KADİR SURESİ
-1-
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ
İnnâ enzelnâ hu fî leyletil kadr
İnnâ enzelna hu | : muhakkak biz, doğrusu, indirildi, sunduk, verildi, biz, o |
Fiy leyleti | : içinde, gece, gaflet içinde, cehaletin karanlığı, kişiliği |
El kadr | : değerli, kudret, güç, kudret sahibi, muktedir olan, |
1- Cehaletin karanlığından kurtulup, tüm varlığı tutan Kudret’i anlamanız için o hakikatleri sunduk.
-2-
وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ
Ve mâ edrâke mâ leyletul kadr
ve mâ edra ke | : idrak etmezdin, anlayış, kavramak, bilmezdin, sen |
Mâ leylet | : ne, şey, değil, gece, cehaletin karanlığı, |
el kadr | : kudret, kudret sahibi, azamet, muktedir olan, |
2- Sen, cehaletin karanlığından kurtulmanın ne olduğunu, tüm varlığı tutan Kudret’i bilmezdin.
-3-
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ
Leyletul kadri hayrun min elfi şehr
Leyletu | : gece, cehaletin karanlığı, |
el kadr | : kudretli, muktedir olan, şan, şeref, azamet |
Hayrun | : hayırlı olan, iyi olan, mal, akıl, ilim, nimet, lütuf, |
min elf | : ünsiyet, öze mahsus, varlığın geldiği yer, özünden, bin |
şehri | : ortaya çıkan, teşhir, açığa çıkan, içten dışarı, ay |
3- Hayırlı olan; cehaletin karanlığından kurtulup, tüm varlığı tutan Kudret’i anlamak, açığa çıkan tüm varlığın geldiği Öz’ü anlamaktır.
-4-
تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ
Tenezzelul melâiketu ver rûhu fîy hâ bi izni rabbihim min kulli emrin
tenezzelu | : inerler, gelirler, her varlıkta açığa çıkan, düşerler |
el melâiketu | : her varlıktaki güç, kuvvet, meleke, |
ve el rûhu | : ruh, can, her şeyin geldiği kaynak, |
fiyha | : onun içinde, onda, |
Bi izni | : izin, yetkili, icazet, ruhsat, |
rabbi him | : rab, vücudlandıran, onlar, her varlık, |
Min kulli emrin | : bütün işler, işleyiş, emirler, hükümler |
4- Her varlıktaki güç ve Ruh O’ndan gelir. Her varlığı vücudlandırmada yetkili olan O’dur, tüm varlıktaki işleyiş O’dur.
-5-
سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ
Selâmun hiye hattâ matlaıl fecr
Selâmun hiye | : selam, selamet, esenlik, barış, onu |
Hatta matlaı | : bile, hem de, hatta, üstelik, doğuş, başlangıç, |
El fecr | : fecir, tan vakti, gecenin bitmesi, aydınlığın başlaması |
5- O’nu anlamak selamet bulmaktır, aydınlığa ulaşmaktır.