TAVÂF SIRRI

Kâbe’nin etrafında neden 7 kez döneriz?

Neden 6 değil, neden 8 değil de 7 kez döneriz?

Bu 7 dönmeyi oluşturan, insanlığa nasıl bir mesaj sunmuştur.

Tavâf, Arapça “twf-tawâf” kelime kökünden gelir.

Tavâf; dönmek, geçmek, dolaşmak, makam makam ilerlemek, tanımak için etrafında gezinmek anlamlarına gelir.

Burada dönmeyi beden olarak dönmek değil, bâtıldan hakikate dönmek, hakikatin etrafında dönmek anlamında düşünmeliyiz.

Bir dönmeyi tamamlayan, ikinci dönüşe geçer.

Dönüş demek ise; dönmek, dönüşmek, hâlden hâle geçmek, kendi zannından dönmek anlamında düşünülmelidir.

İnsan bir şeyi anlayabilmek için, anlamak istediği şeyi her yönden incelemeli, etrafında dolaşmalıdır.

İşte tavâf, hakikate erebilmek için bir makamdan diğer bir makam ilerleyiş olarak görülmelidir.

İşte tavâf; bir hakikate erişmek için olan arayışı işaret eder.

İşte tavâf; kendi varlığından geçip Allah’a dönmek demektir.

Hacc da ya da umre de kâbenin etrafında 7 kez dönülür.

Hacc; özel maksat, yönelmek, haceye gitmek yani öğretmene gitmek, yani Mürşid-i Kâmil’i bulmak demektir.

Umre ise, bulduğun Mürşid-i Kâmil’i eğitimin için ziyaret etmek demektir.

Haccdan maksat, Mürşid-i Kâmil’i bulmaktır.

Hacc Sûresi 27. âyet: “Yetu ke” “Sana gelsinler”

Hacc Sûresi 27 : ”Ve ezzin fîn nâsi bil hacci yetûke ricâlen ve alâ kulli dâmirin yetîne min kulli feccin amîk.”

Meâli: “Allah’ı tanımak için arayışta olan insanlara ilan et. Toplumda ileri gelenler ya da bir zayıflık içinde olanların hepsi, bir tasa içinde inceden inceye araştıranların hepsi sana gelsinler.”

Hacc Sûresi 27. âyeti incelediğimizde anlıyoruz ki Hacc’dan maksat, Hazreti İbrâhim’i bulmaktır, yani devrin Mürşid-i Kâmil’ini bulmaktır.

Gönlüne, yaratılışı ve yaratanı anlama isteği düşenler, bir arayışa girerler.
Bu arayış kişiyi Mürşid-i Kâmil’e götürür.

İşte bu arayış, bu gidiş, bu buluşma Hace ile buluşmaktır, yani Mürşid-i Kâmil’le buluşmaktır, yani Hacc’dır.

Umre de, bulduğu hocasını devamlı ziyaret etmektir.
Ziyaretten maksat, İlm-i Tevhîd eğitimi içindir.

Umre ya da Hac da 7 kez kâbenin etrafında dönmenin hikmetini araştırdığımızda, Hazreti İbrâhîm’in düzenlediği İlm-i Tevhîd dersleri karşımıza çıkıyor.

Kâbe’den maksat Allah’ın zâtıdır.
Kâbe’nin etrafını 7 kez dönmek, Allah’ın zâtına olan teslimiyete işaret eder.

Kâbe’nin etrafını 7 kez dönmek Hazreti İbrâhim tarafından oluşturulmuştur.

Tevhîd derslerinden olan Tevhîd-i Sıfat derslerindeki 7 sıfat, 7 dönüşün sırrıdır.

7 sıfat şudur:

Hayat, İlim, İrâde, Semî, Basar, Kudret, Kelâm

Bu sıfatlara “Sıfat’ı Subutiye” denir.

Subutiye demek; Hakk’ın Zâtına sabittirler demektir, değişmeyen demektir.

Hakk’ın Zâtı bâki olduğu gibi, sıfatları dahi Zâtı ile bâkidir.
Kıyamları Zâtullah ile kâimdir, kendilerine ait vücûdları yoktur.

Hakk’a mahsus olan bu sıfatların cümlesi, insanda mevcut olup, tecelli etmiş ve bütün sıfatlar ile âlem ihâta edilmiştir.

Sonsuz olan bu âlem Hakk’ın sıfatlarının tecellisidir.
Bu sıfatlar kalkmış olsa âlem yok olur.

Demek oluyor ki bizim âlem dediğimiz Hakk’ın kendi sıfatlarından ibarettir.

İşte Kâbê’nin etrafında 7 kez dönmenin hikmeti, bu 7 sıfatın hakikatine erişmenin sırrıdır.

7 dönüş semboliktir.

Her bir dönüş, her bir sıfatın karşılığıdır.

Kişi her bir dönüşte Allah’a ait olan 7 sıfatı düşünür, tefekkür eder.
Her dönüş, her bir sıfatın sırrına karşılık gelir.

Burada şunu çok iyi düşünmeliyiz.
Kâbe’nin etrafında dönmekle asla sıfatların hakikatine eremeyiz.
Burada yapılan sadece sembolik bir dönüştür.

Her sıfatın hakikati, ancak ve ancak ilmi bir tefekkürle anlaşılır.

Kişilerin 7 dönüşü, sadece “ben bu 7 dönüşü neden yaptım, bunun hikmeti nedir?” diye bir düşünceye kapı açmak içindir.

Çünkü insan görsel olarak bir şeyi gördüğünde, “bu neden yapılıyor?” sorusu kendiliğinden gelir.

Şimdi, sembolik olarak her bir dönüşün hikmetini anlamaya çalışalım.

7 dönüş 7 sıfata işaret eder.

Birinci dönüş, Sıfat’ı Subutiye’den “Hayy” sıfatına karşılıktır.

Hayy sıfatı, “her varlıkta diri olan Allah’tır” hakikatidir.
İnsandaki ve cümle mahlukattaki dirilik Allah’a aittir.

Kişi hayy sıfatını kendine nispet etmekle gaflete düşer.
Benim hayatım, onun hayatı demekle gaflet içinde yaşamaya devam eder.

Hiçbir varlığın kendine mahsus hayatı yoktur.
Tüm bedenlerde hayy olan ve kayyum olan Allah’tır.

Âl-i İmrân Sûresi 2: “El Hayy, El kayyum” Diri olan diriliğiyle sürüp giden O’dur.

Dört anasır olan, ateş, toprak, su, hava ve bunlardan tecelli eden, bitkilerdeki, hayvanlardaki, insanlardaki hayat sıfatı Allah’a aittir.

Diri olan Allah’tır, kişi kendine “diri olan benim, benim hayatım” deme gafletine düşmemeye gayret göstermelidir.

Kişi bir ağaca, bir kuşa, bir insana baksa, bedenlerde “hayy sıfatı Allah’a aittir” şuuruyla bakabilmelidir.

İşte tavâfdaki birinci dönüş, kişinin hayy sıfatını anlaması ve hayy olan Allah’a teslim olmasının hakikatine işaret eder.

Tavâfdaki ikinci dönüş, Sıfat’ı Subutiye’den “İlim” sıfatına karşılıktır.

Âlim olan Allah’tır. Zuhruf Sûresi 84

Âlim, ilmin sahibi demektir.
İlmin sahibi Allah’tır.

Varlıktaki ilmin tecellileri olan; “Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji” Allah’a ait olan ilmi gösterir.

Kişinin kendine ait olan ilmi yoktur, kişi bir atomu, bir hücreyi bile halk edemez.

İkinci dönüş, Sıfat’ı Subutiye’den “İlim” makamına olan teslimiyete işaret eder.

Kişi bu makamda anlar ki, Allah’a ait olan ilmi, ama kendine ama bir başkasına nispet etmekle büyük bir gaflete düşmüştür.
İkinci dönüş bu gafletten kurtuluşa işaret eder.

Tavâfdaki üçüncü dönüş, Sıfat’ı Subutiye’den “İrade” sıfatına karşılıktır.

İrade Allah’a aittir, Yâ-Sîn Sûresi 82
İrade varlığın var oluşundaki ve işleyişindeki ilâhi isteğin adıdır.

Kişinin iradesi olamaz.

İradenin cüzü de külü de Allah’a aittir.
Cüz, parça demektir, kül bütün demektir.

Cüzü hücre olarak tanımlarsak, bütün beden demektir.

İster bir hücrenin, ister bir bedenin yaratılışındaki ve işleyişindeki ilâhi istek Allah’ın iradesidir.

Kişinin iradesi olamaz, çünkü kişi bir zerrenin ya da bir varlığın yaratılışında tasarruf sahibi değildir.

Kişinin, ona verilen beyinle; tercihleri, kararları, bir şeyi yapıp yapmama istekleri olur.

İşte kâbenin etrafında üçüncü dönüş, irade makamının hakikatine erişmeye işaret eder.

Tavâfdaki dördüncü dönüş, Sıfat’ı Subutiye’den “Semi” sıfatına karşılıktır.

Semi, işitmek demektir.

Bize ve tüm varlığa işitmeyi veren Allah’tır. Bakara Sûresi 127

Bizdeki ve tüm varlıktaki işitme Allah’a aittir.

Kişi, kendindeki semi sıfatının sahibi değildir.

Kişi işiten ya da işittiren değildir.

İşte kişi, kâbenin etrafındaki dördüncü dönüşte, semi makamının hakikatini düşünür ve semi makamına teslim olur.

Tavâfdaki beşinci dönüş, Sıfat’ı Subutiye’den “Basar” sıfatına karşılıktır.

Basar; görmek, gördürmek, gören, gördüren demektir.

Bize ve tüm varlığa görmeyi veren Allah’tır. Bakara Sûresi 96

Bir gözü şekillendiren ve o gözden görmeyi veren Allah’tır.
Her zerrenin kendine göre bir görme yapısı vardır.

Semi ve basar sıfatı, varlığın birbiriyle olan iletişimidir.
Ve bu iletişimi organize eden Allah’tır.

Kişi, tavâfdaki bu beşinci dönüşte, Allah’a ait olan basar sıfatını düşünür, hikmetine erişir.

Tavâfdaki altıncı dönüş, Sıfat’ı Subutiye’den “Kudret” sıfatına karşılıktır.

Kâdir olan, kudret sahibi olan Allah’tır. Rûm Sûresi 54

Hiçbir kimsenin ya da varlığın kendine ait olan bir kudreti yoktur.
Zerredeki kudrette evrende ki kudrette Allah’a aittir.

Kişi bu dönüşte kendini kudretli, güçlü görmenin gafletinden döner ve “kâdir olan, kudret sahibi olan sensin Allah’ım” şuuruna erişir.

Tavâfdaki yedinci dönüş, Sıfat’ı Subutiye’den “Kelâm” sıfatına karşılıktır.

Cümle varlıktan kelâm eden Allah’tır. En’âm Sûresi 115

Varlıktaki kelâm akışı, Allah’ın kendine ait olan sırların bildirim boyutudur.

Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji tecellisi, Allah’ın kelâm hakikatidir.

İlim, Allah’ın kelâmının akışıdır.
Bilim, o kelâmın okunuşudur.

Allah, kelâmıyla hikmetlerini sunar.
Her varlığın özünde kelâm vardır, o kelâm o varlığa ait olan nice hikmetleri sunar.

İşte kelâm sahibi Allah’tır, kişinin kelâmı olmaz, kişi Allah’ın kelâmını anlamakla, o kelâmı sözlere dökmeye çalışır.

Vahiy, Allah’ın kelâmıdır.
Vahiy, haydan gelen kelâmlardır.

Bir kuşun ötüşü de kelâmdır, bir hücrenin içindeki hakikatlerin sunumu da kelâmdır.

İşte kişi yedinci dönüşte, kelâm makamının hakikatini düşünür ve kelâm sahibinin Allah olduğu anlar.

İşte kâbenin etrafında olan 7 dönüş sembolik dönüştür.

Hakikati ise 7 sıfata işaret eder.

Bu 7 sıfat kısaca şöyledir:

Hayat: Bizdeki ve cümle varlıktaki dirilik Hakk’ındır.

İlim: Bizdeki ve cümle varlığın bedenindeki satır-satır yazılı olan ilim, Hakk’ındır.

İrade: Zerredeki ve bütündeki varoluşun isteği Hakk’ındır.

Semi: Bizdeki ve tüm varlıktaki işitmek Hakk’ındır.

Basar: Bizdeki ve tüm varlıktaki görmek Hakk’ındır.

Kudret: Bizdeki ve tüm varlıktaki kuvvet Hakk’ındır.

Kelâm: Bizdeki ve tüm varlıktaki kelam Hakk’ındır.

İnşAllah anlayanlardan ve Allah’ın zâtına teslim olanlardan oluruz.