DEPREM

Çekilen acılar çok büyük.

Kâlblerimiz ayrı atıyor, gözlerim farklı bakıyor bugünlerde.

Vücûdumuz acılara esir oluverdi.

Dünyada en çok depremlerin olduğu ülkemiz, bir kez daha depreme maruz kaldı.

Yine nice canlar yandı, nice binalar yıkıldı.

Yıkılan binaların altında ölümlerin yanında kurtarılmayı bekleyenler, acılar içinde bekledi.

Koca koca binalar çökmüştü.

Altında nice canlar kalmıştı.

Aylardan kış ayıydı, geceler gündüzler soğuktu.

Yıkıkların içinde kalanlar hem donuyor, hem korkuyor çaresizlik içinde bekliyordu.

Tüm ülke sadece oraya odaklandı.

Tüm ülkenin kâlbi oradaki insanlar için attı.

Ülke olarak yüzlerimiz gülmez olmuştu.

Gözlerimizden yaşlar süzülmüştü.

Arama kurtarma ekipleri koşup gitmişti.

Bir yandan ölenlerin acılarını en derinden hissettik.

Bir yandan kurtulanların sevincini buruk yaşadık.

Bir bebek kurtulduğunda buruk sevinçler yaşadık.

Bir çocuğumuz kurtulduğunda “Sarı gazoz istiyorum” dedi, “Tüm sarı gazozlar senin olsun” dedik.

Bir çocuğumuz kurtulduğunda “Çikolata istiyorum” dedi, “Tüm çikolatalar senin olsun” dedik.

Bir öğretmenimiz kurtulduğunda “Çay istiyorum” dedi, “Tüm çaylar senin olsun” dedik.

Bir çocuğumuz hala uyuyordu, depremin farkında bile değildi, o çıkarıldığında “Ne oluyor ya, ne oluyor ya” dedi, ona “Günaydın, günaydın” dedik.

Göçük altından çıkan bir baba, “Sizi rahatsız ediyorum” diyecek kadar, duygu yüklüydü.

Bir başka biri “Üzerim kokuyor” dedi, ona “Hepimizin üstü kokuyor” dedik.

Bir anne kurtulduğunda, “Yavrum nerede” dedi, daha önce kurtulmuş kızımız annesine “Anne anne ben buradayım” dedi.

Gözlerden akan yaşlar tarif edilemezdi.
Kâlblerin duygusu anlatılamazdı.

Bir kadın enkazdan çıkardığı anda kollarını açarak Kelime-i şehâdet getirip “Yavrularım, çocuklarım” diyerek sarılıp kurtarma ekiplerini öptü.

Yine duygular yine gözyaşları sel olup akıverdi.

Bir çocuğumuz kurtarıldığında büyük bir şokun içindeydi “Evde miyiz, siz eve nasıl girdiniz” dedi, ona evdeyiz, seninleyiz dedik.

Bir çocuğumuz kurtarıldığında ekiplere “Nereye gideceğiz” deyiverdi, ona ne diyeceğimizi bilemedik.

Boğazlar düğümleniyor, gözler yaşlarını akıtmamak için direniyordu, ama yine de ağlıyordu.

Bir kadın kucağında kedisiyle kurtarıldı, onlar birbirini ısıtmıştı.

Bir anne kurtarılıyor ama iki çocuğu vefat ediyordu, bir anne için bu acı ömür boyu nasıl çekilecekti.

Bir çocuk kurtarılıyor ama anne babası vefat ediyordu.

Bir çocuk “Annemi istiyorum”, başka bir çocuk “Babamı istiyorum” diye haykırıyordu.

Bir anne “Yavrum, yavrum” diye haykırıyordu.

Bir anne kendini kurtarmaya erişen ekiplere yalvarıyor “Ne olur önce çocuğumu kurtarın” diyordu.

Acılar, duygular tarif edilemez bir şekilde tüm bedeni sarıyordu.

Kurtarma ekipleri annenin çocuğunu da kurtarıyordu.

Adı Zübeyde olan bir kızımız, enkaz altında iken onu gören ekipler onunla diyalog kurmak için “Yaşın kaç” diye sordular, kızımız bir şokun içinde “Hatırlamıyorum” dedi.

Zübeyde sağ bir şekilde kurtarıldı.

Küçük kızın, kurtarma ekipleri ile kurduğu diyalog yürekleri dağladı.

Zübeyde enkaz altında kardeşinin de olduğunu ancak onun ölmüş olabileceğini söyledi.

Adı Kamil olan bir kardeşimiz kurtulduğunda, kurtarma ekiplerine “Bugün günlerden ne” diye sordu, kurtarma ekipleri “Bugün günlerden Kamil” deyiverdiler.

Yine duygu yüklü anlardı.
Evet, bugün Kamil’in kurtulma günüydü.

Yanı zamanda binlerce kişinin vefat ettiği gündü.

Bazen bir ailenin tamamı kurtuluyordu, bazen bir ailenin tamamı vefat ediyordu.

Kimi evladını, kimi annesini, kimi babasını kaybediyordu, kimi de göz yaşları içinde kurtuluşa şahit oluyordu.

Kâlbimiz adeta ikiye bölünmüştü.

Bir bölümü vefat edenlerin acısını en derinden yaşıyordu.
Bir bölümü kurtulanlar için buruk bir sevinç yaşıyordu.

Akıllarımız durmuştu, sadece deprem deprem, acılar acılar diye inliyordu.

Göçük altından çıkanlardan kimi el salladı, kimi zoraki gülümsedi.
kimi ağladı, kimi şoktan dili tutuldu, kimi “Evladım nerede”, kimi “Annem babam nerede”, kimi “Eşim nerede” dedi.

Göçük altında kalanların kimi dua ediyor, kimi kuran okuyor, kurtulmayı bekliyordu.

Acılar çok büyük, hüzünler anlatılacak gibi değildi.

Acıları ve buruk sevinçleri aynı anda yaşıyorduk.

Kurtarılan bebeklerin o masum bebeklerin sesleri tüm ülkeye bir umut oluyordu.

O masum çocukların konuşmaları yürekleri ısıtıyor, hepimizi ağlatıyordu.

Anlatılacak hikâye çoktu, inşallah tüm hikâyeler bir kitap haline getirilir.

Gece 04.17 de 7.7 şiddetinde depremde ansızın geliverdi.
Durmadı devam etti, aynı gün yaklaşık 9 saat sonra 13.24 de 7.6 şiddetinde ikinci deprem binaları yıkmaya ve canları yakmaya devam etti

Deprem 10 ilimizi etkiledi.

Merkezi Maraş’ın Pazarcık ilçesi diye bildirildi.

Canlar yandı, tüm ülke ağladı.

Tüm ülke el birliği yaptı.

Kimi oraya koştu, kimi uzaktan yardımlar topladı, tırlar oraya aktı.

Zaman birlik olma zamanı idi, yardım zamanı idi.

Bu devletin sahibi halktı.

Bu halk, devletine sahip çıktı, halkına sahip çıktı.

Her acıda olduğu gibi birlik oldu, koştu, koştu, yardım için çırpındı, çırpındı.

Allah’ım! Halkımızın birliğini beraberliğini ebediyen korumamızda bizlere güç ver, kuvvet ver ya Rabbim.