DÜŞMÜŞ MELEK

İnsan bir bebek olarak dünyaya geldi.

Doğduğunda bir melekti.

Gurur bilmez, kibir bilmez, ayrımcılık bilmez idi.

Saf, tertemiz idi.

Nûr topu olarak, nûr dünyasından gelmişti.

Geldiği boyut, cennet olan Allah’ın cemâlullahı idi.

Ve insan, zaman içinde, o nûr boyutu olan cennetten düştü.

Ve zaman içinde şeytanlaştı.

Saf tertemiz olan beyni, gitgide tecavüze uğradı.

Ne kadar ayrımcılık bilgileri var ise, saf tertemiz beynine ekildi.

Doğduğundan bir melekti, ama gitgide şeytanlaştı.

Melekler dünyasından gelmiş, beşer elbisesi giymiş bir melekti.

Kötülük düşünmez, zarar bilmez, zalimlik bilmez idi.

Fitnelik bilmez, fesatlık bilmez, bozgunculuk bilmez idi.

Çalıp çırpmak bilmez, hak yemek bilmez, fırsatçılık bilmez idi.

Hor bakmayı bilmez, kendini yüce görmeyi bilmez idi.

İnsanları kandırmak nedir, onların hakkını yemek nedir bilmez idi.

Dedikodu, çekiştirmek bilmez, birilerini aşağılamak nedir bilmez idi.

Cemaat, tarikat, mezhep, din ayrımcılığı bilmez idi.

İnsanları siyah beyaz diye ayırmaz, cinsiyet ayrımcılığı yapmaz idi.

Evet, insan bir melek olarak doğdu, ama sonra şeytan oldu.

Ve insan, düşmüş bir melek olan şeytan oldu.

Şeytan diye ayrı bir varlık yok idi.

Şeytanlaşmış insan var idi.

Meleklikten şeytanlığa düşüş var idi.

Melek olarak doğduk, lâkin beyinlerimize hep ayrımcılık içeren bilgiler ekildi.

Saf tertemiz idik, ayrımcılık bilmez idik, bölücülük nedir bilmez idik.

Kur’ân, şeytanı tarif ederken aslında insanı tarif ediyordu.
Ama biz şeytanı dışarda aradık.

Mücâdele Sûresi 19: “Hizbu el şeytân elâ inne hizbu el şeytân humul hâsirûn.”
Meâli: “Bölen, ayrımcılık yapan şeytandır, şeytan bölücü olan, ayrımcı olandır”

Nisâ Sûresi 120: “Şeytânu illâ gurûrâ.”
Meâli: “Şeytan denen, ancak gurur, kibir içinde olandır.”

Çocuk iken, beyinlerimize gurur, kibir getiren bilgiler ekildi.

Öfkeler, hiddetler, kavgalar ekildi.

Anne babamız birbirleriyle kavga ederken, birbirlerine öfkelerinden bizleri görmez oldu.

Anne babamız, ya da yakınlarımız, yanımızda konuşup, birilerini kötülerken, dedikodu ederken, paradan, maldan, mülkten, şandan şöhretten bahsederken beyinlerimize neler ektiler, fark bile etmediler.

Tertemiz beyinlerimize, öfkeyi, hiddeti, kavgayı, intikamı ektiler.

Onlar kavga ederken bizler hüngür-hüngür ağlayıp, onlara mesaj vermek istedik, ama onlar umursamadılar.

Gözleri dönmüştü çünkü, onlar da anne babalarından öyle görmüştü çünkü.

O tertemiz beyinlerimize, madde boyutunun çıkarları ekildi, fırsatçılık ekildi, para hırsı ekildi, mal sevdası ekildi, makam sevdası ekildi, şöhret sevdası ekildi.

Evet, bir melek olarak doğduk, ama şeytanlığa düştük.

Artık bir şeytan olarak yaşayacaktık.

Şimdi soralım kendimize:

Bizler insanları; inançlarına göre, renklerine göre, milletlerine göre, fırkalara, gruplara bölüp, kendi yolumuzu üstün görüp, başkalarına hor bakmadık mı?

Kendimiz gibi inanmayanı hor görüp, kendi inancımızı üstün görmedik mi?

İnsanları; bizden, bizden değil diye ayırmadık mı?

İnsanları; alevi, sunni, bektaşi, nakşi, kadiri, nurcu vs diye ayırmadık mı?

İnsanları; Müslüman, Hıristiyan, Mûsevi diye ayırmadık mı?
Kendimiz gibi inanmayanı cehennemlik görmedik mi?

İnsanların arkasından dedikodu edip, onları çekiştirmedik mi?

İnsanları makamlarına göre ayırmadık mı?

İnsanlara çıkar için yaklaşmadık mı?

İnsanları fakir diye, kılıksız diye dışlamadık mı?

Erkeği kadından üstün görmedik mi?

Her türlü ayrımcılık, her türlü bölücülük içinde olmadık mı?

Varlığın eşya boyutunda kalıp, varlığın özünü görmekten uzak olmadık mı?

Çıkar için yakıp yıkmadık mı?

İnsanların hakkını yemedik mi?

Varlığa hiç acımadan zarar vermedik mi?

Evet, insan bir melek olarak doğdu, ama meleklikten düştü ve şeytanlaştı.

Şimdi o şeytanı Müslüman etmekti amaç.

Belki de insan olarak yaratılışın sırrı buydu.

Düşmüş melek olmak ve şeytanlıktan insanlığa dönmek.

Hazreti Muhammed öyle dememiş miydi? “Şeytanımı teslim aldım.”

İnsan düşmeli miydi?
İnsan şeytan mı olmalıydı?

Ve insan şeytanlıktan melekliğe mi dönmeliydi?

Bu muydu insanın yaşam serüveni?

Evet, çok iyi ama çok iyi düşünmeliyiz.

Bir çocuğun şeytanlaşmasına sebep olan şeyleri çok iyi anlamalıyız.

Çocukların eğitimini çok iyi düşünmeliyiz.

Olumsuz, kötülük içeren, ayrımcılık içeren, her bir sözün çocuğun geleceğinde nasıl bir etkisi olacağını çok iyi düşünmeliyiz.

Melek olan çocuklarımızı, nasıl şeytanlaştırıyoruz çok iyi düşünmeliyiz.

Tertemiz beyinlere ekilen, her bir sözün neye dönüşeceğini çok iyi düşünmeliyiz.

Çocukların, olumsuz davranışlardan gördüğü şeylerin, onların beyinlerde nasıl bir ekim oluşturduğunu çok iyi kavramalıyız.

Her çocuk bir melek olarak dünyaya geldi.

Ama insanoğlu onu düşürdü, dünyaya esir etti, kavgaya öfkeye sürükledi, gurura kibre, ayrımcılığa sürükledi ve onu şeytanlaştırdı.

Şimdi arınma, temizlenme, saflaşma zamanı.

Şeytanlıktan melekliğe geri dönme zamanı.

Haydi hemen.