FETİH SÛRESİ Fetih
1- Muhakkak ki Biz, varlıkla birlikte hakikatleri açtık. Apaçık delillerle açılan hakikatler senin anlaman içindir.
2- Allah size mağfiret edendir. Siz fenalarınızı anlayıp terk edin ve bir daha o hallere dönmeyin. O sizi sıfatlarıyla tamamlayandır ve dosdoğru hakikatin yoluna size yol gösterendir.
3- Allah size her an yardım edendir, değerleriyle yardımcı olandır.
4- O, hakikatlerden emin olanların kalblerine huzuru sunandır. İnanma yolunda birlikte hareket edenlerin imanlarını kuvvetlendirendir. Göklerde ve yerdeki bütün varlık Allah’ındır ve Allah ilmiyle bütün varlığa hâkim olandır.
5- Müminler ve müminlik yolunda olanlar huzur içindedirler ve makamlarında bir ilim üzeredirler, devamlı o ilim üzere hareket ederler ve onlar kendi günahlarının kefaretlerini ödeyenlerdir. İşte o yüce kurtuluş Allah’a ait olan hakikatleri anlamaktır.
6- Münafık olanlar ve münafıklığa meyledenler, müşrik olanlar ve müşrikliğe meyledenler sıkıntılardadır. Allah hakkındaki zanları, bozuk bir itikadın zannında olmaktır ve o kötü hallerde döner dururlar ve Allah’ı anlama yolunda onlarda hiddetli haller vardır. Onlar Allah’ı idrak edemeyip rahmetten uzaklaşmışlardır. Onlar için cehaletin cehennemi vardır ve bulundukları hâl ne kötüdür.
7- Göklerde ve yerde olan bütün varlık Allah’ındır ve tüm niteliklerin yüce sahibi, tüm varlığa hâkim olan Allah’tır.
8- Doğrusu sen; Bizi anlatmak, hakikatlerimize şahit olmak ve ümit vermek ve hakikatlere çağrı yapıp uyarmak için açığa çıktın.
9- Allah’ın sizin ile birlikte olduğuna iman edin ve o resulü anlayın. O’na karşı düştüğünüz hatayı anlayın ve O’na ait olan değerleri anlamada özen gösterin. Sabah ve akşam O’nun tecellilerini anlamak için gayret gösterin.
10- Senin anlattığın hakikatlere uyanlar, sadece Allah’a bağlı olduklarını anlarlar ve kendilerindeki gücün Allah’ın gücü olduğunu bilirler. Bundan sonra kim ahdini bozarsa ancak kendi zararına bozar ve kim ahde uyar, sevgiyle bağı korursa, kendindeki Allah’ın tecellilerini anlar. Böylece o sunulan yüce karşılıklara kavuşur.
11- Kendi bildikleriyle hareket edip sana karşı çıkanlar derler ki: Biz kendi değerlerimize ve kendi dostlarımıza aldandık. Bundan sonra biz temizlenebilir miyiz? Onların söyledikleri şeyler dillerindedir, kalbleri hakikatleri algılamış değildir. Anlat: Bundan sonra sizden kim kendindeki gücü tanırsa, Allah’ın bütün her şeydeki iradesini anlarsa, kendi müşkillerinden kurtulursa ya da faydalı şeylerde olmak isterse, mağfiret bulur. Öyle ki Allah yaptığınız şeylerden her an hakikatleri bildirir.
12- Bilakis Resulün ve müminlerin sizlere dönmeyeceğini düşündünüz. Ancak onların dostluğu ebediyendir ve onların kalblerinde güzellikler vardır. Kötü zanlarla zanda kalan kişiler ise, kendilerine yazık ederler.
13- Kim Allah ile birlikte olduğuna inanmaz ve o resulü anlamazsa, artık o; var ettiğimiz âlemi anlamaktan uzaklaşır, hakikatleri görmemezlikten gelir, ötekileştirmenin cehaletinde kalır.
14- Göklerin ve yerin yönetimi Allah’ındır. İsteyen kimse için mağfirete ulaşmak vardır ve isteyen kimse de cehaletin sıkıntılarında kalır. Allah mağfiret edendir, varlığı özünden varedendir.
15- Değerleri anlamayı bırakıp geçmiş cehalet bildiklerinde kalanlar derler ki: Size tâbi olmayı isteriz, bize izin verin o hakikatlere sarılalım. De ki: Allah kelâmının anlamını değiştirenler asla bizim gibi tâbi olamazlar. İşte Allah’ın önceden beri buyurduğu gerçek budur. Fakat Bizi anlayamayıp ikilikte kalanlar, hayır derler kabul etmezler. Bilakis o hallerde olanların, az da olsa düşünüp anlamaları yoktur.
16- Kendi geçmiş bildiklerinde kalanlara anlat: Hakikatlerin davetine uymak istiyorlarsa, bütün âlemi kuşatmış olan o yüceliği anlamak için daha fazla gayret göstersinler ya da barış üzere olsunlar. Eğer Allah’ın size sunduğu hakikatlere itaat ederseniz güzel karşılıklar bulursunuz. Eğer yüz çevirir, daha önceki kendi bilişlerinize dönerseniz, acı sıkıntılarla sıkıntılarda kalırsınız.
17- Hakikatleri göremeyenleri zorlamak doğru değildir. Kararsızlık içinde olanları zorlamak doğru değildir. Bir hastalık içinde olanları zorlamak doğru değildir. Kim Allah’a itaat eder ve o resulü anlarsa, o huzur içinde olur. Onun makamında akıp giden bir ilim vardır. Kim yüz çevirir eski cehalet bilişlerine dönerse, o acı sıkıntılarla sıkıntılarda kalır.
18- Doğrusu müminler Allah’ın rızası üzeredirler. Hakikatleri öğrenmek için sana uyanlar, asliyetlerinin geldiği O Zâtı bilirler. Artık onlar kalblerinde taşıdıkları şeyi bilirler. Böylece onlar huzura kavuşurlar ve onlar her şeyi açığa çıkarana yakınlığı anlarlar.
19- Kesret âlemini tecellileri ile saranı, oradaki değerleri ve tüm değerlerin yüce sahibini, tüm varlığa hâkim olanın Allah olduğunu anlarlar.
20- Allah sizi tüm değerleriyle açığa çıkardı. Kendinizdeki ve kesret âlemindeki değerleri, ivedilikle anlamaya gayret edin ve insanları hareket ettiren gücü tanıyın. Tüm bunlar müminlerden olmanız için delillerdir ve size dosdoğru hakikatin yolunu gösterir.
21- Allah bütün her şeyi ihata edendir, bütün her şey O’nun takdirinden başka bir şey değildir ve Allah bütün her şeydeki kudrettir.
22- Hakikati görmemezlikten gelenler, eğer sizinle hakikatler ile ilgili bir mücadeleye girseler, mutlaka geriye kendi cehalet bilişlerine dönerler. Sonra da bir dost bulamazlar ve bir yardımcıları da yoktur.
23- Allah’ın varlıktaki işleyiş yasaları geçmişten geleceğe devam eder gider ve Allah’ın varlıktaki işleyiş yasalarında asla bir değişiklik bulamazsınız.
24- Ki O’dur sizlerdeki, onlardaki gücün sahibi. Siz, hakikatleri görmemezlikten gelenlerden farklı olarak iç âlemin hakikatlerini ararsınız. Sonra da siz, o yerde o hallerde olanlara karşı hakikatleri anlamada başarılı olursunuz. Allah yaptığınız şeylerden her an hakikatleri gösterir.
25- Hakikatleri görmemezlikten gelen kimseler, kutsal olana teslimiyet içinde olmaktan ve onların anlayışlarını değiştirmek için sunduğunuz hakikatlerden yüz çevirirler. Eğer müminlerden kâmil kimseler olmasaydı; bir benlik içinde olanlara, hakikatlerden bir şey bilmeyenlere, nefsini tanıma yolunda olanlara, müminlik yolunda olanlara kim yol gösterecekti. Sizlerden bir ilim içinde olmayanlar çeşitli müşkillerde kalır. Allah’ın rahmetini anlamak isteyen kimse onu kendi içinde bulur. Bizi anlayamayıp, ikilikte kalan kimse ise elbette sıkıntılarda kalır. Hakikatleri görmemezlikten gelen kimselere acı sıkıntılar vardır.
26- Hakikatleri görmemezlikten gelenler; kalblerinde cehalet taassubu, şiddet ve öfke hallerini taşırlar. O hakikatleri anlatanda ve müminlerde ise Allah’ın sunduğu huzura kavuşmak vardır ve onlar hakikatlerin sözlerinden vazgeçmezler, fenalardan sakınırlar ve o hakikatlere layık olurlar ve bütün her şeydeki ilmin sahibinin Allah olduğunu bilirler.
27- Andolsun ki gerçek olan Allah’tır. O resulün doğru görüşü sayesinde elbette hakikatleri anlayacak, kutsal olana teslim olacaksınız. Akıllarınız temizlenecek ve korkmadan, gaflete düşmeden, her şeyin sahibinin Allah olduğundan emin olacaksınız. Böylece bilmediklerinizi bileceksiniz. Böylece tüm her şeyi açığa çıkarana yakınlığı anlayacaksınız.
28- Ki o Resul; hakikatleri açıklayıp yol göstermek ve bütün dinlerin üzerine dinin hakikatinin ne olduğunu açıklamak için açığa çıktı. Her yerde her an hazır olan Allah, hakikati anlamanız için yeter.
29- Muhammed Allah’ın resulüdür. Onunla beraber olanlar hakikatleri inkâr edenlere karşı daha güçlüdürler. Onlar sevgiyle hareket ederler. Onları görürsün ki, onlar hep sıfatların ve vücudun sahibini bilip teslimiyet içinde olurlar. Onlar Allah’ın lütuflarını isterler. Onlar hoşnutluk üzeredirler. Onların teslimiyet işaretleri yüzlerindeki huzurun alametleridir. İşte onların durumu; yasalar üzere olmak, huzur veren bilgiler üzere olmaktır. Onların durumu; ekilenden filizin çıkması, daha sonra onun gelişip kuvvetlendirilmesi, sonra kendi gövdesi üzerine yükselmesi ve bu durumdan hoşlanan çiftçilerin durumu gibidir. Hakikati görmemezlikten gelenler ise bir öfke içindedirler. İman eden kimseler Allah’ın hakikatleri üzeredirler. Sâlih amellerde olanlara mağfiret vardır ve yüce karşılıklar vardır.