SESİNİ YÜKSELTME
Sesini yükseltme.
Bağırıp çağırma.
Bil ki sesini yükselten, bağırıp çağıran içsel öfkeleri olan kişidir.
Bağırıp çağıran, bir şeyleri örten kişidir.
Bağırıp çağıran, kendini haklı göstermeye çalışan kişidir.
Bağırıp çağırmakla haklılığını ispat edemezsin.
Zaten bir kimseye de haklılığını ispat etmek derdin olmamalı.
İnsanlarla konuşurken onların konuşmasını kesme.
İnsanları anlamak için sessizce dinle.
Öğrenmek istiyorsan sus ve dinle.
Bağırıp çağırmakla, sesini yükseltmekle, başkasının sesini kesmekle, hakikate eremezsin.
Bağırıp çağıran duyamaz, düşünemez, anlayamaz.
Birini dinlerken sözünü kesme, ille de ben konuşacağım duygusundan kurtul.
İnsanların konuşmasına izin ver.
İnsanları dinle, anlamaya çalış.
Birinin sesini kesme, ona sesini yükseltme.
Sesini yükselterek kimsenin sesini bastırma.
Tevazulu davran.
Tevazu içinde dinle.
Tevazu içinde sor.
Lokman Sûresi 19: “Vaksid fî meşyike vagdud min savtik inne enkerel asvâti le savtul hamîr.”
Meâli: “Tevazu içinde davran. Sesini yükseltme, doğrusu sesini yükselterek, başka sesleri bastırmak doğru değildir.”
Bilmişlik içinde olan kişi sesini yükseltir.
Başkasının düşüncesine saygısı olmayan kişi sesini yükseltir, onun konuşmasına izin vermez.
İlle de benim bildiğim doğru inadında durma, ya senin bildiğin hakikat değilse.
Başkasını dinle ki düşünesin, araştırasın.
Sesini yükselten, bağırıp çağıran kimse, gönlünü öğrenmeye kapatmış olan kimsedir.
O kimsenin, öğrenmeye anlamaya derdi yoktur, o kimse kendi bildiğinin inadında olan kimsedir.
Hucurât Sûresi 2: “Lâ techerû lehu bil kavli ke cehri ba’dıkum li ba’dın.”
Meâli: “Söylemlerinizde sesinizi yükseltmeyin, birbirinize karşı bağırıp çağırarak konuşmayın.”
Bak Kur’ân ne güzel öğütler vermiş.
Söylemlerinde sesini yükseltme.
Hiç kimseye karşı bağırarak konuşma.
Bil ki boş testiden, boş tenekeden, boş bardaktan çok ses çıkar.
Dolu bardaktan, dolu testiden, dolu tenekeden farklı ses çıkar.
Bağırıp çağıranın içinde; kin, nefret, düşmanlık vardır.
Onlar çevrelerine zarar verirler.
Onların anlamaya, düşünmeye gönülleri yoktur.
Onlar Allah’ı anlamaktan uzaktırlar.
Munafıkun Sûresi 4: “Onlar kendilerini haklı göstermek için bağırarak konuşurlar. Onlar hep bir düşmanlık içindedirler. Onlar hep zarar veren hâller içindedirler. Onların tüm o hallerinden sakın. Onlar Allah’ı anlamaktan uzaktırlar.
Kavga olan yerden uzak durmak gerekir.
Bağırıp çağıran kimselerin yanından sessizce ayrılmak gerekir.
Aklı bilmişlik içinde olan kimseler, bağırarak konuşur.
İçlerinde kin, nefret olan kimseler seslerini yükseltir, bağırır.
Sesini yükseltenler başkalarını duymazlar.
Bağırıp çağıranlar, doğanın sesini duymaktan uzak olanlardır.
Gönlü hakikatlerle dolu olan;
Sesini yükseltmez, kimseye karşı bağırmaz.
İnsanları tevazu içinde dinler.
Onları anlamaya çalışır.
Onlara belli bir ölçü içinde anlatmaya, düşündürmeye çalışır.
Gel kardeşim!
Sesimizi kimseye yükseltmeyelim.
Kimseye bağırıp çağırmayalım.
Karşımızdaki kişiyi dinleyelim, anlamaya çalışalım.
Doğadan gelen seslenişi gönül kulağıyla duymaya çalışalım.
Bilelim ki susan duyar.
Bilelim ki duyan düşünür.
Bilelim ki düşünen anlar.
Bilelim ki anlayan şahit olmuştur, hakikate ermiştir.
Bilelim ki hakikate eren Kâmil insan olmuştur,