TEGÂBÜN SÛRESİ Tegâbün

 

1- Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa her şey Allah’ın tecellilerini gösterir. Bütün her şey O’nun yönetimindedir ve varlıktaki tüm nitelikler O’na aittir ve O bütün her şeydeki kudrettir.

2- Ki O’dur sizi halkeden. Kiminiz hakikatleri görmemezlikten gelip örtersiniz ve kiminiz de inanırsınız. Allah yaptığınız şeylerden size hakikatleri gösterir.

3- Gökleri ve yeri hakk ile halk etti ve sizi şekillendirdi, güzel bir şekilde sıfatlandırdı ve dönüp varacağınız yer O’nadır.

4- Göklerde ve yerde ne varsa O’nun ilmiyledir. Görünmeyen şeyler ve ortaya çıkan şeyler O’nun ilmiyledir ve Allah ilmiyle var edendir, gönüllerin sahibidir.

5- Daha önceki hakikatleri görmemezlikten gelip örtenlerin haberleri size gelmedi mi? Onlar varlıktaki işleyişi anlamada sorumsuz davrandılar ve onlar acı sıkıntılarda kaldılar.

6- İşte bundan dolayı onlar böyle hallerde kaldılar. Onlara, kendilerinden olan resuller apaçık delillerle açıklamalar getirdi. Fakat onlar: Bir beşer mi bize yol gösterecek, dediler. Böylece hakikatleri görmemezlikten geldiler ve eski bilişlerine dönüp kabul etmediler ve Allah’ı anlamaktan uzaklaştılar ve tecellileriyle tüm varlığa sahip olanın Allah olduğunu anlayamadılar.

7- Hakikati görmemezlikten gelenler zanlarda kaldılar, her an ortaya çıkan diriliği anlayamadılar. De ki: Sizi vücudlandıran, elbette sizdeki ve her şeydeki diriliğin sahibidir. Öyle ki yaptığınız şeylerden elbette bu hakikat size bildirilir. İşte akıp giden düzenin sahibi Allah’tır.

8- Bundan sonra Allah’a inanın ve o resulü ve sunduğumuz tüm varlıktaki o nuru anlayın. Allah yaptığınız şeylerden hakikatleri bildirir.

9- Siz, tüm varlıktaki tek nurun sahibini anladığınızda, her an Tevhid şuurunda olursunuz. İşte, aldanma, aldatma gibi hallerde kalan ise her zaman kaybeder. Kim, Allah’a iman eder ve dosdoğru hakk yolunda çalışanlardan olursa; onların günahları örtülür ve onlar huzur içinde olur ve onların makamlarında akıp giden bir ilim vardır, devamlı o halde kalırlar. İşte büyük kurtuluş budur.

10- Hakikatleri görmemezlikten gelenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar; işte onlar yakıp yakıcı hallere sahiptirler, devamlı o hallerde kalırlar ve bulundukları hâl ne kötüdür.

11- Her şeyde yetkili olanın sadece Allah olduğunu anlayanlar ise, cehaletin o sıkıntılı hallerinde kalmazlar. Kim Allah’a inanırsa, onun kalbi hidayet bulur ve bütün her şeydeki ilmin sahibinin Allah olduğunu bilir.

12- Allah’a itaat edin ve resule de itaat edin. Bundan sonra eğer geriye eski bilişlerinize dönerseniz, artık bilin ki resul sadece hakikatlerimizi apaçık tebliğ edendir.

13- Allah; ilah yoktur, O vardır ve Allah tüm varlıktan yüceliği ile kendini gösterendir. İşte bu hakikati anlayıp tüm varlığıyla teslimiyet içinde olanlar müminlerdir.

14- Ey iman edenler! Sizinle birlikte aynı yolda olanlar ve evlatlarınız size düşman olabilirler. Bundan sonra o halde olanlara karşı dikkatli olun. Eğer özür dilerlerse ve hatalarını anlarlarsa, onları affedin. Muhakkak ki Allah mağfiret edendir, varlığı özünden varedendir.

15- Şüphesiz mallarınız ve evlatlarınız, asıl sahibini görmeniz için size bir imtihandır. Her şeyin Allah’a ait olduğunu anlayanlara yüce karşılıklar vardır.

16- Bundan sonra fenalardan sakının, Allah’a ortak koşmayın. Gücünüzün sahibi olmadığınızı bilin. Hakikatleri dinleyin ve itaat edin ve kendinizin hayrı için infak edin. Kim kendini; hırs, kıskançlık, cimriliğe karşı korursa, işte onlar kurtulmuşlardır.

17- Eğer varlığınızın sahibinin Allah olduğunu bilip, varlık borcunuzu güzelce öderseniz, O’ndan size pek çok karşılıklar vardır ve size mağfiret vardır.

18- Allah; lütufların sahibidir, güzel halleri sunandır. Bilinmeyen, görünmeyen ne varsa her şeydeki ilmin sahibidir ve her an her yerde hazır olandır, tüm sıfatların yüce sahibidir, bütün varlığa hâkim olandır.