ŞERİAT NEDİR? KUR’ÂN AÇISINDAN İNCELENMESİ

 

Şeriat anlayışının tarihsel olarak incelenmesi.

Kur’ân’da Casiye Sûresi 18 ayette “Şeriat” kelimesi,

ayrıca Necm Sûresi 49 da aynı kökten gelen”Şir’a” kelimesi vardır.

Hazreti Muhammed’den önce de bu kelimeye, Mekke’li müşriklerin şiirlerinde rastlıyoruz.

 

Araplar, yerin altından kendiliğinden çıkan suya ve bunu kesintisiz akmasına “şeri’a” derlerdi.

 

Şer-Şır’a-Şeriat denildiğinde; Dini anlamda, ilahî yol, ilahî düzen, varlıktaki yüce düzene ait tüm işaretler, olarak kullanılmıştır.

 

Buradan anlıyoruz ki şeriat: Ulvî nizam, Ulvî yol, kâinatın işleyişinin, varlığın ortaya çıkışındaki işleyişin yüce düzeni, yüce düzenin varlıktaki işaretleridir.

 

Nasıl ki yerin altından su kendiliğinden ortaya çıkarak akıyorsa, bu kâinatta her varlık bir sistemden bir işleyişle ortaya çıkıyor.

İşte bu sistem Ulvî sistemdir ve işleyişte o Ulvî sistemin yüce düzenidir.

 

Kur’ân bizlere şeriatı: Kâinatın işleyişinin yüce düzeni olarak sunuyor. Yani Ulvî nizam.

Allah’ın, varlığın işleyişindeki Ulvî nizamı.

 

Casiye Sûresi 18: Summe cealnâke alâ şerîatin minel emri fettebi hâ ve lâ tettebi ehvâellezîne lâ yalemûn

 

Meâli18 : Sana kâinatın işleyişinin yüce düzenini sunduk. Artık ona tâbi ol ve sakın bilmeyen kimselerin hevalarına uyma.

19: Onların Allah hakkındaki söyledikleri şeylerde sana asla bir fayda yoktur. Şüphesiz zalimlerden bazıları bazılarının dostlarıdır. Fakat fenalardan sakınanlar, şirk koşmayanlar ise Allah’ı dost edinirler.

Necm Sûresi 49: Ve ennehu huve rabbuş şır’â

Meâli: Muhakkak ki vücudlandıran O’dur, varlıktaki bütün işaretler O’nu gösterir.

Toplumda şeriat anlayışı nedir?

Hep bizlere şeriatı: Allah’ın emirleri ve yasakları diye öğrettiler.

Şeriatın emirleri diyerek, namaz, oruç, hacc gibi ibadetleri sundular.

 

Bazı toplumlar, cemaat ve tarikatlar, şerait kanunları diyerek kanunlar koydular ve uymayanları cezalandırdılar.

Ve her toplum şeriatı ayrı ayrı yorumladı.

 

Hatta bazı cemaat ve tarikatlar insanları şeriatlı şeriatsız diyerek ayırdılar.

Namaz kılmayanları, oruç tutmayanları şeriatsız diyerek kafir ilan ettiler ve yeri geldi onları dışladılar ve öldürdüler.

 

Şeriatı, Sunni inanç sistemine göre yorumladılar ve Alevi, Bektaşi gibi inançları yok saydılar, hatta diyanetin en üst seviyesindeki kişiler Alevi ve Bektaşi kültürlerini İslam dışı, din dışı saydılar.

 

İslamı ve Dini her cemaat ve tarikat kendi inançlarına göre yorumladılar.

Her cemaat kendi yorumlarını doğru, diğerlerini doğru değil diye yorumladılar.

 

Toplumda inanç sisteminde şeriat anlayışını tarihsel olarak incelediğimizde, bugün ki bilinen şeriat anlayışı ile Hazreti Muhammed’den önce ki Mekke’li müşriklerin şeriat anlayışı arasında benzerlik olduğunu görüyoruz.

 

Peki nedir şeriat?

Kur’ân’a göre nedir şeriat.

Casiye Sûresi18 de bizlere muhteşem bir tavsiye vardır. Şeriata tâbi ol.

Şeriat da bize açıklanmış: Bu kainatın işleyişinin yüce düzeni şeriattır.

 

İşte bize deniliyor ki Allah’ı bilmek istersen kâinatın yüce düzenini anla.

 

Zaten “İkra” ayeti, kâinatı gözlemle, düşün, araştır anla demektir.

Kâinatın işleyişini düşünen, araştıran, varlığın işleyiş düzenini anlayan şeriatı anlar.

 

Uyacağımız gerçek, kâinatın işleyişinin yüce düzenidir.

 

Her varlık Ulvî sistemin işleyişiyle ortaya çıkar ve Ulvî sistemin işleyişiyle belirli zaman kadar yaşar gider.

 

Allah’ı bilen ancak ve ancak kâinatın yüce düzenini anlayandır.

Bize şeriat diye anlatılanların, Kur’ân’ın açıkladığı şeriatla yakından uzaktan alakası var mıdır, yok mudur çok iyi düşünmek gerekir.

 

Casiye Sûresi 19 da: Zalimlik yapanların, zerre kadar da olsa bir kötülük içinde olanların şeriatı anlaması olamaz hakikati vardır.

 

Zalimlik içinde olan kişilerin şeriatı anlaması olamaz.

 

Bir kişi hem zalimlik içinde olup, hem de Allah’ı anlaması, anlatması olamaz.

 

Onun anlattıkları yalnızca hevâdan ibarettir. Yani onun anlatıkları boş bilgilerden, atalarından öğrendiği adetlerden başka bir şey değildir.

Hem zalimlik yapan, hem de Allah hakkında bir şeyler söyleyenin söylediğine itibar etmemek gerekir.

Bir kişi yaşantısında iyi bir insan ise, onun Allah hakkında söylediği şeyleri dinlemek gerekir.

 

Eğer bir kişi zerre kadar da olsa gıybet, hasetlik, fesatlık, gurur, kibir, dedikodu içinde ise, bu kimsenin asla Allah hakkında söylediği şeylere itibar etmemek gerekir ve o kişiden uzak durmak gerekir.

 

Zerre kadar da olsa birine zarar vermek zalimliktir.

Zalim kimsenin Allah’ı bilmesi olamaz.

Zaten Allah’ı bilse, zerre kadar da olsa kimseye bir kötülük yapamaz.

Onun için Kur’ân bizlere Allah’a inanmayı değil bilmeyi tavsiye eder.

Allah’ı bilen kişi her varlıkta O’nun şeriat düzenine, yani işleyiş düzenine şahit olmuştur.

 

İşte Kur’ân’ın bizlere açıkladığı şeriat: Bu kâinatın işleyişinin yüce düzenidir ve bu yüce düzeni gösteren tüm işaretlerdir.

 

İnsanın ve her varlığın açığa çıkışındaki işleyişin ve bedenlerdeki işleyişin nizamı şeriattır.

 

İşte Şeriat;

Kâinatın Ulvî nizamıdır.

Varlığın açığa çıkışında ki yüce düzendir.

Varlıkta işleyişin yüce düzenidir.

Varlığın açığa çıkmasındaki ve varlığın sürüp gitmesindeki Ulvî nizamdır.

Fizik, kimya, biyolojik, matematiksel işleyiştir.

Varlıkta ki Ulvî nizamı gösteren tüm işaretlerdir.

Muhammed Nurudur şeriat.

Halkiyetin işleyişidir şeriat.

Halkta Hakkın işaretleridir şeriat.

Haktan halkın açığa çıkışıdır şeriat.

 

KÂİNATIN NİZÂMIDIR ŞERİÂT

 

Cemâat tarikâtın, kanunları değildir,

Allah’ın varlıktaki, kanunudur şeriât.

Kulun yaptırımları, zorlaması değildir.

Allah’ın âlemdeki, nizâmıdır şeriât.

 

Zikriyle fiiliyle, sıfâtıyla zâtıyla

Allah’ın dört kanatlı, meleğidir şeriât.

Var olan her varlığın, enfüsü âfâkıyla,

Cümle bedenlerdeki, işleyiştir şeriât

 

Rûhdan olan doğuşun, sürüp giden devranın

Oluşan mevcûdatın, düzenidir şeriât.

Varlığı tutan Zâtın, varlıktaki sırların,

Hikmetine lütfûna, ulaşmaktır şeriât.

 

Kâinat kitabını, canlı Kur’ân bilmektir

Kur’ân ayetlerinin, mânâsıdır şeriât.

Ubudiyet sırrına, aşkla teslim olmaktır.

Muhammed’in mânâsı, makamıdır şeriât.

 

Ayrı gibi görünen, varlığı bir görmektir.

Cümle varlıkta biri, seyretmektir şeriât.

Sonsuz olan âlemin, sahibini bilmektir.

Allah’ın rızasına, ulaşmaktır şeriât.