29 EKİM NEDİR

O gün başka bir gündü.
O gün Güneş başka bir türlü doğdu.
O gün Gökyüzü başka bir haldeydi.

O gün toprak başka bir iştahlıydı.
O gün horozlar başka bir türlü öttü.
O gün çiçekler başka bir türlü açtı.

O gün inekler, koyunlar başka bir türlü sütünü sundu.
O gün nehirler başka bir türlü aktı.
O gün türküler başka bir türlü söylendi.

O gün analar, bebeklerini başka bir türlü emzirdi.
O gün bebeler, analarını başka bir türlü emdi.

O gün sokakta çocuklar başka bir türlü oynadılar.

O gün çiftçiler tarlalarına başka bir şevkle koştular.
O gün esnaflar iş yerlerini başka bir şevkle açtılar.

O gün esaretin bitişiydi.
O gün bir özgürlüğün haykırışıydı.

O gün bir bebeğin doğuşu gibi, bir Devlet’in doğuşu idi.

O gün umutsuzlukların, umuda döndüğü gündü.

O gün Cumhuriyetin ilanı idi.

Cumhur “Halk” demekti.
Cumhuriyet “Halk’ın rejimi” demekti.

O gün bir Halk’ın özgürlüğünün ilanı idi.
O gün 29 Ekim’di.

29 Ekim, bir Devlet’in doğuşudur.
29 Ekim, esir olan bir milletin özgürlüğüdür.

29 Ekim, gülmeyen yüzlerin gülüşüdür.
Gözlerden sevinç yaşlarının akışıdır.

“Ben artık özgürüm” haykırışıdır.

29 Ekim, gençliğe emanet edilen bir hazinedir.

Mustafa Kemal Atatürk:

Cumhuriyet, düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller ister.
Cumhuriyet, düşüncede, bilgide, sağlıkta güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister.
Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.
Milletimizin bugünkü yönetimi gerçek özelliği ile bir halk yönetimidir.
Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir. Bu rejim, halkın gelişimini ve yükselişini sağlayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklaştıran bir yoldur.

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.

Ne mutlu özgür olanlara…
Ne mutlu özgür kalanlara…
Ne mutlu özgürce yaşayanlara…