ZALİMLEŞMEK

Nedir bu öfke?
Bu hiddet, bu kin, bu nefret nedir?

Bu kadar gaddarlık nereden geliyor?
Hiç acımadan yapılan zalimlikler nedir?

Neden zalimleştik?
Neden gaddarlaştık?

Nedir bu acımasızlık?
Nedir bu nefret?

Her gün televizyonlarda onlarca zalimlik olayını duyar olduk.

Kucağında çocuğu olan kadın eşi tarafından sokak ortasında başından vurularak öldürülüyor.
Çocuklarının gözü önünde dövülen, öldürülen anneler.

Sokak ortasında nice kadın eşleri tarafından dövülüyor, vuruluyor.
Eşi babasına geri döndü diye, ev basılıyor, ev de kim varsa öldürülüyor.

Ufacık çocuklar anne ya da baba tarafından neden dövülür?
Ufacık çocuklar neden azarlanır, neden tokatlanır?

Sokak ortasında ufacık çocuklara neden bağırılır, neden o çocuklar tokatlanır?

Neden zalimleştik?
Neden acımasız olduk?

Neden birbirimizin sözüne tahammül edemez olduk?
Neden birbirimizi dinlemez olduk?

Neden birbirimizi anlamak için davranmadık?
Neden birbirimizin eksiğini arar durumuna düştük?

İnsanoğlu neyi unuttu?
İnsanoğlu neden bencilleşti?

Eşlerine zulüm edenler.
Çocuklarına zulüm edenler.

Hayvanlara işkence edenler, acımasızca öldürenler.

Neden bu öfke?
Bu kadar nefret nereden geliyor?

Neden zalimleştik?
Neden gaddarlaştık?

Gözleri önünde annesi dövülen, öldürülen o çocuklar nasıl kendine gelecek?
Bir ömür o çocukların psikolojik durumu ne olacak?

Sokak ortasında dövülen kadının psikolojisi bir ömür nasıl olacak?

Sokak ortasında azarlanan, tokatlanan bir çocuğun kâlbi nasıl tamir edilecek?
Kırılan onur nasıl düzeltilecek?

Bir yerde sevgi içindeymiş gibi görünürken, diğer yerde zalimleşmek niye?

Zulüm etmek niye, kâlb kırmak niye, göz yaşı döktürmek niye, acı çektirmek niye, için için ağlatmak niye?

Niye içimiz başka dışımız başka olduk?

Neden birbirimizi ötekileştirdik?
Neden birbirimizin eksiğini arar olduk?

Neden kendimizi üstün sandık, başkasına hor baktık?

Neden fesatlıklar, hasetlikler, fitnelikler içinde olduk?
Neden çevremize fitnelikler eker olduk?

Neden birbirimizle alay eder olduk?
Birbirimizin yüzüne güldük, ama arkasından alay ettik.

Neden iki kişi bir araya gelsek, birileri hakkında onları kötüleyerek alay ederek konuşur olduk?

Sabır niye unutuldu?
Yoksa sabır denen erdemle hiç tanışmadık mı?

Sevgi niye unutuldu?
Yoksa sevgi denen o ulvî duyguyla hiç tanışmadık mı?

Hevâları, bedensel çıkarları, dünya çıkarını sevgi mi sandık?

Allah’a tevekkül etmeyi, O’na teslim olmayı niye unuttuk?
Yoksa tevekkül denen, teslimiyet denen o hakikatle hiç tanışmadık mı?

Yoksa Allah denilen o ulviyete hiç şahit olmadık mı?

Yoksa Allah inancımız, sadece anne babadan öğrendiğimiz, kendi çıkarımıza göre yöneldiğimiz bir inançtan mı oluşuyor?

Allah inancımız niye imana dönmedi?
Yoksa mü’minlik nedir, bilemedik mi?

Allah inancımız zandan mı ibaretti?
Sadece O’na inandık, O’na sadece çıkarlarımız için mi yöneldik?

Allah’a inandık ama onu layıkıyla bilemedik mi?

Topluma nasıl bir Allah inancı anlattık?
Din adına, Allah adına topluma nasıl bilgiler aktardık?

Atalarımızın “insanın kâlbini kıran Allah’ın kalbini kırar” sözünü niye unuttuk.

Kur’ân’da “sesini yükseltme, insanlarla tartışma, kimseye zulüm etme” uyarılarını neden duyamıyoruz?

Kur’ân’da “dedikodu yapma, kimsenin arkasından çekiştirme, kimseyle alay etme, kimseyi hor görme” uyarılarını neden duyamıyoruz?

Kur’ân’da “kul hakkı yeme, kimseyi aldatma, kimseye öf bile deme” uyarılarını neden duyamıyoruz?

Kur’ân’da “oku, düşün, tefekkür et, anla, şahit ol” uyarılarını niye duyamıyoruz?

Din adına insanlara neler anlatıyoruz?
Allah adına insanlara neler anlatıyoruz?

Neden, zalimlik, kötülük Allah’tan diye öğretiyoruz?

Oysa, Kur’ân’da onlarca âyette bambaşka hakikat sunuluyor.

“Allah zerre kadar zalimlik, kötülük vermez.” Nisâ Sûresi 40
“Kötülük, zalimlik asla Allah’tan değildir” Nisâ Sûresi 79
“Allah kulları için kötülüğü, zalimliği irade eden değildir.” Mü’min Sûresi 31

Böyle onlarca âyet sunuluyorken neden bunları cân kulağıyla duymuyoruz?

Neden birbirimize hor bakıyoruz?
Neden kendimizi diğerinden hayırlı görüyoruz?

Neden kendimizi doğru sanıyor, başkasını hatada olarak görüyoruz?

Neden vücûdların sahibinin Allah olduğunu unutuyoruz?
Neden Allah’ın hepimize şah damarımızdan yakın olduğunu unutuyoruz?

Neden birbirimizin vücûdlarında Allah’ı göremiyoruz?

Yoksa bizleri zalimleştiren, başkasına hor baktıran, din adına anlatılan doğru olmayan bilgiler mi?

Yoksa bizi gaddarlaştıran, içimize kin ve nefret duyguları sokan, Allah adına anlatılan doğru olmayan bilgiler mi?

Yoksa biz aşk denen o ulvi hisle hiç tanışmadık mı?
Varlığa, birbirimize Allah aşkıyla bakmayı hiç öğrenmedik mi?

Gönlünde Allah aşkı olan:

Hiç zulüm edebilir mi?
Sokakta ya da evde hiç birine kötülük edebilir mi?
Sokakta ya da evde bir anne çocuğunu azarlayabilir mi, tokatlayabilir mi?
Bir eş, eşini hiç dövebilir mi, hiç öldürebilir mi?
Hiç kâlb kırabilir mi?
Hiç birini kandırabilir mi?
Hiç biriyle alay edebilir mi?
Bir kimseye ya da bir varlığa hor bakabilir mi?

Evet, lütfen çok düşünelim.

Neden zalimleştik?
Neden hiç acımadan kâlb kırar olduk?

Neden gaddarlaştık?
Neden tahammülsüz olduk?

Neden bu kadar dünya çıkarına esir olduk?
Neden bu kadar bencilleştik?

Kimse kimseye zulüm etmesin.
Kimse kimseyi aldatmasın.
Çocuklar tokatlanmasın, azarlanmasın.
Kadınlar dövülmesin, öldürülmesin.
Kimse kimseyle alay etmesin.
Bir kimse diğer bir kimseye asla hor bakmasın.
Kimse kimsenin hakkına girmesin.
Hayvanlar zulüm görmesin.

İnşAllah, sevgi, aşk, iyilik, yardımlaşmak, merhamet, tenezzül, tevazu, tevekkül, teslimiyet, hepimizde tecelli eder.

İnşAllah, Kur’ân’da insan için “ biz seni âlemlere rahmet olmaktan başka bir şey için göndermedik? âyetini cân kulağıyla duyarız. Enbiyâ Sûresi 107