KİN VE NEFRET

Kin ve nefret duygusu insanın içinde, insanı esir alan bir duygudur.
Cehennemin ateşi; kin ve nefret, düşünce ve duygularıyla ateşlenir.

Şeytanın doğuş yeri; kin, nefret, düşmanlık gibi duygulardır.

Şeytan diye ayrı bir varlık yoktur.
Şeytan, kin, nefret, düşmanlık duygularını giyen insandan başkası değildir.
Kibir bu duyguları besleyen bir zehirdir.

Kin ve nefret duygusu, insanın içinde yanan bir ateştir.
Kin ve nefret, düşmanlık duygularını getirir.

İçinde kin ve nefret olan kişi:
Allah idrakinden uzaktır.
Allah’ı anlamaktan uzaktır.
Onun inancı sadece kuru bir inançtan başka bir şey değildir.
İnsan olmaktan uzaktır.

İçinde kin ve nefret duygusu olan kişide, Allah sevgisi yoktur.

Kin ve nefret, duygusu nereden gelir?

Çocuk doğduğunda, asla içinde kin ve nefret duygusu ve düşüncesi yoktur.

Aile ve toplum, çocuğun aklına, başka birine karşı ya da başka topluluklara karşı, ayrımcılık, öteleyici, hor görücü, yargılayıcı bilgiler ekerek, kin ve nefret duygularının oluşmasına yol açar.

Bilhassa bu inanç alanında çok görülür.
Kişi, inanç bakımından, kendi gibi inanmayan kişileri, toplulukları, cehennemlik görecek kadar, onları ateşte yakacak kadar, içinde öfke ve kin taşır.

Kin ve nefret duyguları ve bu duyguların söyleme dökülmesi; insanları inanç boyutunda, ırk boyutunda, millet boyutunda ayrımcılığa sürükler.

Bu ayrımcılık, insanları ya da toplulukları, aşağılamaya, hor bakmaya, düşmanca davranmaya kapılar açar.

Bu ayrımcılık en çok inanç ve millet alanında kendini gösterir.

İnanç alanında ki ayrımcılık, kendi gibi inanmayan kimseleri, kafir görmeye, zındık görmeye, cehennemlik görmeye yol açar.

Millet alanında ki ayrımcılık ise, maalesef, başka milletleri aşağılamaya, kötülemeye yol açar.

İkinci Dünya savasında, başka inançtan ve başka bir milletten diye, 6 milyon Musevi, çoluk çocuk demeden gazlı odalarda yakıldı.

İşte, kin ve nefret duygusu, Dünyanın başına bela olan duygu ve düşüncelerdir.

Aslında, Kur’ân incelendiğinde anlaşılıyor ki, içlerinde kin ve nefret taşıyan kimseler:

Allah idrakinden uzaktırlar.
Allah sevgisinden uzaktırlar.
Şefkatten, merhametten uzaktırlar.
Sevgiden saygıdan uzaktırlar.
Düşünceden tefekkürden uzaktırlar.
Tevhîd şuurundan uzaktırlar.

Şimdi bu konu ile ilgili, Kur’ân ayetlerini inceleyelim:

Mâide Sûresi 8: “Kin, nefret gibi sizi baştan çıkaracak hâlleri yok edin.”

Mâide Sûresi 64: “Onlar Bizi anlayamadıklarından dolayı, son vakitlerine kadar düşmanlık ve nefret içindeki o hallerinde kalırlar. Allah’ın içlerinizdeki söndürün dediği o savaşın ateşini her zaman yakarlar ve onlar yeryüzünde ikilik, bozgunculuk çıkaran halleriyle dolanırlar. İkilik, bozgunculuk çıkaranlarda Allah sevgisi yoktur.”

Mâide Sûresi 91: “Adâvete vel bagdâe fîl hamri vel meysiri ve yasuddekum an zikrillâhi ve anis salâh fe hel entum muntehûn”

Meâli: “Düşmanlık ve nefret, sizi Allah’ı anlamaktan ve anlatmaktan ve her an O’na bağlı olma şuurundan uzak tutar. Artık siz o hallerden kaçınmaz mısınız?”

Mâide Sûresinde görüldüğü gibi:

Kin ve nefret düşünce ve duyguları, insanı baştan çıkaran duygu ve düşüncelerdir.
İkilik, bozgunculuk çıkaran duygu ve düşüncelerdir.
İnsanın içinde devamlı yanan, cehennem ateşidir.
Savaşın kıvılcımıdır.
Allah’ı anlamaktan uzaklaştıran duygu ve düşüncelerdir.
Salât boyutuna iletmeyen, duygu ve düşünceledir.

Mâide Sûresi 91. âyette: “Zikrillâhi ve anis salât fe hel entum muntehûn” işaret edilen muhteşem hakikat; içinde kin ve nefret duygusu olanlar, Allah’ın zikrinden ve namaz boyutundan uzaktırlar.

İçlerinden kin ve nefret olanlar namaz kılsalar bile onların namazı boştur, yani onlar “Salât-ı sahun” dadırlar.

Âl-i İmrân Sûresi 118: “Kad bedetil bagdâu min efvâhihim ve mâ tuhfî sudûruhum ekber”
Meâli: “Nefret, kin hâlinde olanlar ağızlarından çıkan sözlerle belli olurlar ve onlar daha fazlasını içlerinde saklarlar.

Âyette muhteşem bir şekilde belirtildiği gibi; nefret ve kin duygusu olanların ağzından çıkan sözler, hep ayrımcılık, hep hor görücü, hep öteleyici söylemler içerir.

Nûr Sûresi 33: “Birliğin hakikatine ulaşamayanlar; tüm varlığın Allah’ın olduğunun erdemliliğine ulaşıncaya kadar bir temizlenme içinde olsunlar. Kendilerindeki gücün sahibini anlamış, ilahi kelâma tâbi olmuş kimseleri bulsunlar. Bundan sonra onlar hakikatleri bilmek isterlerse, onlara hakikatlerin sözlerini sunun, hayırlar içinde olmasını tavsiye edin ve anladığınız ölçüde Allah’ın değerlerini onlara verin ve sevgisizlik etmeyin. Artık onlar hakikatlere bağlandıkça, yaşamı ve sûretlerin hakikatlerini anlamak istedikleri müddetçe, onları benliğe düşmekten koruyun. Kim bir sevgisizlik içinde olursa, artık muhakkak ki o; nefret, küçük görme gibi hallerinden dolayı gafur olan, rahim olan Allah’ı anlamaktan uzaklaşır. “

Nûr Sûresi 33. âyette muhteşem bir şekilde belirtildiği gibi; kin ve nefret duyguları;
Allah’ı anlamaktan uzaklaştırır.
Küçük görme, hor görmeye kapı açar.
Sevgisizlik içine sürükler.

Saff Sûresi 8-9:

8- “Onların konuştukları yalandır, kendi istedikleri o yalanlar Allah’ın hakikatlerini anlamaya engel olan şeylerdir. Allah hakikatlerini her an apaçık ortaya çıkarır. Eğer hakikatleri görmemezlikten gelenler nefret hallerinde olmasalardı, hakikatleri anlarlardı.”

9: “Ki o Resul; hakikatin yolunu göstermek ve bütün dinlere karşı, dinin hakikatini anlatmak için ortaya çıktı. Eğer ortak koşanlar nefret hallerinde olmasalardı, din hakikatini anlarlardı.”

Bu âyetlerde belirtildiği gibi:
İçlerinde kin ve nefret olanlar, başkalarını dinlemezler bile.
Onların düşüncelerine asla önem vermezler.,
Kendileri gibi düşünmeyenlere karşı içlerinde gizli nefret ve kin taşırlar.
Onların kendi inançları, hakikatleri anlamaya engeldir.

Kur’ân’ı dikkatlice incelediğimizde anlıyoruz ki:
Kin ve nefret insanı esir alan, şeytanlaştıran duygu ve düşüncelerdir.
Kin ve nefret duygusu, aklın işletilmesine engel olur.
Düşünmeye, şahit olmaya engel olur.
Şefkate, merhamete engel olur.

Kur’ân’ı incelediğimizde anlıyoruz ki, içinde kin ve nefret duygusu olan kişi, kesinlikle Müslüman değildir.

İnsan öncelikle kin ve nefret gibi duygulardan arınmalıdır.
Ve bilmelidir ki, kin ve nefret duygusu, zulmün, zarar vermenin ana kaynağıdır.
Ve bilmelidir ki, kin ve nefret duygusu şeytanlığın ana kaynağıdır.

Ve bilmelidir ki, kin ve nefret duygusu, kişinin Allah ile arasına koyduğu ateşten bir perdedir.

İnsan makamına ulaşmanın önündeki engel, kin ve nefret duygusu ve düşüncesidir.