ÂDEM VE HAVVÂ BOYUTU

Kardeşim bil ki, Âdem bir erkek değildir.
Bil ki, Havvâ bir kadın değildir.

Âdem, senin rûh yönündür, cân yönündür.
Havvâ, senin ten yönündür, istekler yönündür.

Gel kardeşim, önce Havvâ boyutunu inceleyelim:

Havvâ; Hava, Hevâ, Hevâlar, Hâviye, Ehvâ, Heyven, Heveyânun, Hüveyyen, Hüviyet, İhvân, Hayvan, aynı kökten gelen kelimelerdir.

Kardeşim; senin “Havvâ” boyutun, ten boyutundur, ten boyutunun istekler boyutudur.

Hevâlar; bedenine ait olan istekler boyutudur.

Bu istekler toprak beden ile alakalıdır.
Bu isteklerini yerine getirmek için, toprak boyutuna düşmen gerekir.
Onun için Kâmil kimseler, “Hevâ” kelimesini “Düştü” diye yorumlamışlardır.

Âdem ile Havvâ; cinsiyet olarak kadın ya da erkek demek değildir.

İyi oku kardeşim; Havvâ kadın, Âdem erkek diye bilirsen, kendindeki Âdem boyutunu, kendindeki Havvâ boyutunu anlayamazsın.

Hevâlar boyutu olan Havvâ boyutu, bedenin her türlü istekler boyutudur.
Çünkü beden yaşamak için, istekler boyutuyla hareket eder.

Nefes alıp verme isteği, korunma isteği, beslenme isteği, üreme isteği, uyuma isteği, dinlenme isteği, sevmek sevilmek isteği, öğrenme isteği, gibi istekler boyutu “Havvâ-Hevâ” boyutundan gelir.

Tüm duygu ve düşünceler boyutu “Havvâ-Hevâ” boyutundan gelir.

Gel kardeşim düşünelim:

Kadın denilen, yani “Nisâ” denilen, bize öğretilen cinsiyet olarak bir kadın mıdır?
Yoksa bizim ten boyutumuz, ten boyutumuzun hevâlar boyutu mudur?

Bizim ten boyutumuz “Müennes” boyuttur.
Bizim rûh boyutumuz “ Müzekker” boyuttur.

Müennes boyut, “Nisâ” boyutu demektir.

Müzekker boyut, “Zekr-Zikir-Zâkir: Rûh” boyutudur, yani Nâs boyutudur.

Müennes boyut yani nisâ boyutu “Dişil” boyutudur.
Müzekker boyut, yani zekr boyutu,”Er-Erl-Eril” boyutudur.

Er kişiden murad; Kâmil kişidir.
Kâmil kişiliğin, cinsiyetle alakası yoktur.

Kâmil kişi, erkekten de olur, bayandan da.

Kâmil kişi, Allah hakikatine ermiş, Tevhîd şuuruna ermiş kişidir.

İşte kardeşim; sen ister bayan ol ister bay ol, yani ister kadın ol, ister erkek ol, senin ten yönün “Havâ-Hevâ” boyutudur, yani “Dişil” yönündür.

Dişil denilen yön; bedenin her an işleyiş, üreme, değişkenlik, doğurganlık boyutudur.

Bedenindeki hücreler, her an yeni bir hücre doğurur, beden her an işleyiş içindedir.

Rûh yönün ise, “Erl-Eril” yönündür.

Hem ten yönünün, hem rûh yönünün birlik boyutu ise “İnsan” yönündür.

Ve gel, “Havvâ-Hevâ” yönümüzü iyi anlayalım.

Hevâlarımızı günaha dönüştürmeyelim.
Hevâlarının, yani bedensel isteklerinin ölçüsünü çok ama çok iyi anlayalım.

Çünkü günahlar boyutu, “Havvâ-Hevâ” boyutu ile alakalıdır.

Onun için, inanç boyutunda olanların, “kadın günahkârdır” diye söylediği şey, cinsiyet olarak kadın ile alakalı değildir, kişinin Nisâ boyutu olan, tensel istekler yani “Havâ-Hevâ” boyutuyla alakalıdır.

Cehennemin çoğu kadınlardan oluşacaktır denilen bilgi, cinsiyet olarak kadın ile ilgili değildir.
Kişinin ten boyutunun isteklerinin, günahlara dönüşmesi ile ilgilidir.

Kişinin kadınlık yönü; ten boyutu, hevâlar boyutudur.

Kişi, isteklerini kontrol edemezse, günaha düşer.
Onun için Hevâ, aynı zamanda “Düşmek” olarak adlandırılmıştır.

İnsan yaşamak için, tensel ihtiyaçlarını yerine getirmek mecburiyetindedir.

İsteklerin aşırılık boyutu, yani ölçüsüzlük boyutu günahlar boyutudur.

Bedenimizde, yaşadığımız müddetçe elbette istekler olacaktır.

Önemli olan bu istekleri iyi değerlendirmek ve bedenimizin ihtiyaçlarını bir ölçü içinde, bir edep içinde karşılayabilmektir.

Bedenimizin ihtiyaçlarını karşılayalım derken, öncelikle bedenimize asla zarar vermemeliyiz.
Ve sonra, hiç kimsenin hakkını yememeliyiz, hiç kimseye bir zarar vermemeliyiz.

Gel kardeşim, “Havvâ-Hevâ” boyutunu iyi anlayalım.

Sakın Havvâ’yı bir kadın olarak düşünmeyelim.

Gel, Havvâ boyutunu iyi düşünelim, Âdem boyutunu iyi düşünelim.

Kendimizdeki kadınlık boyutu olan ten boyutumuzu; yani istekler boyutunu iyi anlayalım.

Gel kardeşim iyi düşün, Âdem kimdir? Havvâ kimdir?

Âdem bir erkek midir? Havvâ bir kadın mıdır?

Bil ki Âdem’de Havvâ’da sende.

Ve bil ki Havvâ anamız denilen bizim ten boyutumuz, yani toprak bedenimizdir.

Ve bil ki, Âdem baba denilen, bizim rûh boyutumuz cân boyutumuzdur.

İşte bizler hepimiz, Âdem ile Havvâ’dan oluştuk.
Yani ten ile cândan oluştuk.

Önemli olan İnsan makamına erebilmektir.