KİŞİDEKİ LAT, MENAT, UZZA, HUBEL PUTLARI

Hepimiz kendimizdeki putların etkisi altında hareket ediyor olabilir miyiz?

Bildiklerimizi, isteklerimizi, duygularımızı, makamları putlaştırıyor ve onların etkisi altında yaşıyor olabilir miyiz?

Atalarımızdan gelen inançları putlaştırıyor olabilir miyiz?

Duygularımıza esir olup onları putlaştırıp, başkalarına zarar veriyor olabilir miyiz?

Sevgiyle yaklaşmamızın altında başka amaçlar yatıyor olabilir mi?

Taşıdığımız kimlikleri başkalarına büyüklük taslamak için kullanıyor olabilir miyiz?

İstek ve duygularımızı çıkar uğruna, başkalarından yararlanmak için put haline getirip tapıyor olabilir miyiz?

Hepimizde bulunan, Lat, Menat, Uzza, Hubel putlarını bir bir incelersek:

EL LAT- EL LAH PUTU İNANCI

El Lat- El Lah putu; atalarından gelen din, ibadet, Allah adına gelen bilgileri doğru bilmek ve bunları diğer inançlara göre kıyaslayıp, kendi inancını üstün görüp, kendi inancını put haline getirmektir.
İnandığı ama şahit olmadığı Allah’ı put haline getirmektir.

Furkân Sûresi 43 buna işaret eder.”E raeyte menittehaze ilâhehu hevâh…”Hevâsını ilâh edinmeyi anladın değil mi?

Kişi, atalarından miras olarak gelen bilgilere inanır, hevâsına göre, aktarılan bilgilere göre inandığı Allah’ı put haline getirir.

Kendi inancını üstün görür, kendi inandığı Allah’ı kendi yanında görür, diğer inançlarda olan kişileri cehenneme atacağına ve onları cezalandıracağına inanır.

İnandığı Allah’ın onu ayrı bir özellikte, ona üstünlük verdiğine inanır.
Ve kimi kendini Müslüman, kimi Mûsevi, kimi İsevi olarak özel yarattığına inanır ve kendini diğerlerinden üstün görür.

İşte asıl yaratıcıya değilde, atalarından bir mirasla gelen hevâsına göre inandığı bir Allah’a inanır.

İşte bu inanca “El Lat – El Lah” putu inancını denir.

Mü’minûn Sûresi 68- “Onlar hakikatlerin sözlerini hala düşünmezler mi? Yoksa onlara sunulan, önceki atalarından gelen aslı olmayan şeyleri yeterli mi görürler?”

MENAT- MENA- MEN PUTU

Menat- Mena- Men kelimesinin; Mina, Minna, Men, Menân, Menun kelimesi ile bağlantılı olduğuna inanılır.
Şahsiyet, kimlik, kişi anlamlarına gelir.

Burada anlıyoruz ki, ama kendi şahsiyetini ama bazı şahsiyetleri, kimlikleri daha yüce görüp ön plana çıkarmak “Menat putu”meydana getirmektir.

Her varlıktaki, o varlığı tutan ilâhi kimliğe “Zât” diyoruz.
Ve tüm varlığı tutan kimlik Allah’ın kimliğidir.

Menat’ın ölüm, kader tanrıçası olduğuna inanılır.

Ölen kimseyi musalla taşından alıp ona binek olup, ahirette, rehber olan, yol gösteren, yöneticilik, idarecilik yapan tanrıca olduğuna inanılır.

İngilizcede ki “manager” kelimesi de buradan geliyor olabilir.

İşte kişi;
Kendi millet kimliğini
Kendi cinsiyet kimliğini
Kendi inanç kimliğini
Kendi aile kimliğini,
Kendi meslek kimliğini
Kendi toplum kimliğini,
Kendi mezhep, tarikat, cemaat kimliğini, üstün görürse, bu durumu ilâh edinmiş, put edinmiş demektir.

Ve kişi bu kimliklere göre kendini üstün görmeye başlarsa, kendi menat putunu oluşturmuş olur.
Ve artık bu putu yıkmadığı müddetçe bir ömür bu putun etkisi altında kendi kimliklerini, diğer kişilerden üstün görür.

Onun için Yunus Emre ”72 Millete aynı gözle bakmayan, halka müderris olsa, Hakk’a asidir” yani her varlığa Hakk’ın kimliğiyle bakmayan putperesttir demek istemiştir.

Nisa Sûresi 36 “…Muhakkak ki kendini üstün gören, kibirlilik içinde olan kimselerde Allah sevgisi yoktur….”

UZZA – AZİZ PUTU

Uzza bire bir “El Aziz” kelimesinden gelir.

Aziz, yüce olan demektir.

Kişi; mesleki alanda, inanç alanında, sosyal alanda, bilgi alanında, makam alanında ve diğer alanlarda kendini yüce görürse, kendi uzza putunu oluşturmuş olur.

Cümle varlıkta aziz olan yani tüm nitelikleriyle yüce olan Allah’tır.

Eğer kişi kendini, yaratılan diğer varlıktan yüce görmeye başlarsa kendi uzza putuna tapıyor demektir.

Aziz gördüğümüz, yüce gördüğümüz, evliya gördüğümüz, her kişi uzza putudur.

Kendini efendi, şeyh, evliya, veli, mürşit gören her kişi kendindeki uzza putuna bağlıdır.

Çünkü, aziz olan, yani yüce olan, her varlıkta sonsuz nitelikleriyle yüceliğini gösteren zâtı mutlak olan Allah’tır.

Allah’ın yüceliğini görmeyip, bir kulu yüce görme durumu, Allah’ın her varlıktaki yüce niteliklerini göremeyip, yalnızca bir kişiye ya da kişilere ya da mekana ya da eşyaya yücelik nispet etmek,”Uzza” putculuğudur.

Bir kişiye, bu kimse çok yüce demek, Allah’ın yüceliğinin yanında ona da yücelik nispet etmektir. İşte bu putperestliktir.

Vakıâ Sûresi 5- “Kendini büyük görenler zarar verdikçe zarar verir.”

HUBEL- HUB EL PUTU

Hub kelime olarak; sevgi, ilgi, alaka, güzel, hoş, iyi anlamlarına gelir.

Mekke’li müşriklerin en önemli yüce gördüğü putlardan biri Hubel putudur.

Bir kişiye asıl niyetini saklayıp, sevgiyle, iyilikle yaklaşıp asıl amacını gerçekleştirmek için olan davranış hubel putçuluğudur.

Bir kişiye güler yüzlü, sevgi diliyle, iyi biriymiş gibi yaklaşıp, asıl niyetini en son ortaya koymanın adı hubel putçuluğudur.

Bir kişi gerçek niyetini hiç bir zaman belli etmeden, sevgi içindeymiş gibi tatlı dille ikna edici yaklaşabilir, oysa kişinin asıl niyeti kendi çıkarıdır, kendi putuna hizmettir.

Sevgi içinde yaklaşanlara asıl niyetlerini bilmeden, asla kanmamalıyız.
Şeytani hallerde olan kişinin kandırmak için yaptığı en büyük oyun sevgi oyunudur, tatlı dil oyunudur, güler yüz oyunudur, göz yaşı oyunudur.

İşte kişi, kendi içindeki çıkarlarına yani kendi egosuna göre edindiği putlara göre hareket ederse, kişinin edindiği putlar, lat putu, menat putu, uzza putu, hubel putudur.

Âl-i İmrân Sûresi185- “..Dünya hayatının çıkarında olanlar ise, bir egodan başka bir şey elde edemezler.”

Tûr Sûresi 32- “Yoksa onların akılları kendi hevâlarına göre mi hareket ediyor? İşte onlar, kendi varettikleri putlara tapıyorlar.”

Anlıyoruz ki, putçuluk kişinin kendi çıkarları için sığındığı kendi duygularıdır.

Bu dört put kişiyi esir alır.
Dördü de esir alınmadığı müddetçe, kişi bu putlara esir olarak yaşar.
Bu dört puttan biri kalsa bile diğer dört putu uyandırır.