ESMALAR
1 | Allah | الله | El-Hû, görünmeyen kudret, güç, kudret O |
2 | Rahîm | الرحيم | Tüm varlığı özünden var eden, tohum, öz, kaynak |
3 | Rahmân | الرحمن | Tüm varlığı rahmetiyle saran, tecellileriyle saran, tohumdan açığa çıkan sistem |
4 | Adil | العدل | Tüm varlığı dosdoğru var eden, adalet |
5 | Afüv | العفو | Affediciliği veren, affeden |
6 | Âhir | الآخر | Sonu olmayan |
7 | Alîm | العليم | İlmin sahibi, ilmiyle var eden |
8 | Aliyy | العلي | Zâtıyla yüce olan |
9 | Azîm | العظيم | Varlığın işleyişindeki karar sahibi |
10 | Azîz | العزيز | Tüm değerlerin yüce sahibi |
11 | Bâis | الباعث | Varlığı her an ortaya çıkaran |
12 | Bâkî | الباقي | Yok olmayan, sonsuz olan, Bâki olan |
13 | Bâri | البارئ | Varlığı şekillendiren, noksansız var eden, benzersiz, mahlukâtı bir özden şekillendiren |
14 | Basîr | البصير | Tüm varlıktan gören, görmeyi, anlamayı veren, tüm varlıktan hakikatlerini gösteren |
15 | Bâsit | الباسط | Yayılıp giden, yayılan her şeyin sahibi, sıfatlarıyla her şeyi saran |
16 | Bâtın | الباطن | Görünmeyenin de sahibi olan, gizli, içte olan, Ruha ait olan |
17 | Bedî | البديع | Eşi benzeri olmayan, örneksiz, yaratan, var ettiğini bir daha var etmeyen, her şeyin kaynağı |
18 | Berr | البَرّ | Her varlığı nimetleriyle saran, sûrete çıkaran, hayrın sahibi, Ebrar olan, Bir sahibi, tüm varlıkta hayrını gösteren. |
19 | Câmi | الجامع | Bir olan, bütün olan, tamam olan, bir arada tutan |
20 | Cebbâr | الجبّار | Tüm varlığa kudretiyle hâkim olan, bir şeyden bir şeyi kudretiyle çıkaran, Cebr, Cebrail |
21 | Celîl | الجليل | Halkiyette tekliğini gösteren, kesreti tekliğiyle tutan, kesrette Vahtetînin güzelliği |
22 | Dâr | الضار | Koruyan, her yeri saran, tüm mekanların sahibi, her varlığı sûret kapısıyla koruyan |
23 | Evvel | الأوّل | Evvelsiz, ilk, önce, evveli olmayan |
24 | Fettâh | الفتّاح | Her şeyi açan, sıfatlarıyla kuşatan, enfûsdan afâka, afâktan enfûsa kapıları bir bir açan |
25 | Gaffâr | الغفّار | Mağfiret eden, tüm nitelikleri bağışlayan, temizleyen |
26 | Gafûr | الغفور | Merhametin sahibi, kirletmeyen |
27 | Ganî | الغني | Tüm varlığın sahibi, değerlerin sahibi, varlıktaki tüm niteliklerin sahibi |
28 | Habîr | الخبير | Tüm varlıktan hakikatleri her an bildiren |
29 | Hâdî | الهادي | Yol gösteren, Hidâyet verici, her varlıktan hakikatleriyle hakikate yol gösteren |
30 | Hâfıd | الخافض | Üreten, çoğaltan, Evlat veren, bir makamı kapatıp, bir makamı açan |
31 | Hafîz | الحفيظ | Koruyan, muhafaza eden, tüm varlığı ve tüm varlıktaki nitelikleri tutan |
32 | Hakem | الحكم | Hakk ile batılı ayırt etme yeteneğini sunan, hüküm veren, varlığın birbiri arasında hükmü sağlayan |
33 | Hakîm | الحكيم | Varlığa ve varlıktaki tüm tecellilere, değerlere hakîm olan |
34 | Hakk | الحقّ | Ruh, gerçek, hakikat. |
35 | Hâlik | الخالق | Halk eden, var eden, ortaya çıkaran |
36 | Halîm | الحليم | İnce-ince nakış-nakış oluşturan, tüm güzellikleri sunan, güzel halleri sunan |
37 | Hamîd | الحميد | Hamd sahibi, tüm varlıktaki niteliklerin sahibi |
38 | Hasîb | الحسيب | Tüm değerlerdeki en ince ayrıntıların sahibi |
39 | Hayy | الحيّ | Diri olan, hayat, yaşam, tüm varlıktaki diriliğin sahibi |
40 | Kābid | القابض | Tutan, varlığı tecellileriyle tutan |
41 | Kādir | القادر | Kudret, her şeydeki kudret, güç |
42 | Kahhâr | القهّار | Mutlak galip olan, her şeye tecellileriyle hâkim olan, sımsıkı tutan, |
43 | Kaviyy | القويّ | Varlığı kudretiyle tutan, varlıktaki gücün sahibi |
44 | Kayyûm | القيّوم | Diri olup diriliğiyle sürüp giden |
45 | Kebîr | الكبير | Varlığın ve varlıkta olan her nitelik niceliğin tek sahibi, ekber olan |
46 | Kerîm | الكريم | Lütufların geldiği yer, asil olan, ikram eden |
47 | Kuddüs | القدّوس | Tertemiz, Kutsal, tüm değerlerin sahibi |
48 | Latîf | اللطيف | İnce, letafetli, lütfeden, zerâfet veren |
49 | Mâcid | الماجد | Tüm varlıktaki yüceliğin sahibi, varlığın aslı odur. |
50 | Mâlik-ül Mülk | مالك الملك | Mülkün sahibi, tüm varlığın tek sahibi, |
51 | Mâni | المانع | Engel olan, sınır koyan, men eden, karıştırmayan |
52 | Mecîd | المجيد | Tüm varlığı ve her varlığı Zâtı ile tutan, galip olan, azamet sahibi, her varlıkta sultanlığını gösteren |
53 | Melik | الملك | Hükümdar, tüm kâinatın sahibi, her varlıktaki Zât |
54 | Metîn | المتين | Sağlam, varlığı tecellileriyle tutan, varlığı ince ince dokuyan, dağıtmayan, gücünü gösteren |
55 | Muahhir | المؤخّر | Âhir olan, sonu olmayan, varlık biter O kalır, eşyada öz olan, eşya erir O’na döner |
56 | Mucîb | المجيب | Gerekli olan, icâp eden, her varlığa tecellileriyle icabet eden, lazım olan |
57 | Muğnî | المغني | Gani, değerlerin sahibi, tüm kâinatın sahibi, varlıktaki tüm niteliklerin sahibi |
58 | Muhsî | المحسي | Kâinattaki matematiğin sahibi, sayıların sahibi, birden çıkan birler |
59 | Muhyî | المحيي | İhya, Hay olan, diriliği veren, tohumdan filiz çıkaran |
60 | Muîd | المعيد | İade eden, aslına döndüren, çeviren, hakk ettiğini veren |
61 | Muiz | المعز | İzale eden, soyup aslını gösteren, izzetli olan, özünü her zaman gösteren |
62 | Mukaddim | المقدّم | Kadem, Kıdem, her zaman Zâtıyla kendini gösteren, önder olan, önde olan, her varlıkta işaretlerini takdim eden |
63 | Mukît | المقيت | Varlığı nimetleriyle lütuflarıyla donatan, besleyen, donatan, yerleşme |
64 | Muksit | المقسط | Doğruluk, adalet, pay, kısım |
65 | Muktedir | المقتدر | Kudret sahibi, her varlıkta iktidarını gösteren, gücünü gösteren |
66 | Musavvir | المصور | Varlığı ince-ince şekillendiren, varlığa sûret veren, tasarımlayan |
67 | Mübdî | المبدىء | İlk, başlangıcın sahibi, Ruhundan açığa çıkaran, ilk kıvılcım, hiçlik makamından halk eden |
68 | Müheymin | المهيْمن | Koruyan, gözeten, tüm varlığı muhafaza eden güç, belirleyici |
69 | Mü’min | المؤمن | Emin olunan, güvenilen, emniyete kavuşturan |
70 | Mümît | المميت | Ölümü veren, başka kapı açan, sona erdiren, sınırlandıran |
71 | Müntakim | المنتقم | Karşılığını tam olarak veren, intikam, hakk ettiğini hakk ettiği kadar veren |
72 | Müteâli | المتعالِ | Yüceliği ile sonsuz olan, âliyy olan |
73 | Mütekebbir | المتكبّر | Ekber olan, yüce olan, fiiliyle, sıfatıyla, Zâtıyla yüce olan |
74 | Müzil | المذل | İzale eden, çözen, eriten, gideren, müşkülleri çözen |
75 | Nâfi | النافع | Nefiy, nefyeden, fayda veren, değerleri sunan, gideren |
76 | Nûr | النور | Nur, Işık, varlıktan yansıyan, Muhammed sırrı |
77 | Râfi | الرافع | Fenâdan Bekâya yücelten, büyüten, kaldıran, Refref, bir makamdan diğer makama geçiren |
78 | Rakîb | الرقيب | Kulunu tecellileriyle tutup duran, koruyan |
79 | Ra’ûf | الرؤوف | Niteliklerin sahibi, zarif, şekillendiren, biçim veren |
80 | Reşîd | الرشيد | İlmiyle irşad eden, doğru yola eriştiren, aklın çalışmasını veren |
81 | Rezzâk | الرزّاق | Her varlığa yaşaması için lütuflar sunan, rızıklandıran |
82 | Sabûr | الصبور | Bir şeyin sonunu düşündüren, sona odaklayan, sabır veren, bekleten, hikmetini düşündüren |
83 | Samed | الصمد | Hiçbir şeye muhtaç olmayan |
84 | Şehîd | الشهيد | Her an her yerde hazır olan, şâhid |
85 | Şekûr | الشكور | Nimetlerin sahibi olduğunu hatırlatan, şükrün karşılığını veren |
86 | Selām | السلام | Arındıran, Sulh, esenlik kaynağı, selamete ulaştıran |
87 | Semî | السميع | İşitmeyi veren, her varlıkta işitici olan |
88 | Tevvâb | التوّاب | Tövbeyi kabul eden, hatadan vazgeçip dönenlere kapı açan |
89 | Vâcid | الواجد | İcâd eyleyen, varlığı kendinden olan, kendi özünden tüm varlığı açığa çıkaran |
90 | Vâhid | الواحد | Bir, tüm varlıktan tekliğini gösteren |
91 | Vâlî | الوالي | Yöneten, her varlığı tecellileri ile yöneten. |
92 | Vâris | الوارث | Bütün servetlerin gerçek sahibi, hep var olan, kalacak olan, her şey ona kalır |
93 | Vâsi | الواسع | Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan |
94 | Vedûd | الودود | Sevginin kaynağı, sevgiyi veren, sevgiyle tutan, çocuk sağlığında sevgi, saf sevgi, kirlenmeyen sevgi |
95 | Vehhâb | الوهّاب | Ruhun, Nurun sahibi, tüm lütufların sahibi, Vehbi olan |
96 | Vekîl | الوكيل | Bütün her şeyde yetkili olan |
97 | Velî | الولي | Tecellileriyle kulunu tutan, dost olan |
98 | Zâhir | الظاهر | Görünen, âşikar, apaçık olan, sûret elbisesi giyen |
99 | Zülcelâli vel İkrâm | ذو الجلال والإكرام | Tüm varlıktaki tek nurun sahibi, sıfatların sahibi |
100 | Şafii | شْفِي | Şifâ veren, şefâat eden, iyileştiren |
101 | Hâfiyy | خَفِيّاً | Lütfeden, tüm sıfatları lütfeden, ikram eden, gizliden açığa çıkaran, görünmeyen şeylerinde sahibi olan |
102 | Zâkir | ذُكِر | Zikreden, tüm varlıktan her an zikrini gösteren, her varlıktan seslenen |
103 | Münir | مُّنِيرًا | Nurlandıran, tüm varlıktan ışığını yansıtan |
104 | Mürşit | مُّرْشِدًا | Tüm varlıktan ilmiyle irşat eden |
105 | Mürid | موريد | İrade eden, isteyen, varlığın var oluşundaki irade sahibi |
106 | Sâdık | صَادِقٌ | Tüm varlıkta dosdoğru tecelli eden, hakikatlerini dosdoğru sunan |
107 | Âsım | عَاصِمٍ | Günahlardan koruyan, temiz eyleyen |
108 | Mevlâ | مَوْلاَ | Sahip, mâlik, koruyan, terbiye eden, her varlığın sahibi olan |
109 | Bâsri | بْصَارِ | Basiret veren, gösteren |
110 | İzzet | الْعِزَّةُ | Tüm değerleriyle yüce olan |
111 | Tâhîr | الْمُطَهَّر | Tertemiz olan, temizleyen, saflaşmış |
112 | Kasım-Kasem | قَسَمٌ | Noksansız, sağlam, mükemmel |
113 | Seri | سَرِيعُ | Çabucak gerçekleştiren, hızla dizayn eden, ardı ardına tecelli ettiren |
114 | Fâil | فْعُولاً | Her varlıkta işleyen, fâil olan, Mefâil |
115 | Müdebbir | يُدَبِّر | İdare eden, yöneten, varlığı özüyle tutan, suretlerin ardında olan |
116 | Hatib, hitab | خطيب | Her an her varlıktan seslenip duran, hitab eden |
117 | Subat | سُبَاتًا | Dinlendiren, dinlenmeyi veren |
118 | Sirâc | سِرَاجًا | Nurunu yansıtan, Muhammed nurunu gösteren |
119 | Vehhâc | وَهَّاجًا | Işık veren, aydınlığa götüren, nurunu gösteren |
120 | Teâla | تَعَالَى | Yüce olan, her varlıktaki yüceliğin sahibi, fiilindeki, sıfatındaki Zâtındaki yücelik, gerçek olan |
121 | Sübhân | سُبْحَانَ | Tenzih olan, tertemiz, noksansız, kâinat deryasındaki her şeyin sahibi, Nûrundan Rûhunu çıkaran |
122 | Bâriz | بَرَزُ | Aşikar olan, tecellileriyle apaçık meydanda olan |
123 | Fâkih | فَاكِهَ | İdrak ettiren, şenlendiren, hakk adalet sahibi |
124 | Behic, Behçet | هِيجٍ | Mutluluk veren, güzel, gönüle neşe rahatlık veren |
125 | Beşir | بُشْرَ | Sevindiren, hakikatlerle sevindiren |
126 | Mudebbil | مُبَدِّلَ | Değiştiren, başka şekle sokan, yeni şekil veren |
127 | Gâlib | غْلِبَنَ | Üstün, tüm varlığa hükmeden, başarılı, başarılı olan, varlıkta hükmünü gösteren, nitelikleriyle varlığa hakim olan |
128 | Meknun | مَّكْنُونٍ | Gizli, saklı, örtülü, varlığın özünde gizli olan, görünmeyen |
129 | Multehad | مُلْتَحَدًا | Sığınılacak yer, sığınak, ondan başka sığınak yok |
130 | Şecer | شَجَر | Soyun sahibi, kaynağın sahibi |
131 | Karib | قَرِيبًا | Yakın olan, nuruyla tutan, her an kulunda olan, fiilleri sıfatlara, sıfatları Zâtına yakîn olan |
132 | Mâhidûn | الْمَاهِدُونَ | Döşeyen, düzenleyen, tüm âlemi nizamına göre güzelce yayıp döşeyen |
133 | Huda | هَدَ | Hakikat yolunu sunan, yol gösteren, rehber olan |
134 | Evliya | أَوْلِيَاء | Her şeyi ile dost olan, dostluğunu her şeyden gösteren |
135 | Settar | ستار | Varlığı sûretlerle kaplayan, örten, dış örtü, zâhir elbisesi ile batını örten |
136 | Kâfi | كَفَى | Yeterli olan, kâfi olan |
137 | Kaşif | كَاشِفَا | Açan, açıklayan, keşfeden, enfûstan âfâka çıkaran |
138 | Hâsbi | حَسْبِيَ | Allah’ın her şeye yeterli olduğu, karşılıksız sunan |
139 | Mefâil | مَفْعُولاً | İşleyen, işlenmiş olan, varlıkta işleyip duran |
140 | Bâhri | الْبَحْرِ | Sonsuzluğun sahibi, tüm bilgilerin kaynağı, ilminde sonsuz olan |
141 | Eshar | سْحَارِ | Seher, açığa çıkaran, doğuşu veren, aydınlatan |
142 | Tayyib | طَّيِّبَاتِ | Tüm güzellikleri sunan, temiz olan, hoş, rahatlık veren |
143 | Kâfir | يُكَفِّرْ | Örten, günahları rahmetiyle örten, varlığın sûretiyle Zâtını örten |
144 | Nâsır | نَصِير | Yardımcı olan, kuluna her an yardım eden |
145 | Âhsen | أَحْسَنَ | Hasenatın sahibi, tüm güzellikleri sunan |
146 | Şefii | شَفِيعٍ | Birden bir çıkarıp iki eden, şefaat eden, ikiyi bir eden |
147 | Kâtib | كاتب | Vücutlara hakikatleri yazan, her varlığa sırlarını satır satır yazan |
148 | Hüsnâ | حسنة | Güzellikleri veren, güzelliklerin sahibi, hasenat sahibi |
149 | Fâdıl | الْفَضْلِ | Fazilet sahibi, lütufların sahibi, erdemli |
150 | Şüheda | شَهِيدًا | Her an her yerde hazır olan, her varlıkta işaretleriyle kendini ispat eden |
151 | Mirsâd | مِرْصَادًا | Cümle varlıktan, gözlerden gözleyip duran |
152 | Râb | رَب | Vücudlandıran, var eden, dizayn eden, terbiye eden, şekillendiren |
153 | Mübin | مُّبِينٌ | Apaçık olan, hakikatlerini açığa çıkaran, beyan eden |
154 | Zer | ذَرَأ | Çoğaltan, yetiştiren, yaymak, kuvvet, kudret |
155 | Abîd | عْبُدُ | Kullarına nimetleriyle lütuflarıyla tecellileriyle hizmet eden, kul olarak tecelli eden |
156 | Hubuk | الْحُبُكِ | En güzel şekilde yapan, nakşeden, örgü, ören, sağlam yapan |
157 | Rahmet | رَحْمَةً | Rahmetiyle varlığı saran, ihsan eden, kuluna tüm lutüfları sunan, karşılıksız veren |
…
…
…
Ve sonsuz ismi