SABRET KARDEŞİM

Sabret kardeşim.
Sabrın hikmetine er ve sabret.

Hemen karar verme.
Hemen faaliyete geçme.
Hemen olaya kalkışma, şuurlu davran.
Olayların nereye aktığını anla ve öyle faaliyete geç.

Başına gelen olumlu ya da olumsuz her şeye karşı sabret.
Arka yüzünü gör, öyle hareket et.

Başına olumsuz bir şey geldi, hemen sinirlenme, öfkelenme, kaygılanma, bekle, bekle, bekle.
Bekle bakalım olay nasıl akacak.
Olay nereye akacak.

Olay karşısında öfkelendin, öfkeni yut kardeşim.
Öfke ile bir şey söyleme, dilini tut kardeşim.

Sabırlı olursan, olayın sonu, öyle ya da böyle hayra kapı açacaktır.
Sabret, sabret, sabret.

Bil ki sabır; beklemektir, dayanmaktır, karşı koymaktır, direnmektir, sebat etmektir, göğüs germektir.

Bil ki sabır; dilini tutmaktır, öfkeni yutmaktır, hemen karar vermemektir.

Bil ki sabır; olayın nereye gittiğini görebilmektir, iç yüzünü görebilmektir, hikmetine erebilmektir.

Bil ki sabır; olayla karşısında hemen hareket etmemektir, şuurlu davranmaktır.

Bil ki sabır; Allah’a dayanmaktır.

Bil ki sabır; zamanın akışını görebilmek, o akışa teslim olmaktır.

Sabır, zaman ile alakalı bir boyuttur.
Her şey zamanı gelince açığa çıkar, zamanı gelince gerçekleşir.
Mesela bir ağacın meyve vermesi, zaman dilimi içinde gerçekleşir.
Meyve hemen oluşmaz, önce yapraklar, sonra çiçekler, sonra meyve oluşur.

İşte bu zaman dilimi akışı, her şeyin bir bekleme zamanı sabırdır.
Çiftçi tohumu eker, bakımını yapar ve meyve alıncaya kadar sabreder.
Hemen meyve çıksın istemez, bilir ki meyve zamanının çıkma zamanı vardır, işte o meyveye erişinceye kadar sabreder.
Sabrını emekle, gayretle birleştirir.

Yaprak zamanı gelmeden düşmez.
Civciv zamanı gelmeden doğmaz.
Doğan çocuk hemen büyümez.
Güneşin doğması, batması zamanı gelince olur.

Zamanın gelişi ve zamanın akışı ve zaman yolunun sonu vardır.

İşte sabır; zamanın gelişini, zamanın akışını, zamanın sonunu görebilmektir.

İnsan sabrın ne olduğunu anlamalı ve bunu hayatına geçirmelidir.
Her insan sabır makamında yaşamalıdır.
Eğer kişi sabrın ne olduğunu iyi anlarsa, bir şeyin nereye gittiğini ve sonucunun ne olacağını bilir.

Kişi sabrı yakalayamazsa, isyana, öfkeye, hiddete, kavgaya kayar.
Sabır beklemektir, dayanmaktır, zamanın akışını görebilmektir.
İnsana hep sabretmesi tavsiye edilir.

Âl-i İmrân Sûresi 200: “Yâ eyyuhâllezîne âmenu usbirû ve sâbirû ve râbitû….”
Meâli: “Ey iman edenler! Sabrın ne olduğunu anlayın ve gönlünüzü Allah’a rabıta ederek sabredin…”

Kişinin başına ne olay gelirse gelsin, kişi o olaydan gerekli dersi çıkarmak için sabretmelidir ve olayı iyi okumalıdır.
Kişi, olayın iç yüzünü görebilmek için ve olayın nereye aktığını anlayabilmek için sabretmelidir.

Başına bir olay gelen kişinin önünde iki kapı açılır.
Biri sabır kapısıdır.
Biri isyan kapısıdır.

İsyan kapısını açan; öfke, hiddet, kin, nefret, karamsarlık, acelecilik, intikam gibi duygularla karşı karşıya kalır ve kişi akıllı düşünemez, akıllı hareket edemez.

Ama kişi, sabır kapısını açarsa; bekler, olayı çözmeye çalışır, olaydan gerekli dersi çıkarmaya çalışır, olayın hikmetine erer.

Her olaydan gerekli dersi çıkaran, bunu ileride başına gelen başka bir şeyde kullanır, o derse göre hareket eder.
Kâmil kimse, sabrederek, her şeyden ders çıkararak kemâlâta erer.

İşte sabır kişinin hayatında çok önemlidir.
Sabreden, tevekkül sahibidir.
Sabretmek beklemektir, zamanı geldiğinde hareket etmektir.
Sabır, gönlünü Allah’a rabıta ederek beklemektir.

“Ya sabır Allah” diyerek; “Allah’ım bana sabır ver, Allah’ım bana bu olayın nereye çıktığının hikmetini ver” diyerek dua edilmelidir.

Sabır makamı gönünde tecelli eden kimseler;
Sabırlıdırlar, beklerler, hemen karar verip uygulamazlar.
Öfkelenseler de öfkelerini yutarlar.
İsyan etseler de isyanlarını kontrol ederler.
İçlerinde oluşan hüznü taşımayı bilirler, “Allah’ım hüznümü al, hüznümü sevince dönüştür ya Rabbi” diye dua ederler.

Dillerini tutmasını bilirler, ne zaman konuşacaklarını bilirler.
Öfke ile hemen konuşmazlar, ne zaman neyi söyleyeceklerini bilirler.
Söylenen sözün hangi kapıyı açacağını sezerler.

Onlar zaman diliminin akışını çok iyi görebilirler.
Onlar sonuca endekslidirler.
Bir olayda hemen parlamazlar, o olayın nereye akacağını sezerler.

Hepimiz, bir şekilde üzüldük, üzdük, bir şekilde zulme uğradık, zulüm ettik.
Kırdık, kırıldık, kötü söze maruz kaldık, kötü söz söyledik.
Hepimiz bir şekilde isyan ettik, öfkelendik, öfkeden yerimizde duramadık.
Adalet arayayım derken en büyük adaletsizliği yaptık.

Ey kardeşim! Gel sabrın ne hikmetlere kapı açacağını, ne lütuflar getireceğini bilelim ve sabredelim.

Hızır, Mûsâ’ya dedi; “Ve keyfe tesbiru alâ mâ lem tuhıt bihî hubrâ.”
Meâli: Olayların iç yüzünü, nereye gittiğini bilmek için sabretmelisin.”

Allah’ım! Bizlere sabır gücü nasip et.
Allah’ım! Dilimizi tutmayı, öfkemizi yutmayı nasip et.
Allah’ım! İsyan etmemeyi, kavgaya sürüklenmemeyi nasip et.

Allah’ım! Olayların nereye gittiğini görebilmeyi, hikmetine erebilmeyi nasip et.
Allah’ım! Kâlb kırmamayı, kimseyi üzmemeyi, kötü söz söylemeyi nasip et.
Allah’ım! Hemen karar verdirmemeyi, hikmetine erdirmeyi nasip et.

Allah’ım! Başımıza iyi bir şey geldiğinde şımarmamayı, gururlanmamayı nasip et.
Allah’ım! Başımıza kötü bir olay geldiğinde, isyan etmemeyi, kaygıya düşmemeyi, fevri davranmamayı nasip et.
Allah’ım! Başımıza kötü bir şey geldiğinde, birdenbire şuursuzca
hareket etmemeyi nasip et.

Allah’ım! Bizle sabır gücü ver her olay karşısında sabırlı davranmayı nasip et.