MÜSLÜMAN DEPRESYONA GİRER Mİ
Son yıllarda:
Aile içi kavgalar, tartışmalar…
Arkadaşlar arası husumetler…
Birbirine bağırıp çağırmalar…
İnsanların eksiğini, gediğini aramalar…
Alay etmeler, hor görmeler, küçümsemeler…
Tahammülsüzlük, sabırsızlık…
Para, mal, mülk, eşya, şan, şöhret esareti…
Hızla artmaktadır.
Sabır kaybolup gitti.
Tevekkül, teslimiyet yok oldu.
Her şeyden gerekli ders çıkarma duyguları gitgide azaldı.
İlle de ben, önce ben duygusu arttı.
Ben haklıyım, benim dediğim doğru, sen yanlışsın duyguları beyinleri esir aldı.
Duygular ve düşünceler, gizli kibirler taşır oldu.
Ben biliyorum, onlar cahil, onlar avam duyguları beyinleri sardı.
Dünya çıkarına düşmekten, şahitlik ve eminlik makamı yok olmaya yüz tuttu.
İnsanlık olarak manevi bir boşluğa hızla sürüklendik.
“Yaşam nedir, varlık nasıl var oldu, nereden gelip nereye gidiyoruz, Allah nedir?” sorgulamaları kayboldu.
Bunu sorgulayanlar ateist ilan edildi.
Düşünmek, araştırmak, sorgulamak azaldı.
“Düşünme, sadece inan, namazını kıl, fazla düşünürsen dinden çıkarsın, kâfir olursun” söylemleri hızla yayıldı.
Doğaya önem verme, yaratılan her varlığa heyecanla bakma yok oldu gitti.
Kedi, köpekleri bile bizi stresten koruyor diye baktık, besledik, yani kendi çıkarımız için baktık.
Dünya çıkarı için koşmaktan, Allah hakikatini aramaktan uzaklaştık.
Mutluluğu huzuru dünya çıkarında aradık, yaratılışın hikmetlerine erişmekte değil.
Tüm bunların sonucu insanlık, büyük bir manevi boşluğa düşmeye başladı.
Manevi boşluk kişiyi depresyona düşürdü.
Yapılan ibadetler, kişiye ilâhi huzur vermemeye başladı.
Mânâdan uzak, şahitlikten uzak bir inanç bize huzur vermedi.
Görüyoruz ki inanç gruplarında; hor görmeler, aşağılamalar, kâfir ilan etmeler, günahkâr ilan etmeler, kendilerini yüce görmeler, seçilmiş görmeler daha da arttı.
Manevi boşluk hızla yayıldı.
Manevi boşluk kişiyi ne hâle getirir.
Şahitlik ve eminlik makamına gelmeyen kimse, manevi boşluğa düşer.
Tevekkül ve teslimiyeti tam olmayan kimse manevi boşluğa düşer.
Yaptığımız ibadetler, mânâdan uzak olduğu müddetçe, ilâhi huzura eriştirmez.
Namaz kılıyoruz ama, kıldığımız namazda kıyam, rükû, secde’nin mânâsına ermiyoruz.
Arapça Kur’ân okuyoruz ama, ondan sunulan mânâya ermiyoruz.
Yaptığımız tüm ibadetler şekilden mânâya geçmiyor.
“Allah’a şahit olmak, O’na tevekkül etmek, O’na teslimiyet içinde olmak” duygularına erişemedik.
Sadece inandık, sadece ibadet ettik, mânâsına ermedik.
Rûh hakikatinden, Nûr hakikatinden uzaklaştık.
Yaşamın heyecanını kaybettik.
Bedenimizin yaratılış hikmetine erişemedik.
Mutluluğu dünya boyutunda aradık, parada, malda, şöhrette aradık.
Manevi boşluk gitgide arttı ve böyleye depresyon denen hastalık kendini gösterdi.
Adeta ilâhi bir karşılık sunuldu.
Allah’a şahitlik, tevekkül, teslimiyetten uzaklaşılırsa, depresyon hastalığı gelir karşılığıydı bu.
Bu sözcük Latince “deprimere, depress” kelimesinden gelir.
Fransızcaya, depresyon olarak geçmiştir.
Depresyon; çukur, boşluk, çöküntü, bastırmak, çökertmek demektir.
Depresyon; içsel huzursuzluk, sıkıntı, manevi boşluk, mutsuzluk, heyecansızlık, amaçsızlık, bir boşluğa düşmek, tutunacak yer bulamamak, kendini yalnız hissetmek anlamlarına gelir.
Son yıllarda, çocuklarda, gençlerde, büyüklerde, depresyon hızla artmıştır.
Tüm dünyada son yıllarda psikolog ya da psikiyatriste gitme oranları gitgide yükseldi.
Bir sıkıntıya düşen çocuklarımızı hemen psikolojik tedavi için, psikolog ya da psikiyatriste götürüyoruz.
Bu durum çocuklarımızın beynine “ben hastayım” duygusunun yerleşmesine yol açıyor.
Verilen psikiyatrik ilaçların etkisi, tıp alanında tüm dünyada her gün tartışılmaktadır.
Verilen ilaçlar daha da hasta mı ediyor, yoksa iyileşmeye kapı mı açıyor?
Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, verilen ilaçların intihara meyil ettirdiği tespit edilmiştir.
İntihar edenlerin çoğunun antidepresan kullandıkları tespit edilmiştir.
Depresyon ilaçlarının, ölüm duygusunu tetiklediği tespit edilmiştir.
Kuzey Galler’de Bangor’da Psikolojik İlaçlar Bölümünde çalışan Dr. Healy, depresyon ilacı kullanan kişilerden her gün bir kişinin intihar ettiğini bildiriyor.
Depresyona girmiş 100 kişiden 3 kişinin aklına intihar duygusu düşüyor.
Ama depresyon ilacı kullanan 100 kişiden 30 kişinin aklına intihar duygusu düşüyor.
Son yıllarda toplum olarak, yaşamın değerlerinden, yaşamın heyecanından, yaratılışı anlama duygusundan hızla uzaklaştık.
Yaptığımız her şeyi, bir çıkar bekleme duygusuyla yapmaya başladık.
Namazımızı, orucumuzu bile cennet için yaptık, mânâsına ermedik.
Dolayısıyla büyük bir manevi boşluk içine, yani depresyon içine düştük.
Son yıllarda çocuklarımızı, dünya menfaatine bağlı yetiştiriyoruz.
Para, mal, mülk, şan, şöhret sevdasına düşürüyoruz.
Müslüman depresyona girer mi?
Allah’a kendinde ve her varlıkta şahit olan, depresyona girer mi?
Allah’a tevekkül ve teslimiyet içinde olan, depresyona girer mi?
Maneviyatı güçlü olan, depresyona girer mi?
Yaşamın heyecanını yakalayan, depresyona girer mi?
Niçin yaşadığının hakikatine eren, depresyona girer mi?
Allah’ın dostluğuna sığınan, sıkıntıya, bunalıma girer mi, boşluğa düşer mi, yani depresyona girer mi?
Kur’ân’da girmez diye bildiriliyor.
Yûnus Sûresi 62: “E lâ inne evlîyâ Allâh lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenun.”
Meâli: “Allah’ın dostluğuna sığınanlara korku yoktur, mahzun olmak yoktur.”
Âyette ne güzel belirtilmiş; Allah’ın dostluğuna sığınmak…
Onlara korku yoktur.
Onlara mahzun olmak yoktur.
Mahzun, hüzün kelimesinden gelir.
Kur’ân’da belirtiliyor ki Allah’a dost edinenler hüzünlü olmazlar.
Hüzün; üzüntü, kaygı, karamsarlık, içe kapanıklılık, boşluğa düşmek demektir.
Nahl Sûresi 87: “Her şeyiyle ancak Allah’a teslim olanlar, her an barış ve huzur içinde olanlardır.”
Allah’a teslimiyetin ne olduğunu çok iyi bilmeliyiz.
İbadet ettik diye Allah’a teslim olmuş olmuyoruz.
Ezanda günde 20 defa okunan “Eşhedü-Şahit ol” hakikatine mutlaka ermeliyiz.
Allah’a kendimizde ve varlıkta şahit olmalıyız.
Allah’a şahit olmadan, teslimiyet ve tevekkül olmaz.
Her varlık Allah’a açılan bir kapıdır.
Her varlık bir tarikattır, yani Allah’a giden bir yoldur.
Yeter ki varlığın oluşumunu, işleyişini, niteliklerini bir bir inceleyelim.
Şahit olan, emin olur.
Emin olan Müslüman olur.
Müslüman her şeyiyle Allah’a teslim olan demektir.
Müslüman ilâhi huzura erişmiş olandır.
Müslüman asla depresyona girmez.
Bir anlık da olsa sıkıntıya düşse, onun Allah’a teslimiyeti onu o sıkıntıdan hemen çıkarır.
Maneviyatı güçlü olanın depresyon derdi olmaz.
Maneviyatı güçlü olana, yani Müslüman olana Allah yeter.
Allah’tır bizim dayanağımız, yardım bulacağımız.
Enfâl Sûresi 62: “sana Allah yeter. Ki O’dur senin dayanağın, O’dur yardım bulacağın”
Ahkâf Sûresi: 13: “Muhakkak ki bizi vücudlandıran Allah’tır diyenlere ve böylece dosdoğru hareket edenlere, artık onlara korku yoktur ve onlara ümitsizliğe düşmek yoktur.”
Allah, her şeyiyle teslimiyet içinde olan kimseyi, düştüğü sıkıntıdan hemen çıkarır.
Onlara korku, kaygı, ümitsizlik yoktur.
Evet, Kur’ân’ı dikkatlice incelediğimizde anlıyoruz ki Müslüman depresyona girmez.
Müslüman başına gelen sıkıntıları güzelce düşünür, hikmetini anlamaya çalışır ve düştüğü sıkıntıdan gerekli dersi alır.
Düştüğü sıkıntıdan bunalıma kaymaz, bilir ki başa gelen sıkıntılar, kişiyi olgunlaştırır, hayat yolunda kişiye dersler verir.
Ey benim güzel kardeşim.
Gel Allah’a şahit olalım, O’na iman edelim.
O’na güvenelim.
O’na teslim olalım
O’na tevekkül içinde olalım.
O bizim, cânımızdır, tenimizdir, nefesimizdir.
O her an bizdedir.
O bizim dayanağımızdır..
O bizim yardım bulacağımızdır.
Unutma kardeşim sakın unutma:
Mümin kişi:
Sabırlı olur.
Tefekkür sahibi olur.
Teslimiyet sahibi olur.
Tevekkül sahibi olur.
Her şeyin hikmetini arar, asla isyan etmez.
Her şeyin hikmetini arar.
Tenezzül sahibi olur.
Her an Allah’a güvenir.
Her nefeste şükür sahibi olur.
Sevgi dolu huzur dolu olur.
Sakın karamsar olma kardeşim.
Sakın olumsuz düşünme kardeşim.
Sakın ümitsiz olma kardeşim.
Sakın unutma kardeşim, sakın unutma:
Allah’a iman tüm sıkıntıların ilacıdır.
Allah’a tevekkül tüm sıkıntıların ilacıdır.
Allah’a şükür tüm sıkıntıların ilacıdır.
Ve asla unutma İslâm makamına gelmiş, Müslüman olmuş kişi asla depresyona girmez, antidepresan kullanmaz.