HER GÜN KADINLAR GÜNÜ

Senede bir gün değil, her gün kadınların günüdür.

Onlar olmasa insan nesli olmaz.

Doğumhanelerde her gün kadınlar, bebekler meydana getirmekte, analık vasfına ermektedir, bundan daha kutsal ne olabilir.

Kadın, en büyük mucizenin dünyaya geliş yeridir.

Her kadının fıtratında doğurganlık vardır.

Dünyada kadın nesli yok olsa, insan nesli yok olur.

Dişil boyutu, yaşamın devamının tecellisidir.

Ana bir yardır, ana bir şefkattir, ana bir merhamettir.

Kadın analık vasfı taşıyan bir insandır.

Hazreti Muhammed veda hutbesinde “Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim.” diyerek kadının da insan olduğunu ve kadınların da aynı haklara sahip olması gerektiğini bizlere sunmuştur.

O günün toplumu kadına nasıl bakıyordu bunu incelemek gerekir.

Hazreti Muhammed “Kadın erkek eşittir” dediğinde o günün toplumu onunla alay etmişlerdi.

Hazreti Muhammed zamanında ve öncesinde çoğu zihniyetler kadını insan yerine koymazlardı.

Kadının ruhu yok derlerdi.

Kadını alınan, kullanılan, satılan bir mal gibi görürlerdi.

Kadın erkek hiç eşit olur mu diye alay ederlerdi.

O günün toplumu kadını uğursuz sayardı.

Hazreti Muhammed kadını uğursuz sayma itikadını kaldırmıştır.

Hazreti Muhammed: “Hiçbir şeyde uğursuzluk yoktur.” demiştir.

Hazreti Muhammed’in kadınlarla ilgili sözleri

“Cennet kadınların ayakları altındadır.” (Nesâî, Cihâd, 6)

“Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin.” (Ebu Davud, Nikak, 40-41)

“Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir.” (İbn Mace, Edeb 3; Ebû Davud, Edeb 6, Rikak 22, İ’tisam 3; Müslim, Akdiye 11)

Kadın erkek eşittir.

Kadın ve erkek her ikisi de ilim öğrenmelidir.

“Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allâh’tan korkunuz!
Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emaneti olarak aldınız.”

“Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye ediniz!”

“Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir.”

“Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.”

“Hanımını döven, Allah’a ve resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.”

“Kadınlar erkeklerin, diğer yarısıdır.”

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan Atatürk de kadınlar için büyük mücadele vermiştir.

Atatürk, kadınların; eğitim, siyasal, sosyal haklara kavuşması için mücadele etmiştir ve birçok kanun çıkartmıştır.

Tevhid-i tetrisat kanunuyla kız çocuklarının da okunması mecburi kılınmıştır.

Atatürk, kadının erkekle birlikte öğrenim görmesi, aile hayatında, sosyal hayata, kültürel ve ekonomik hayatta onlarla birlikte görev alması görüşünü benimsemiş ve savunmuştur.

Atatürk, Anadolu kadınını şu sözlerle övmüştür: “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu Kadını kadar gayret gösterdim diyemez”

Büyük devlet adamları, kadınlarla ilgili büyük mücadeleler vermiştir.
Bunlardan biri de ülkemizin kuruluşundan büyük emeği olan Atatürk’tür.

Atatürk’ün kadınlarla ilgili sözleri:

Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.

Kadının en büyük vazifesi analıktır! İlk terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse, bu vazifenin ehemmiyeti layıkıyla anlaşılır.

Dünyada her şey kadının eseridir.

Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.

Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.

Tarlalarda erkeklerle birlikte çalışan, kasabalarda pazar yerine giden, yumurta ve tavuğunu satan, ondan sonra kendisine gerekenleri bizzat satın alan, çalışmalarının hepsinde kocalarına yardımcı olan kadınlar!.. Ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi işten anlayanlara ve hesap yapanlara rastladım.

Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.

Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir.

Zaman ilerledikçe, ilim geliştikçe, medeniyet dev adımlarıyla yürüdükçe; hayatın, asrın bugünkü gereklerine göre evlat yetiştirmenin güçlüklerini biliyoruz. Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye, eski devirlerdeki gibi basit değildir. Gerekli özellikleri taşıyan evlat yetiştirmek, pek çok özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız, hatta erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgin olmaya mecburdurlar.

Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin.

Kadınlarımızın genel görev ve çalışmalarda paylarına düşen işlerden başka, en önemli, en hayırlı, en faziletli bir ödevleri de “iyi anne” olmalarıdır.

Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır! Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacağı aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.

Dünyada hiç bir milletin kadını “Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim,” diyemez.

Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır.

Kadınlara; 3 Nisan 1930 da belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı.

26 Ekim 1933 de köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerine katılma hakkı tanındı
5 Aralık 1934 de Avrupa ülkelerinin birçoğundan önce, milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.

Atatürk; “Türk kadını dünyanın en aydın, en faziletli ve en çalışkan kadını olmalıdır.” diyerek kadınlara bir öz güven aşılamıştır.

Atatürk “Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır.” açıklaması ile kadının da bir insan oluğunu belirtmiştir.

Ve Atatürk, kadının her zaman sosyal hayat içinde olmasının mücadelesini vermiştir.

Hucurât Sûresi 13: “Ey insanlar! Biz sizi, bir erkek ve bir kadından yarattık ve halklar halinde, kabileler halinde çoğalttık, birbirinizi tanımanız ve yardım etmeniz için.”

Bugün kadınlar günü değildir.

Her gün kadınlar günüdür.