AĞZIMIZDAN ÇIKAN SÖZLER
Kâmil kimseler “Dokuz düşün bir söyle” demişler.
Ne kadar muhteşem bir öğüt.
Çoğumuz hiç düşünmeden konuşuyoruz.
Ağzımızdan çıkan sözlerin nereye gideceğini göremiyoruz.
Beyinlere neler ekiyoruz, beyinlerimize neler ekiliyor hiç düşünmüyoruz.
Çocukların beyinlerine neler ekiyoruz, acaba hiç düşünüyor muyuz?
Bir anne babanın söylediği her bir kelime, ufacık çocukların beyinlerine ekiliyor.
Peki bu ekilen kelimeler, zamanı gelince nasıl duygu ve düşüncelere, nasıl eylemelere dönüşüyor hiç düşünüyor muyuz?
Bir çiftçi tarlasına ne ekerse, o tarlada muhakkak ki o çıkacaktır.
Ağzımızdan çıkan sözlerin kaynağı, zamanında bizlerin beyinlerine ekilen ekimlerden dolayıdır.
Onun için hepimiz, konuşmadan önce; “Ağzımdan çıkan kelimeler, nelere kapı açar?” diyerek çok iyi düşünmeliyiz.
Ağzımızdan çıkan sözler bizim gönlümüzün göstergesidir.
Aklımız ve gönlümüz ne ise, ağzımızdan çıkan sözler ona göre çıkar.
Dilden akan sözler, kişinin aynasıdır, kişinin kişiliğini gösterir.
Kur’ân’ın muhteşem öğütlerinden:
“Ağzınızdan çıkan sözler güzel olsun, güzelliğe, kapı açsın”
“Ağzınızdan çıkan sözler habis olmasın, kötülüğe kapı açmasın”
İbrâhîm Sûresi 24: “Kelimeten tayyibeten”, “Güzel kelimeler.”
İbrâhîm Sûresi 26: “Kelimetin habîsetin”, “Zararlı kelimeler.”
Ağzımızdan çıkan her bir kelime çok önemlidir.
Ağızdan çıkan her bir kelime, beyinlere ekilir.
Ağızdan çıkan kelimeler, daha çocuk iken, beynimize ekilen bilgilerin, ağız çeşmesinden akmasına sebep olur.
Ağzımızdan çıkan kelimeler, ya bizim iyi niyetli, ya da kötü niyetli olduğumuzu gösterir.
Ağzımızdan çıkan kelimeler, olumlu mu olumsuz mu, negatif mi pozitif mi, huzura mı huzursuzluğa mı kapı açıyor? Çok ama çok iyi düşünmeliyiz.
Onun için atalarımız “Dokuz düşün bir söyle” demişler.
Gönlü, aklı temizlenmiş kişilerin, gönüllerini Hakk’tan koparmayan kişilerin, ağızlarından çıkan kelimeler; ilmi düşüncelere, güzelliğe, huzura, şahit olmaya, sabıra, umuda, doğruya, Allah’ı anlamaya, Allah’a tevekkül ve teslimiyet içinde olmaya, tenezzüle, tevâzûya, kapılar açar.
Ki zamanında böyle olan kişilerin beyinlerine “Kelimeten tayyibeten- Güzel kelimeler” ekilmiştir.
Gönlü aklı, bâtıl alanın kirliliği içinde, kibir içinde, öfke, hiddet, karamsarlık içinde, umutsuzluk içinde, zalimlik içinde olanların ağızlarından çıkan kelimeler; zarar vermeye, hurâfeye, kibre, karamsarlığa, korkuya, sabırsızlığa, öfkeye, isyana, bencilliğe, kendini yüce görmeye, varlıktan kopmaya, Allah’ı anlamaktan kopmaya kapılar açar.
Ki zamanında böyle olan kişilerin beyinlerine “Kelimetin habîsetin”, “Zararlı kelimeler” ekilmiştir.
Bu durum İbrâhîm Sûresi’inde çok güzel açıklanır.
İbrâhîm Sûresi 24: “E lem tere keyfe daraballâhu meselen kelimeten tayyibeten ke şeceretin tayyibetin asluhâ sâbitun ve feruhâ fis semâ.”
Meâli: “Görmez misin? Allah, temizlenmiş olanların kullandığı kelimeleri, misal olarak nasıl vurgular. Güzel sözler; köküyle sapasağlam duran ve gökyüzüne dallarını uzatan ağaçlar gibidir.”
İbrâhîm Sûresi 26: “Ve meselu kelimetin habîsetin ke şeceretin habîsetinictusset min fevkıl ardı mâ lehâ min karâr.”
Meâli: “Kötü niyetli olanların kullandığı kelimelerle durumları da; yeryüzünde kökünden sökülüp gitmiş, bir dengede duramayan hastalıklı ağaçlar gibidir.”
Evet, dikkatlice incelendiğinde anlaşılacağı gibi:
Bizler ya köküyle sapasağlam toprağa tutunan ve gökyüzüne dallarını uzatan ağaçlar gibiyiz.
Yani aslımız olan Allah’a her an bağlılık içinde yaşıyoruz.
Ya da, topraktan bağı kopmuş, kökünden sökülüp gitmiş, bir dengede duramayan hastalıklı ağaçlar gibiyiz.
Yani aslımız olan Allah’tan, akıl ve gönül olarak kopuk yaşıyoruz, ona şahit olmamışız, ben benim, sen sensin egosuyla hareket ediyoruz.
Köküyle sapasağlam toprağa tutunmuş ağaçla işaret edilen hakikat, Allah’a bağlılık şuuruyla yaşayan kimselerdir.
Ki onlardan ağacın meyve verdiği gibi, irfâniyet tecelli edecektir.
Aslımız, geldiğimiz kaynak olan Allah şuurundan kopuk yaşar isek, kökünden sökülüp giden ağaç durumuna düşeriz ve aklımız gönlümüz kurur gider.
Ki o durumda olan kişilerde, kuruyan ağaçtan meyve olamayacağı gibi, bir irfâniyet tecelli etmeyecektir.
Ağzımızdan çıkan kelimeler, karşımızdaki kişiyi, ilmi düşüncelere, birliğe, huzura, merhamete mi yönlendiriyor?
Yoksa, asılsız şeyler, hurâfeler, yargılamalar, ötelemeler, küçük görmeye, kötülüğe mi yönlendiriyor?
Ağzımızdan çıkan kelimeler, geldiğimiz ve gideceğimiz kaynak olan Allah’ı mı hatırlatıyor.
Yoksa, ağzımızdan çıkan kelimeler, Allah’tan koparıyor, egosal alana mı sürüklüyor?
Bunları çok iyi düşünmeliyiz.
Birini dinlediğimizde onun ağzından çıkan sözleri çok iyi analiz etmeliyiz.
Hemen inanmamalıyız, hemen de redde etmemeliyiz.
Her bir kelimenin, ne kapılar açacağını çok iyi süzebilmeliyiz.
Kullandığımız kelimeler bizim gönlümüzün dışa yansımasıdır.
Gönlümüz neyle yoğrulmuşsa ağzımızdan o kelimeler çıkar.
Negatifliğe ya da pozitifliğe kapı açacak kelimeleri çok iyi bilmeliyiz
Ağzımızdan çıkan kelimeler olumlu mu olumsuz mu? Çok iyi düşünmeliyiz.
Ağzımızdan çıkan kelimeler olumlu olmalı, olumluluğa yönlendirmelidir.
Bunlara örnek vermek gerekirse:
Yalan söyleme yerine, doğru söyle, denilmelidir.
Eğer çocuğa yalan söyleme der isek, “Yalan” sözcüğünü kullanırsak, onun beynini direkt olarak yalan söylemeye, yalan şeylere, yalan söylenebilir hissine sevk ederiz.
Ama çocuğa doğru söyle der isek, “Doğru” kelimesini kullanırsak, onun beynini direkt olarak doğruya, doğru söylemeye, doğru düşünmeye sevk ederiz.
Kötü yerine, iyi değil denilmelidir.
Ki burada beyin direkt olarak iyi olana yönlendirilir.
Kötü yapıyorsun yerine, iyi yapmıyorsun denilmelidir.
Ki burada beyin direkt olarak iyi şeyler yapmaya yönlendirilir.
Kötülük yapıyorsun, yerine iyilik yapmıyorsun, denilmelidir.
Ki burada beyin direkt olarak iyilik yapmaya yönlendirilir.
Pis yerine, temiz değil denilmelidir.
Ki burada beyin direkt olarak temiz olmaya sevk edilir.
Çirkin yerine, güzelliği de var, denilmelidir.
Geri zekâlı yerine, aklını çalıştırmıyor, düşünmüyor, denilmelidir.
Cahil yerine, o konuda bilgisi yok, denilmelidir.
Ki kimin hangi konuda bilgili olduğu hiç belli olmaz.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Toplumda kullanacağımız kelimelere çok dikkat etmeliyiz.
Negatif kelimeler insanı negatifliğe sürükler.
Pozitif kelimeler insana güzel olan, doğru olan, iyi olan hallere sürükler.
Gönlümüz temizse, kullandığımız kelimeler pozitif kelimelerdir.
Ama gönlümüz temiz değilse, kullandığımız kelimeler hep negatif kelimelerdir.
Toplumda kullanacağımız kelimelerin, çocuklarımızın doğruyu arama yolunu açması gerekir.
Unutmayalım ki kullandığımız kelimeler bir tohum gibidir, beyinlere neyi ekiyorsak o çıkacaktır.
Güzel kelimeler, olumlu kelimeler şifadır.
Güzel olmayan, olumsuz kelimeler, hastalık meydana getirir, insanın gönlünü karartır, moral bozar, olumsuzluk meydana getirir, insanı ilimden uzaklaştırır ve insana kibir hastalığı bulaştırır.
Söylenen her olumsuz ya da olumlu kelimeler beyinlere bir tohum gibi ekilir.
Zamanı gelince ekilen bu tohumlar filiz verir ve o bedeni yönlendirir.
Beynimize ekilen kelimeler; önce hislere, sonra duygulara, sonra düşüncelere, sonra eylemlere, amellere dönüşür.
Hep güzel kelimeler kullanan kişiler de, olumsuz haller açığa çıkmaz, onların amelleri Sâlih ameldir.
Onların aklıları ve gönülleri, temizlenmiştir.
Böyle kimseler, ağızlarından güzel kelimeler çıkarmaya dikkat ederler, böyle kimseler beyinlere hep güzel kelimeleri ekerler.
Güzel kelimeler ekilen beyinlerde olumsuz kelimeler filiz veremez.
Kullandığımız kelimeler beynimizdeki akıl defterimizden gelir.
Oraya ne yazılmışsa, beyin onunla meşgul olur.
Aklımız neyle meşgul olursa ağzımızdan o kelimeler çıkar.
Onun için beynimize hep olumlu kelimeleri ekmeliyiz.
Bir kelimenin her iki cihette söyleniş biçimi vardır.
Biz iyi niyetli söylediğimizi sanırız ama beyinlerde farklı karşılık bulabilir.
Evlerimizde yeni doğmuş çocuklarımızın yanında hangi kelimeleri kullanırsak, çocuğumuzun geleceğini o şekilde hazırlarız.
Eğer bir anne baba, çocuklarının yanında; öfke, hiddet, kavga, isyan, karamsarlık, şan şöhret, mal mülk hırsı, birilerini kötülemekten, kendilerini yüce görmekten bahsediyorsa, çocuk beyni ona göre şekillenir ve çocuğun duygu ve düşünceleri ve eylemleri ona göre oluşur.
Şeytan olumsuz kelimelerden beslenir.
Kişi şeytanını, olumlu kelimeler kullanarak, onu aç bırakır susuz bırakır, zayıf bir halde bırakırsa, şeytan onu hükmüne alamaz.
Eğer kişi, iyi olmayan kelimeler kullanırsa şeytanı büyür ve kişi etrafına zararlı biri olarak ortaya çıkar.
Kelimeler de; ikilik, kötülük, birilerini küçük görme, kendini büyük görme, ayrımcılık kelimeleri varsa o kişi gönlünü çöl haline getirmiş demektir.
Gönlü çöl olan kişi, topraktan kökü sökülmüş ağaç misali, kendi gönlünü edepten, ilimden koparmış, kibir haline düşürmüş, Allah şuurundan uzaklaştırmış demektir.
Onun için, Kur’ân bizlere “Güzel kelimeler kullanın” der.
“Habis kelimeler, yani güzel olmayan kelimeler kullanmayın” der.
Lütfen atalarımızın dediği gibi, on defa düşünelim, bir söyleyelim.
Olumlu düşünelim, olumlu söyleyelim.
Güzel söyleyelim, güzelliğe kapılar açalım.
Umudu hissettirelim, umuda kapı açalım.
İlimden söyleyelim, ilime kapılar açalım.
Allah’ı hatırlatalım, Allah’a şahitlik kapısını açalım.
Ona şahit olalım, O’na teslimiyet tevekkül içinde olalım.
Gönüllerimiz huzur bulsun, huşu bulsun, şefkat bulsun, merhamet bulsun inşAllah.