ALLAH’IN ŞAŞMAZ ADALETİ

 

Kim ne yaparsa yapsın, ister iyilik ister kötülük yapsın, muhakkak ki karşılığını anında bulur.

 

Zilzal Sûresi 7-8: Fe men yamel miskâle zerretin hayren yereh ve men yamel miskâle zerretin şerren yereh

 

Meâli: Kim, zerre kadar iyilik yaparsa onun karşılığını görür ve kim, zerre kadar şer yaparsa onun karşılığını görür.

 

Kim birine zarar verse de, yararlı olsa da vücud sisteminde oluşturulmuş olan sisteme göre karşılığını bulur.

 

Birine faydalı olan, birine yardım eden, onun sıkıntısını çözen kimsenin vücudunda anında kimyasal salgılamalar olur.

 

Bu kimyasallar, mutluluk hormonu olarak adlandırılan endorfin, serotonin, dopomin gibi hormonlardır.

Bunlar insana huzur, mutluluk verir.

 

İnsan güzel şeyler yaptığında bu hormonlar salgılanır, kötü şeyler yaptığından bu hormonların salgılanması azalır.

 

İyi şeyler yapan insanlar bu hormonlar sayesinde mutlu, huzurlu, sevgi dolu olur.

 

Kötü şeyler içinde olan kişilerin bu hormonları azalır, azalan bu hormonlar sayesinde kişi, stres, panik, huzursuz, mutsuz olur.

 

İşte Allah’ın zerre kadar şaşmayan adaleti, kişinin vücudunda her an tecelli eder.

 

Allah’ın şaşmaz adaleti kişinin vücuduna gizlenmiştir.

 

Kötülük içinde olan insan anında cezalandırılır.

 

İyilik yapan insan anında mükafatını bulur.

 

Huzur parada, malda, şan-şöhrette, makamda, değildir.

 

Huzur insanın kendini tanımasında, kendindeki Hakkı bilmesinde gizlidir.

 

Allah’a teslimiyet içinde yaşayan insan sabırlıdır, huzurludur ve gönlünde her an sevgiyi taşır.

 

Allah’a değil, mala-mülke, şana-şöhrete, makama yani dünya menfaatine teslimiyet içinde olan insan hırslıdır, sabırsızdır, kanaatkar değildir.

İşte böyle olan insanlar menfaat içinde olurlar ve çevrelerine zarar verirler ve kötülük yaparlar.

 

Kötülük yapan yalnızca kendine değil, ailesine, çevresine, gelecek nesillere, devletine de kötülük yapmış olur.

 

Kötülük ve hırs içinde olan insanlar paniktirler, kavgacıdırlar, kırıcıdırlar, zarar verme eylemi içindedirler.

Bu halde olan insanlar mutlu huzurlu değildirler.

 

Onlarda ki mutluluk hormonları olan, endorfin, serotonin, dopomin gibi hormonlar düşüktür

 

Huzura kavuşmanın tek yolu Salih amelde, iyi insan olmaktır.

 

Huzursuzluğun yolu kötü amelde, zararlı insan olmaktır.

 

Kur’ân, zarar veren bilgisiz kimselerden olmayın, kötü hallerde olmayın, birbirinizin arkasından konuşmayın, ikiliğe düşmeyin, adalet üzere olun, birbirinizle alay etmeyin, kötü sözler söylemeyin, birbirinize yardım edin, der

Hep bunlar bizlerin iyi insan olması içindir.

 

İyi insanın alacağı karşılık, sevgi, huzur, mutluluktur.

 

İyi insan tüm varlığa sevgi ile bakar.

 

Huzur, para ile, mal ile, şan ile bulunmaz, bunlar ancak iyi insan olabilene verilen karşılıktır.

Allah sistemini, insanın vücudunda oluşturmuş.

 

İyi insanın bulacağı karşılık, cennet, yani huzur, sevgi, mutluluktur.

 

Kötü insanın bulacağı karşılık cehennem yani kin, nefret, kızgınlık, öfke, huzursuzluk, stres, panik gibi tüm yakıp, yakıcı hallerdir.

 

İşte Allah’ın şaşmaz adaleti her an tecelli eder.

İşte Allah’ın ecri denilen şey budur.

 

Bu şaşmaz adalet, insan vücudunun insana sunduğu durumlardır.

 

Ne yaparsak yapalım anında vücudumuzda kimyasal tepkimeler olur.

 

Hiç bir şey boş değildir.

 

Yapılan hiç bir şey insanın yanına kâr olarak kalmaz.

 

Allah sistemini insan vücuduna gizlemiştir.

 

Hucûrat Sûresi

11- Ey iman edenler, bir topluluk bir toplulukla alay etmesin, belki de o alay edilenler daha hayırlıdır. Kadınlar da kadınları alaya almasın, bekli de o alaya alınanlar daha hayırlıdır. Birbirinizin ayıbını aramayın, kötü isim, lakaplar takıp çağırmayın. İman ettikten sonra bölücü olan, bozucu olan ve pişman olup dönmeyen, işte onlar zalimlerdir.

12- Ey iman edenler, zanlardan çok kaçının. Muhakkak ki zanların bazıları sizleri fenalara sürükleyip günahkâr yapabilir. Bazınız bazınızın arkasından çekiştirmesin, dedikodusunu yapmasın, gizli yönlerini, hatalarını araştırmasın. Sizlerden biriniz ölü kardeşinizin etini yemek ister mi? İşte tiksindiniz. Allah’a karşı gelmekten, fenalara düşmekten sakının. Muhakkak ki Allah hatalarını anlayıp pişman olanların tövbelerini kabul edendir, varlığı özünden var edendir.

13- Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve halklar halinde, kabileler halinde çoğalttık, birbirinizi tanımanız, yardım etmeniz için. Muhakkak ki sizden kerem sahibi olan, Allah’a ait olan hakikatleri bilen, fenalara düşmekten sakınandır. Muhakkak ki Allah ilmiyle var edendir, tüm varlıktan hakikatlerini bildirendir.