NÛRDAN IŞIĞA IŞIKTAN YAŞAMA

Cümle varlık, ışığın içindeki yazılımdan açığa çıktı.

O yazılımdan gelen tecellilerle bedenler oluştu.

Işık, tanımlayamadığımız boyut olan, nûr boyutundan açığa çıktı.

Nûr kendinde olan sistemi ışığa aktardı, ışık yaşama dönüştü.

Aklımızın alamayacağı bir yazılım ve o yazılımın bedenlere dönüşmesi, an be an tecelli etti, görünen varlık açığa çıktı.

Her varlık nûr boyutundan gelen yapılardır.

Yani hepimiz nûr kümeleriyiz.

Hepimiz ışık kümeleriyiz.

Hepimiz ışığın madde boyutuyuz.

Her varlık aynı ışıktan yansıyan farklı gibi görünen ışık formlarıdır.

Işığın içindeki letafet boyutu kesafete dönüştü ve bedenler oluştu.

Işık yoğunlaştı bedenler olarak göründü.

Kâinat: Nûr boyutunda ışık boyutuna, Işık boyutundan yaşama dönüştü.

Bu dönüşüm varoluşun sırlarını ve var edenin sırlarını gösteriyor.

Madde ve mânâ birbirinden ayrı değil.

Mânâ da madde gizliydi, Madde de mânâ gizlendi.

Madde ve mânâ iç içe yaşamı gösterdi.

Allah nedir? Hakikatini anlamak, ışıktan gelen yaşamı idrak etmekle mümkündür.

Kur’ân; göklerde, ötelerde, bilinmeyen bir yerlerde olan Allah’dan bahsetmez.

Kur’ân yaşamın içinde yaşamın kendisi olan Allah’ı tarif eder.

İnsana bahşedilen “Beyin” apaçık beyan edilmiş olan varlığın sırlarını anlamak içindir.

Varlığın var oluş hakikatleri, Allah nedir? Sorusunun cevabının olduğu yerdir.

Evveliyle, âhiriyle, zâhiriyle, bâtiniyla tüm boyutlar O’nun kendisidir.

TÂRIK SÛRESİ

1-Ves semâi vet târık

Ve el semâi : Ûlvi âlem, sema, gökyüzü, beka
ve et târıkı : Yansıyan nur, şiddetle vuran, etkileyen, delici ışık, gece gelen

Meâli: Ulvi Âlem ve ondan yansıyan nura.

2-Ve mâ edrâke met târik

Ve ma edra ke : Ne, şey, idrak ettin mi? anladın mı? Kapıyı açıp gördünmü?
Mâ et tariku : Şey, ne, etkileyen, yansıyan nûr, etkileyen, delici ışık, akıp giden ışık,
Meâli: İdrak ettin mi o güçlü nurun ne olduğunu?

3-El necm El sâkıb

El necmu : yıldız, zulmeti delen ışık, aydınlık, ışık, nur,
El sâkıbu : delip geçen ışık, sonsuzluğa akıp giden, hayat taşıyan

Meâli: Sonsuzluğa akıp giden içinde hayat taşıyan o ışığı.

4-İn kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfız

İn kullu nefsin : Bütün nefisler, bedenler, kişi, bir şeyin zâtı, varlıktaki nitelikler
Lemma aleyha hafızun : olduğunda, vardır, o, ne, saklayan, koruyan, tutan

Meâli: Bütün bedenler ondan oluşur, onunla korunur.

TÂRIK SÛRESİ

1- Ulvî Âlem ve ondan yansıyan nûra.
2- İdrak ettin mi o güçlü nûrun ne olduğunu?
3- Sonsuzluğa akıp giden içinde hayat taşıyan o ışığı.
4- Bütün bedenler ondan oluşur, onunla korunur.
5- İnsan, yaratılışının inceliklerini değerlendirmek üzere baksın.
6- Dökülen bir meniyle birleşen yumurtadan yaratıldı.
7- Sağlam kemikler arasından dışarı çıktı.
8- Muhakkak ki o aslı olan kudret sahibine dönecek.
9- İnsanın bilemediği hakikatler tüm varlıktan her an sergilenir.
10- Onun kendine ait bir gücü yoktur ve üstünlüğü de yoktur.
11- Kendi özü Ulvî Âlem’e döner.
12- Topraktan gelen bedeni toprağa gider.
13- Doğrusu bu elbette daha önceden verilmiş bir hükümdür.
14- Bunlar anlamsız sözler değildir.
15- 16- Doğrusu çeşitli kötülüklerde kalanlar kendilerini aldattılar ve sonlarını bilemeyip aldandılar.
17- Öyle ki yine de hakikatleri görmemezlikten gelip örtenlerin, hakikatleri anlamaları için az da olsa zamanları vardır.