MÜMTEHİNE SÛRESİ Mümtehine

 

1- Ey iman edenler! Düşmanlık yapmayın ve siz düşmanlık hallerinde olanları dost edinmeyin. Onların hallerine muhabbet beslemeyin, etkilenip onlara meyletmeyin ve hakikatleri görmemezlikten gelip örtme hallerine uymayın. Resulün açığa çıkardığı hakikatlerin dışına çıkmayın. Sizi vücudlandıran Allah’a inanın. Hakikatleri anlama anlatma yolundan dışarı çıkmayın ve gayeniz hoşnutluk olsun. Sırlarınızı gizleyin. Sevgi üzere olun. Bilmediğiniz şeyleri, ben biliyorum demeyin ve her şeyi açığa vurmayın. Sizlerden bunları kim yaparsa, artık o hakikatlerden sapmaz, dosdoğru yoldadır.

2- Eğer size düşmanlık içinde olurlar ve onlar sizlere elleriyle uzanırlar ve dilleriyle kötü sözler söylerlerse ve sizlerin hakikatleri reddetmenizi isterlerse, onlara uymayın.

3- Aranızı ayıran o ölüm vakti size geldiğinde, yakınlarınızın ve evlatlarınız size bir faydası olmaz. Allah yaptığınız şeylerden size her an hakikatleri gösterir.

4- İbrâhim’de ve onunla birlikte hareket edenlerde, sizin için güzel örnekler vardır. Hani onlar kavimlerine demişlerdi ki: Size elbette hiçbir şey vermeyecek olan, Allah’ı bırakıp ta zannınıza dayalı şeylere kulluk ediyorsunuz. Siz bizi dinlemiyor, hakikatleri görmemezlikten geliyorsunuz, sizin aranızda bize karşı düşmanlık ve nefret başladı. Siz, Allah’ın bir olduğuna iman edin, hatta hep o inançta durun. İbrâhim babasına demişti ki: Elbette senin mağfiret bulmanı isterim, ama senin için Allah’tan bir şey istemeye gücüm yetmez. Biz: Rabbimiz! Varlığımızın sebebi olan sana teslim olduk ve sana yöneldik ve dönülecek makam sensin, deriz.

5- Rabbimiz! Hakikatleri görmemezlikten gelenlerin o fitne hallerinde bizi bırakma. Rabbimiz! Bize mağfiret et. Muhakkak ki sen tüm değerlerin yüce sahibisin, tüm varlığa hâkim olansın, deriz.

6- Allah’ı anlamayı arzu eden kimseler için ve günlerinin son bulacağını bilenler için, şüphesiz onlarda güzel örnekler vardır. Kim hakikatlerden yüz çevirir, eski bilişlerine dönerse, onlar hakikatleri anlayamaz. Muhakkak ki Allah, tüm değerlerin sahibidir, tüm tecellilerin sahibidir.

7- Umulur ki aralarında düşmanlık halinde olan o kimseler; Allah’ı anlayan kimseler gibi sevgi üzere olurlar ve Allah’ın bütün her şeydeki kudret olduğunu ve Allah’ın mağfiret eden olduğunu, varlığı özünden vareden olduğunu anlarlar.

8- Allah hakkında ve din hakkında sizinle kavga etmeyen ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanız ve adil bir şekilde davranmanız size yasak değildir. Muhakkak ki adaletli davrananlarda Allah sevgisi vardır.

9- Allah hakkında, din hakkında, sizinle kavga eden kimselere ve sizi yurdunuzdan çıkaranlara doğru yönelip, onları dost edinmeniz size uygun değildir. Kim hakikatleri bırakır, eski cehalet bildiklerine dönerse, işte onlar zalimlerdir.

10- Ey iman edenler! Kendi anlayışlarından çıkıp, inanma yoluna girenler size geldiği zaman, onların inançlarına göre Allah’ın ilmiyle onları dikkatlice düşünmeye sevk edin. Bundan sonra eğer anlayanlardan olurlarsa, müminlik yolunda olanları artık geri döndürmeyin. Hakikatleri görmeyip örtenlerden olurlarsa, onları tutmayın, serbest bırakın. Yok, onlar gitmek istemezlerse, onlara da size verilenlerden verin ve bunda size bir günah yoktur. Onlar hakikatlere bağlanmak için geldiği zaman, onlara karşılıklarını verin. Hakikatleri görmemezlikten gelip reddedenlerin bağlanması uygun değildir. İnfak için ne yaptıklarını sorun ve infak etmediklerini söyleyin. İşte bu sizin aranızdaki Allah’ın hükmüdür ve Allah ilmiyle tüm varlığa hâkim olandır.

11- Sizinle aynı yolda olan kimse; hakikatleri göremez, bir şey anlayamayıp sizi bırakır giderse, sonra da sizi sıkıntıya sokarsa, artık o; onunla aynı yolda olan diğer kimselere uyar, onlar gibi infak etmez. Sizler fenalara düşmekten sakının Allah’a ortak koşmayın, müminlerden olun.

12- Ey hakikatleri bildiren! İnanma yolunda olanlar sana biat etmek için geldikleri zaman; Allah’a bir şeyi ortak koşmasınlar, çalmasınlar, keyfi çıkarlarına uymasınlar, masumluklarını yok etmesinler, yalanlarda olmasınlar, birbirlerine iftira etmesinler, hakikatlerin yolunda yürüsünler ve sana asi olmasınlar, iyilik içinde olsunlar. Böyle olurlarsa, onların biat etmesine izin ver. Onlar Allah’ın mağfiretini anlasınlar. Muhakkak ki Allah mağfiret edendir, varlığı özünden varedendir.

13- Ey iman edenler! Allah’ın hakikatlerini anlamayıp öfkeli hallerde kalan kimselerin, bir umutsuzluk içinde olup, sonlarından da umutsuz olanların ve bir idraksizlik içinde olup, hakikatleri görmemezlikten gelenlerin o hallerine uymayın.