygıları, tedirginlikleri bitirir.
Öfkeyi, hiddeti, kavgayı bitirir.
Birliği, beraberliği getirir.
Gönül okşayıcıdır.
Sabretmeyi, isyan etmemeyi hissettirir.
Akıl etmeyi, düşünmeyi, şahit olmayı hissettirir.
İlim üzere hareket etmeyi hissettirir.
Yaratılış amacını bulmayı hissettirir.
Çevresine faydalı olmayı, yardım etmeyi, korumayı, hissettirir.

Onların sözleri “Selâmun Kavlen” boyutundandır.

Asla sözlerinde:
Samimidirler.
Ayrımcılık, hor görme, birilerini yüceltme yoktur.
Yüce olanın Allah olduğunu bilirler.
Allah’ı bırakıp bir kula yücelik isnat etmezler.

Onlar, sözlerin tertemiz sözlere yönelmişlerdir, tertemiz sözlerin nereden geldiğini bilirler.

Hacc Sûresi 24: “Ve hudû ilet tayyibî minel kavli ve hudû ilâ sırâtıl hamîd”
Meâli: “Sözlerin tertemiz olanına yönelmişlerdir ve tecellilerinin sahibinin yoluna yönelmişlerdir.”

Anlıyoruz ki “Selâmun Kavlen” boyutu, İslâm şuuruna ulaşmış kişinin gönlünden akan “Kavl” boyutudur.

Yoksa her gün, defalarca dil ile bu âyeti yüzlerce okusak, bir anlamı yoktur.
Önemli olan mânâsına ulaşmak ve onu yaşantımıza uygulamaktır.

Kur’ân bizlere her bir âyeti anlamamız için sunuldu.
Onu anlamadan okumak için değil.
Ondan şahsi çıkar elde etmek için değil.
Ondan şan, şöhret, makam elde etmek için değil.

Kur’ân’da yüzlerce âyet; düşünmeyi, akıl etmeyi, anlamayı, varlığı incelemeyi, varlıktaki hakikatleri görmeyi tavsiye eder.

Düşünenin, anlayanın, imanı olur.
Düşünmeyenin, akıl etmeyin sadece söylenenlere inanması olur

Selâm….