DUHÂ SURESİ

 

-1-

وَالضُّحَى

Ved duhâ

Ve el duhâ : öğleden önce, kuşluk, gündüz, aydınlık, açığa çıkış,

 

1- Hakikatlerin açığa çıkışına.

 

-2-

وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَى

Vel leyli izâ secâ

ve el leyli : gece, cehaletin karanlığı,
iza seca : sakinlik, koyu karanlık, zifiri, sükûn, sessizlik,

 

2- Cehaletin karanlığından, hakikatin sükûnetine.

 

-3-

مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَى

Mâ veddeake rabbuke ve mâ kalâ.

mâ veddea-ke : veda etmedi, terk etmedi, unutmadı, ayrı değil, sen,
rabbu ke : rabbin, vücudlandıran, sen,
ve ma kala : darılmaz, kızmaz, nefret, giyim eşyası,

 

3- Seni vücudlandıran senden ayrı değildir ve kızması yoktur.

 

-4-

وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى

Ve lel âhıretu hayrun leke minel ûlâ.

Ve le ahiret : elbette, sonu, sonunda, son
Hayrun leke : hayırlı olan, iyi olan, sizin için,
min el ula : evvel, ilk, ilki, öncesi, il başlangıç, şerefli, şanlı,

 

4- Elbette sizin için son, ilk den hayırlıdır.

 

-5-

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى

Ve le sevfe yutîke rabbuke fe terdâ.

Ve le sevfe : elbette, yakında, olacak, gelecekte olacak şey,
yuti ke : verecek, sunacak, size verir,
Rabbuke : Rabbin, seni vücudlandıran,
fe terda : memnunluk, hoşnutluk, tatmin, razı olmak,

 

5- Elbette Rabbinin sana sunduğu hakikatleri anladığında huzur bulacaksın.

 

-6-

أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَى

E lem yecidke yetîmen fe âvâ.

E lem yecid ke : bulmadı mı, kalmadı mı, etmedi mi? Sen,
yetimen : yalnız kalma, arayış hali, atalarının inancından kopan,
Fe ava : barınmak, sığınmak, korunmak, himaye,

 

6- Sen bir yalnızlık içinde bir arayışta iken, seni himaye etmedi mi?

 

-7-

وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَى

Ve vecedeke dâllen fe hedâ.

ve vecede ke dallen : seni buldu, ayrılmış, kayıp, şaşırmış, sapmış
Fe huda : huda, hidayet, kılavuz, yol gösterme

 

7- Sen şaşırmış bir halde iken sana yol göstermedi mi?

 

-8-

وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَى

Ve vecedeke âilen fe agnâ.

ve vecede-ke ailen : ve seni buldu, aile yokluk, yoksul, ihtiyaç, yoksun
Fe agna : sonra zengin kıldı, zenginliğe

 

8- Sen hakikatlerin bilgisinden yoksunken, sonra seni ilmin zenginliğine ulaştırmadı mı?

 

-9-

فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ

Fe emmel yetîme fe lâ takher

Fe emma el yetime : bundan sonra, yetim, atalarının inancından kopmuş
Fe la takher : üzme, kahretme, horlama, küçük görme, tahkir etmek

 

9- Bundan sonra, atalarının inancından kopmuş olup, bir arayış içinde olanı horlamak yok.

 

 -10-

وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ

Ve emmes sâile fe lâ tenher.

ve emmâ es saile : amma, fakat, isteyen, soru sormak, sual, danışmak
Fe la tenhar : azarlamak yok, çıkışmak, yok, çökertmek yok

 

10- Soru sorup araştırana çıkışmak yok.

 

-11-

وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ

Ve emmâ bi nimeti rabbike fe haddis.

Ve emma bi nimeti : amma, bundan sonra, nimet, incelik, nitelik, hakikatler,
Rabbi ke : Rabbinin, seni vücudlandıran,
fe haddis : söylemek, anlatmak, bahsetmek, konuşmak

 

11- Bundan sonra, seni vücudlandırana ait olan ulaştığın hakikatleri anlatmak var.