HAŞR SÛRESİ Haşr

 

1- Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa, Allah’ın tecellileridir ve O tüm değerlerin yüce sahibidir, tüm varlığa hâkim olandır.

2- Bulundukları yerlerde aktarılan söylentilerde kalan o kimseler, hakikatleri bırakıp kendi cehalet anlayışlarına çıktılar. Siz ilk andan beri birliğin dışında olduğunuzu zannetmeyin. Onların zanları, güvenli yerin Allah olduğunu anlamalarına mani oldu. Böylece Allah’ın onlara sunduğu şeylerin nasıl olduğunu anlayamadılar ve onlar, kendi inançlarıyla bulundukları yerlerde yıkıcılık yaptılar. Onların kalbleri korkularda kaldı ve müminlerin inandığı gibi inanmadılar. Ey basiret sahipleri! Artık her şeyden ders alın.

3- Eğer onlar, kendilerinin Allah’ın bir kitabı olduğunu anlayamazlarsa, hakikatlerden uzaklaşırlar. Elbette onlar yaşamlarında sıkıntılarda kalırlar ve onlar sonunda da yakıp yıkıcı sıkıntıların içinde kalırlar.

4- İşte bu onların, Allah’a karşı ikilikte kalmaları ve o resulü anlamamalarından dolayıdır. Kim Allah’a karşı ikilikte kalırsa, işte o Allah’ı anlamada daha fazla zorluklarda kalır.

5- Sert hallerde olmayın, güzel hallerde olun. Varlığınızın aslını anlayın. Tüm varlığı diri tutanın O olduğunu anlayıp, her şeyinizi O’na bırakın. Artık her şeyde yetkili olanın Allah olduğunu anlayın. Hakikatleri bırakıp kendi anlayışlarına çıkanlar, perişanlık içinde olurlar.

6- O resulün anlattığı şeyler, onlardaki Allah’ın bahşettiği şeylerdir. Bundan sonra atların üzerinde hızla gidenler gibi hakikatleri anlamada acele etmeyin ve hakikatin yolunu bırakmayın. Kim Allah’ı ve ona bağlı olan resulü anlamak isterse, o anlar ve Allah’ın bütün her şeydeki kudret olduğunu bilir.

7- O resulün anlattığı şeyler, Allah’ın bahşettiği şeylerdir, bulunduğunuz yerlerde hakikatlere ehil olmanız içindir. Bundan sonra Allah’ı ve resulü anlamaları için; size yakın olanlara ve atalarının inancından kopmuş olup, bir arayışta olanlara ve hakikat yolunda çaresiz kalanlara ve yolda kalmışlara yardım edin. Sizin aranızdaki zenginlikler elden ele dolaşan bir maldan başka bir şey değildir. Değerli olan resulün size sunduğu hakikatlerdir. Artık ona sarılın. Uzak durun denilen şeylerden artık vazgeçin ve fenalara düşmekten sakının, Allah’a ortak koşmayın. Muhakkak ki Allah’ı anlayamayanlar daha fazla zorluklarda kalırlar.

8- Bulundukları yerden bir arayışla dışarı çıkanlar, kendi varlıklarından geçip bir yerden bir yere taşınanlar; onlar hakikatlerin değerlerini, Allah’ın yaratmadaki incelikleri, rızasını, Allah ve resulünün yardımını arayanlardır. İşte onlar dosdoğru olanlardır.

9- O kimseler; bulundukları yerlerde hakikatleri makam edinirler, onlardan önceki iman edenler gibi iman ederler, bir yerden bir yere taşınan kimselere sevgiyle yaklaşırlar ve ihtiyacı olanlara verirler, onların gönüllerinde bir rahatsızlık yoktur. Onların kendi ihtiyaçları olsa bile, ihtiyacı olana yardım ederler, kendilerini cimrilik, kıskançlık hallerinden koruyan kimselerdir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

10- O kimseler onlardan sonra gelenler için derler ki: Rabbimiz! Bize ve kardeşlerimize mağfiret eyle, onlar iman bakımından idrakte bizden ileri gitsinler, iman edenler için kalblerimizde asla hasetlik olmasın. Rabbimiz! Muhakkak ki sen varlığı şekillendirensin, tüm varlığı özünden varedensin.

11- İkiyüzlü olan o kimseleri gördün değil mi? Onlar, aktarılan söylentilerde kalan, hakikati görmemezlikten gelip örten kardeşlerine: Eğer siz bulunduğunuz yerden çıkarsanız, sizinle beraber bizde çıkarız, sizin için hiç bir zaman itaat etmeyiz ve sizinle mücadele edenlere karşı, elbette size yardım ederiz, derler. Allah her an her yerde hazır olandır. Muhakkak ki onlar bu hakikati anlayamayıp yalanlarda kalanlardır.

12- Eğer çıkıp gitseler, onlarla beraber çıkmazlar ve eğer bir mücadele içinde olsalar, onlara yardım etmezler. Eğer onlar yardım etseler, elbette onların yardımı eski bildiklerine döndürmek olur, sonra onların yardımı da olmaz.

13- Elbette sizlerden; içlerinde Allah’a karşı şiddetli bir korku taşıyanlar, işte onlar Allah’ı anlayamayan kimselerdir.

14- Bulundukları yerde kendi cehalet bildiklerine tutunanlar ya da geçmiş bildiklerine sığınanlar, birliğin hakikatleri hakkında sizinle mücadele etmezler. Onları zannedersin bir birlik içinde, hâlbuki onlar kendi aralarında daha fazla kavgalıdırlar ve onların anlayışları da farklı farklıdır. İşte onlar düşünmeyen kimselerdir.

15- O kimselerin halleri, kendilerinden önceki o hallerde olanlara yakındır. Onlar işleyişi anlamada bir vebal içindedirler ve onlar elim bir azaptadırlar.

16- Şeytani hallerde olanın durumu gibi; o hallerde olan, insana der ki: Sana anlatılanları kabul etme. O kişi de kabul etmediğinde, ben senden uzağım, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım, der.

17- İşte o hallerde olanların âkıbetleri, devamlı ateşin içinde kalanlardan olmaktır. İşte zalimlerin cezası da budur.

18- Ey iman edenler! Fenalara düşmekten sakının, Allah’a ortak koşmayın. Herkes yarın ne yapacağını ve ne elde edeceğini düşünsün. Fenalara düşmekten sakının, Allah’a ortak koşmayın. Muhakkak ki Allah yaptığınız şeylerden hakikatleri incelikleriyle bildirendir.

19- Allah’ı unutan kimseler gibi olmayın. Öyle ki onlar kendilerini anlamayı unuttular. İşte onlar hakikatleri bırakıp, kendi cehaletlerine sapanlardır.

20- Yakıp yakıcı hallere sahip olanlarla, huzura kavuşmuş olanlar bir değildir. Huzura kavuşmuş olanlar kazananlardır.

21- Eğer büyüklük hallerinde olan bir kimse; kâinat kitabından ona sunduğumuz hakikatleri eğer anlasaydı, onun Allah’a saygısından titrediğini, onun huşu içinde teslim olduğunu elbette görürdün. Bu misalleri insanların hakikatleri anlamaları için vurguluyoruz. Umulur ki onlar hakikatleri anlamak için düşünürler.

22- Allah O’dur ki; O’dan başka güç yoktur. Görünmeyen bilinmeyendeki ilmin sahibidir ve her an her yerde hazır olandır. O, tüm varlığı özünden varedendir, tüm varlıktan nurunu yansıtandır.

23- Allah O’dur ki; O’dan başka güç yoktur. O, tüm kâinatın sahibidir. Sıfatlarıyla kutsal olandır, barış ve huzur verendir, emin olunandır, koruyandır, tüm değerlerin yüce sahibidir, varlığın işleyişinde her an muktedir olandır. Zâtıyla yüce olandır. Allah noksan sıfattan münezzeh olandır. Ortağı benzeri olmayandır.

24- Allah O’dur ki; yokken varedendir, çeşitli şekillerde sûretlendirendir, tüm isimlerdeki güzelliklerin sahibidir, göklerde ve yerde ne varsa O’nun tecellilerini gösterir ve O tüm değerlerin yüce sahibidir, tüm varlığa hâkim olandır.