TAM TERSİNİ YAPTIK

Kur’ân okuduk, ama anlamadık.

Kur’an okuduk, ama uygulamadık.

Tersinden anladık, tam tersini yaptık.

Arapça okuyun dedik, anlaşılmasını istemedik.
Sevap dedik, mânâsına ermedik.

Namaz kılmakla, oruç tutmakla, kelimeyi şahadet getirmekle Müslüman’ız sandık.
Müslüman’ız dedik, ama Kur’ân’ın dediği Müslüman olamadık.

Oysa Kur’ân gerçeği bambaşka idi.

İşte Kur’ân’dan örnekler.

Hucurât Sûresi 6: “Câekum fâsikun bi nebein fe tebeyyenû en tusîbû.”

Meâli: “Duyduğunuz okuduğunuz her bilgiyi içinde ikilik, bozgunculuk var mı, kötülüğe yol açıyor mu diye araştırın.”

Kur’ân böyle dedi.

Ama biz tam tersini yaptık.

Bir inanç yolunda duyduğumuz, okuduğumuz her bilgiyi doğru sandık, hiç düşünmedik, aslı var mı diye araştırmadık, şahitlik makamına ermedik.

Hucurât Sûresi 11: “Lâ yeshar kavmun min kavmin…ve lâ telmizû enfusekum.”

Meâli: “Birbirinizle alay etmeyin, hor görmeyin, kimsenin ayıbını, eksiğini aramayın.”

Kur’ân böyle dedi.

Ama biz tam tersini yaptık.

Birbirimizin ayıbını aradık, eksiğini aradık, hor gördük, alay ettik.

Hucurât Sûresi 12: “Ve lâ tecessesû ve lâ yagteb ba’dukum.”

Meâli: “Dedikodu yapmayın, çekiştirmeyin, birbirinizin gizli yönlerini, hatalarını araştırmayın.”

Kur’ân böyle dedi.

Ama biz tam tersini yaptık.

Birbirimizi gizli yönlerini araştırdık, orada burada dedikodu yaptık, arkasından çekiştirdik, insanların hatalarıyla alay ettik, onlara hor baktık.

Bakara Sûresi 44: “Ve entum tetlûnel kitâb e fe lâ takılûn.”

Meâli: “Kitabı anlamak için okuyun, umulur ki siz akıl edip düşünürsünüz.”

Kur’ân; aklınızı kullanın, akıl edin, düşünün anlayın, idrak edin, tefekkür edin, tezekkür edin, diye onlarca öğüt sunar.

Ama bizler tam tersini öğrettik.

Bizler; Arapça okuyun, sevap için okuyun, düşünmeyin, akıl etmeyin, akıl etmek şeytan işidir, diye öğrettik

Lokman Süresi 13: “Lâ tuşrik bi Allah.”
Meâli: “Allah’a ortak koşmayın.”

Kur’ân Allah’a ortak koşmayın dedi.

Ama biz; Allah’ın ülviyetininin yanında kendimize vücûd nisbet ettik, “ben de varım” dedik.

Allah’ın ülviyetininin yanında ama kendimize ama birilerine yücelik isnat ettik.

Lokman Sûresi 18: “Ve lâ tusair haddeke lin nâsi ve lâ temşi fîl ardı merahâ.”

Meâli: “İnsanlara suratını asma, yüzünü ekşitme, alaysı bakma, toplumda büyüklenme, insanları küçümseme.”

Kur’ân böyle dedi.

Ama biz tersini yaptık.

İnsanlara suratımızı astık, insanları küçümsedik, onlara alaysı baktık, kendimizi üstün gördük.

Lokman Sûresi 18: “Vaksid fî meşyike vagdud min savtik inne enkerel asvâti le savtul hamîr.”

Meâli: Her zaman tevazulu ol, insanlarla konuşurken sesini yükseltme, sesini yükselterek bir başkasının sesini bastırmak doğru değildir.”

Kur’ân böyle dedi, ama biz tam tersini yaptık.

İnsanlarla konuşurken, tevazulu davranmadık.

Onları dinlerken yargıladık, itiraz ettik, sesimizi yükselttik, kendi bildiğimizin inadında durduk.
Onların bilgilerine yanlış dedik, onları konuşturmamak için kendi sesimizi onların sesinin üstüne çıkardık.
Bağırıp çağırmakla haklı olduğumuz sandık.
İnsanları anlattıklarını anlamak için tevazulu olamadık.
Hemen reddettik, bizim inancımıza uymuyorsa, onları yanlış gördük.

Hicr Sûresi 3: “Zerhum yekulû ve yetemetteû ve yulhihimul emelu fe sevfe yalemûn.”

Meâli: “Kendi çıkarları peşinde koşanları, kul hakkı yiyenleri, boş hayallerle avunanları bırak. Belki yakında bilirler.”

Kur’ân kul hakkı yemeyin dedi.

Oysa biz birilerinin hakkını yedik, arkasından konuştuk, kötüledik, toplumda onları aşağıladık.

Hûd Sûresi 85: “Evfûl mikyâle vel mîzâne bil kıstı ve lâ tebhasûn nâse eşyâehum ve lâ tasev fîl ardı mufsidîn.”

Meâli: Ölçüyü ve tartıyı tam olarak yerine getirin ve insanların mallarının karşılığını eksik vermeyin, çalmayın ve yeryüzünde zarar veren olmayın, fesat çıkaran olmayın.

Kur’ân ölçüyü tartıyı tam yapın, adaletli olun, kimsenin malını çalmayın, zarar vermeyin, dedi.

Ama bizler tam tersini yaptık.

Çaldık, çırptık, nice haklar yedik, nice rüşvetler yedik, nice gönüller kırdık, nice zararlar verdik.

İsrâ Sûresi 36: “Ve lâ takfu mâ leyse leke bihî ilm.”

Meâli: “Bir ilim ifade etmeyen şeylerin ardına düşmeyin.”

Kur’ân ilimsiz hareket etmeyin, ilim ifade etmeyen şeylerin ardına düşmeyin dedi.

Oysa biz tam tersini yaptık.

Duyduğumuz şeyleri aslı var sandık, ilmi olarak hiç araştırmadık.
İlmi olarak yapılan araştırmalara şeytan işi olarak baktık.

Biri ilim üzere soru sorsa, ona ters baktık, onu dinsiz, kafir gördük.

Haşr Sûresi 13: “Le entum eşeddu rehbeten fî sudûrihim minallâhi, zâlike bi ennehum kavmun lâ yefkahûn.”

Meâli: “Elbette sizlerden; içlerinde Allah’a karşı şiddetli bir korku taşıyanlar, işte onlar Allah’ı anlayamayan kimselerdir.”

Kur’an, içlerinde Allah korkusu olan kimseler, Allah’ı anlayamayanlardır, dedi.

Oysa biz tam tersini anlattık.
Allah ile korkuttuk, Allah’ın azabı var diye bahsettik.

Allah’ın rahmetinden, merhametinden, sevgisinden bahsetmedik, topluma öğretmedik.

Allah’ı layıkıyla anlayamadık, anlatamadık.

Bakara Sûresi 191: “Vel fitnetu eşeddu minel katli.”
Meâli: “Fitne öldürmekten daha tehlikelidir.”

Kur’an, fitnelik fâsıklık içinde olmayın, fitnelik öldürmekten kötüdür, dedi.

Ama biz tam tersiniz yaptık.

İnsanları inançlarına göre ayırdık, onları kafir gördük, hedef gösterdik, ikilik çıkardık, sahtelik yaptık, kargaşalık çıkardık.

Kadına fitne dedik, şeytan dedik, onların çoğunu cehennemlik gösterdik

Evet, Kur’ân’da onlarca âyette nice öğütler vardı.

Duymadık, anlamadık, hayatımıza geçirmedik.

Kur’ân’ın Arapça okunmasından sevap bekledik, cennet bekledik, malımız mülkümüz çok olsun istedik.

Ama Kur’ân bizlere, anlamamız için sunulmuştu, biz anlamaktan kaçtık.

Kur’ân:

Asla kötülük yapmayacaksın.
Öldürmeyeceksin.
Zulüm etmeyeceksin.
Kul hakkı yemeyeceksin.
Dedikodu yapmayacaksın, çekiştirmeyeceksin.
Kâlb kırmayacaksın.
Ah dedirtmeyeceksin.
Çalmayacaksın, taciz etmeyeceksin.
Kimseye hor bakmayacaksın, alay etmeyeceksin.
Kimseye kötü söz etmeyeceksin.
Kimseyi; kâfir, dinsiz, imansız, namazsız, diyerek hedef göstermeyeceksin, dedi.

Ama biz tam tersini yaptık.

İki rekat namaz kılmakla, oruç tutmakla, hacca gitmekle Müslüman olduk sandık.

Oysa Kur’ân’ın istediği Müslüman olamadık.

Çünkü Kur’ân’ı anlamak için okumadık, hayatımıza geçirmedik.