EZANDAKİ DERİN MESAJLAR
Ezanın gizlediği 7 makâm.
Günde 5 defa okunan ezan bize ne mesajlar veriyor?
Ezan hangi makâmlara kapı açıyor?
Neden “Ezan-ı Muhammedî” denir?
Amaç, gönül kulağıyla her varlıkta her an okunan ezanı duymaktır.
Amaç, her varlıktan her an seslenen Zâtın sesini duymaktır.
Amaç, her varlıktaki her an seslenişin“zikrAllah” olduğunu bilmektir.
Ezan: İlan etmek, bildirmek, seslenmek, çağrı yapmak, davet etmek, vaiz olan, yetkili olan, gibi anlamlara gelir.
A’râf Sûresi 44: ..”fe ezene muezzin” ….”yetkili olan bildirir”
Yusûf Sûresi 70: ..”ezan muezzinun”….”seslenen seslendi”
Neden ilk başta 4 defa “Allâh-ü Ekber” denir.
Sonra 2 defa “Allâh-ü Ekber” denir.
Ve diğerleri neden 2.
“Lâ ilâhe İllAllah” 1 defa söylenir.
“Allâh-ü Ekber”
“Allâh-ü Ekber”
“Allâh-ü Ekber”
“Allâh-ü Ekber”
“Eşhedü en lâ ilâhe İllAllah”
“Eşhedü en lâ ilâhe İllAllah”
“Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah”
“Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah”
“Hayye ale’s-salâh”
“Hayye ale’s-salâh”
“Hayye ale’l-felâh”
“Hayye ale’l-felâh”
“Allâh-ü Ekber”
“Allâh-ü Ekber”
“Lâ ilâhe İllAllah”
Ezanda, ilk dönemde “Hayye ale’l-felâh”tan sonra “Hayye alâ hayri’l-amel” (Hayırlı amel üzere olun) bölümü de olduğu iddia edilir.
Bunu halife Ömer çıkardı denilir. (Bahrânî, VII, 438).
Günde 5 defa okunan ezanı bizzat Hazreti Muhammed düzenlemiştir.
Ezanı, Abdullah bin Zeyd’in ya da Ömer bin Hattab’ın rüyasında gördüğü öyle düzenlendiği söylentileri gönüle doğru gelmiyor
Ezan bizzat Hazreti Muhammed tarafından düzenlenmiştir.
Çünkü mânâların derinliğini ancak O işaret edebilir.
Ezan 7 bölümden oluşur.
7 makamı işaret eder.
1. bölüm: 4 kez söylenen, “Allâh-ü Ekber”
2. bölüm:2 kez söylenen, “Eşhedü en lâ ilâhe İllAllah”
3. bölüm: 2 kez söylenen, “Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah”
4. bölüm: 2 kez söylenen, “Hayye ale’s-salâh”
5. bölüm: 2 kez söylenen, “Hayye ale’l-felâh”
6. bölüm: 2 kez söylenen, “Allâh-ü Ekber”
7. bölüm: 1 kez söylenen “Lâ ilâhe İllAllah”
Ezandaki 7 bölüm, 7 İlm-i Tevhîd makamına işaret eder.
1. bölümdeki 4 “Allâh-ü Ekber”
Ekber: Yüce olan, ulu olan, kudretli olan, kebir olan, anlamında kullanılan bir kelimedir.
Genelde “Allâh-ü Ekber” Allah en büyüktür, diye meâl edilir.
Bu pek gönüle uymuyor.
En büyük dersek, bunun küçüğü de mi var gibi bir kıyaslama içine düşülebilir.
“Allâh-ü Ekber”:Ekber olan, yüce olan, her varlıkta cümle âlemde yüceliğini gösteren Allah’tır, demek daha gönüle uygun düşüyor.
Peki ezanda ilk başta, neden 4 kez “Allâh-ü Ekber” deniyor.
3 değil ya da 5 değil neden 4.
İlm-i Tevhîd derslerinde, Allah’ın varlıkta 4 boyutta ki yüceliği işaret edilir.
Bunlar nedir dersek?
1-Varlıkta ki sesleniş, nefes, frekans, tını, dediğimiz zikrAllah boyutudur.
Her varlıktan her an seslenen Allah’tır.
Allah zikriyle yücedir
2-Her varlıktaki fiil boyutudur.
Her varlıkta her an hiç durmadan fiiliyle fâil olan Allah’tır.
Allah fiiliyle yücedir.
3-Her varlıktan her an sıfatlarıyla tecelli edip duran Allah’tır.
Allah sıfatlarıyla yücedir.
4-Her varlığı zâtı ile tutan Allah’tır.
Zâtı mutlak olan, Zâtıyla yüce olan Allah’tır.
Allah zâtıyla yücedir.
İlk 4 dersin şuhûduyla bu kainâtta her varlıkta her an yüceliğiyle tecelli edenin Allah olduğu işaret edilir.
İsrâ Sûresi 111: “ve kebbir-hu tekbir”.. “Ve O’nu O’nun yüceliğiyle yücelt.”
2. Bölüm: 2 kez söylenen, “Eşhedü en lâ ilâhe İllAllah” Edindiğiniz ilâhı yok edin, ancak Allah’a şahit olun, işareti vardır.
Bir kişi ilâh nedir, hevâsını ilah edinmek nedir bunları bildiğinde hevâsından geçer ve ilâh edindiği şeyleri terk eder ve Allah’a şahit olma sırrına vakıf olur.
Furkân Sûresi 43: “E raeyte menittehaze ilâhehu hevâh”, yani “hevâsını ilâh edineni gördün mü?”
Hevâsını ilâh edinen bizler hevâmızı terk etmeden, edindiğimiz ilâhları yok etmeden, Allah hakikatine şahit olamayız.
Şahitlik sırrı, şehitlik sırrıdır, yani kendi varlığından geçme sırrıdır.
Edindiğimiz ilâhı yok etme sırrı”ateist” olma sırrıdır.
Toplumun bildiği ateistlik bu değildir.
Ateist, Allah’ı reddeden değil, atalardan öğrendiği şahit olmadığı bir Allah inancını reddetmektir.
Çünkü görmediği, bilmediği bir Allah’ı reddetmek, reddiye olamaz.
“Lâ ilâhe” bölümü, Allah yok açılımıdır, yani atalarımdan gelen, atalarımın anlattığı gibi bir Allah yok.
“İllâ Allah” açılımı ise, her varlıkta ayetleriyle, sonsuz delilleriyle kendisi gösteren Allah’a şahit olma sırrıdır.
Edindiği ilâhı yok etmeden, yani atalarından gelen inandığı, ama hiç şahit olmadığı Allah inancını terk etmeden “İllâ Allah” boyutu açılmaz.
Neden 2 kez, “Eşhedü en lâ ilâhe İllAllah” denir dersek?
Görünen ve görünmeyen boyutları ile 2 boyutta da Allah’a şahit olma sırrıdır.
Yani “Huvel bâtın, huvel zâhir” hakikatidir. Hadîd Sûresi 3.
Yani görünen varlığın zâhirinde de ve bâtınında da ” Hakk zâhir Hakk bâtın” şehadeti vardır.
Zâhir ve bâtın boyutları çok iyi değerlendirilmelidir.
Yani bir talebe bu görünen varlığın hem dış yüzünü hem iç yüzünü bizzat tecellileriyle ihâta eden Allah’tır hakikatine şahit olur.
Yani buradaki şahitlik 2 cihetten de şahit olma hakikatidir.
2 şehitlik makamından geçmeyen kimseye bu makam açılmaz.
Bu iki bölümün farklı açılımları da vardır.
3. bölüm: 2 kez söylenen, “Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah” hakikati ise Muhammed boyutunun işaretidir.
Muhammed boyutu nûr boyutudur
Nur boyutunun “Hakk ve Halk” boyutları vardır.
2 kez söylenmesindeki sır ise yine Halk boyutu ve Hakk boyutunun açılımıdır.
Hakk bir damla ise Halk sonsuz damlalardır.
Ve hepsi de tek deryadır.
Bu boyut; her varlıkta ve cümle varlıkta nûruyla âlemi saran Allah’ın Muhammed boyutudur.
Halk hakikati olan Muhammed, zâhiriyle bâtınıyla nûrunu gösterir.
Nûr süresinde” nûr âla nûr” buna işaret eder
4.bölüm: 2 kez söylenen, “Hayye ale’s-salâh” namaza çağrı diye çevrilir.
Oysa orada “salâh” vardır, salât da salâh da aynı kökten gelen kelimelerdir.
Ve birbirini tamamlar.
Salâh olmadan “dâimi Salât” olamaz
Salâh: Sulh, ıslâh olmak, rahatlık, yenilenmek, temizlenmek, iyi olmak, iyi hal üzere bulunmak, durumu düzeltmek, uygun olmak, anlamında kullanılır.
Islâhat kelimesi de buradan gelir.
Kendi varlığından soyunmak, Hakk’ın nûr elbisesini giyinmek.
“Hayye ale’s-salâh”; ıslâh olun, yenilenin, varlık elbisenizi terk edin, nûr elbisenizin farkına varın, gibi çevirebiliriz.
Yâni; varlığın zâhiri ve bâtını yönüne bakıp şekil görmemek, sûret görmemek.
Varlık; sûret ve sîret boyutuyla, her iki cihetiyle de, bizzat Hakk’ın nûru ile sarılıdır.
5. bölüm: 2 kez söylenen, “Hayye ale’l-felâh”
Felâh: Kurtuluşa eren, öze eren, felâhta dâim olmak, fevz bulmak, necat bulmak.
İflâh oldu yâni kurtuldu buradan gelir.
Özü anlamak ve varlığın bir özden gelen bir açılım olduğunu anlamak, iflâh olmaktır.
Kurtuluş yâni iflâh olmak 2 boyuttur.
İlki kendi varlığından geçmek,”Fenâfillah” sırrına erişmek.
Sonra ise “Bekâbillah” zevkine erişmek.
Felâh bulmak; cümle varlık, hem zâhir hem de bâtın boyutuyla, her an Hakk’ın nuru ile hareket eder hakikatidir.
Lokman Sûresi 5: “Ulâike alâ huden min rabbihim ve ulâike humul muflihûn”.
“İşte onlar, kendilerini vücudlandıranın dosdoğru yolu üzeredirler ve işe onlar Özü anlamış olanlardır”
6.bölüm: 2 kez söylenen, “Allâh-ü Ekber” hakikati ise
Hakk ve Halk boyutları seslenişin sırrıdır.
Hakk cihetiyle ve Halk cihetiyle cümle âlemi ihâta eden Allah’ın yüceliğidir.
Rûh boyutuyla ve nûr boyutuyla yüce olan Allah’tır.
7. bölüm: 1 kez söylenen “Lâ ilâhe İllAllah”
Çok mânâlar içeren bölümdür.
“Lâ” hiçlik boyutudur.
“İlla” heplik boyutudur.
Hepliğiyle hiçliğiyle sadece Allah.
Allah, hem ehâd hem de vâhîd yönüyle tekdir
Bu cümle kainât O’nun tekliğini gösterir.
Â’l-î İmrân Sûresi 2: “Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm” “Allah’tan başka güç yoktur, O’ndan gayrısı yoktur, diri olandır, varlığı diri tutan sürüp gidendir”
İşte Ezan:
Ezan, görünen varlığın hakikatine ârif olmaya davettir.
Her varlıktan her an seslenenin Allah olduğunun işaretidir.
Ezan, kendini bilmeye davettir.
Ezan, vücudumuzdan gelen sesi duymaya davettir.
Allah ile birlikte olduğumuzun ve her an Allah’a teslimiyet içinde hareket etmenin şuurunda olmaya davettir.
Ezan, hakikatlere ârif olmaya davettir.
Ezan, Allah nedir, bu hakikati bilmeye davettir.
Şahitlik sırrına davettir.
Varlığımızdan geçmeye, Hakk elbisesini giymeye davettir.
Ezan, Hakk ile Hakk olmanın sırına vâkıf olmaya davettir.
Ezan, Allah’a teslimiyete davettir.
Ezan, her an secdede olmanın sırrına davettir.
Ezan, Muhammed boyutundan gelen bir sesleniştir.
Onun için “Ezan-ı Muhammedî” denir.
Ezan, İlm-i Tevhîd makâmlarının işaretidir.
“Lâ ilâhe İllAllah”