TÛR SÛRESİ Tûr

 

1- İlahi mesajları alan o gönüle.

2- Satır satır hakikatlerin yazılı olduğu o vücud kitabına.

3- Vücud sayfalarının içinde yayılmış olan o hakikatlere.

4- Tüm sıfatlarla donatılmış o vücud evine.

5- Yücelik verilmiş o başa.

6- Bilme yolunda araştırıp durana.

7- Muhakkak ki kendini vücudlandıranı bilme yolunda olanın müşkilleri elbette çözülecektir.

8- O hakikatlere engel olacak yoktur.

9- Ulvî Âlem’in hakikatleri her an her yerde tezahür ettikçe tezahür eder.

10- Büyüklük hallerinde olanlar o hallerini bıraksınlar, hakikatleri bakıp görsünler.

11- Zamanlarını yalanlar içinde geçirenlerin vah o hallerine.

12- Ki onlar batıl olan şeylerle oyalandılar, hakikatleri önemsemediler.

13- Onlar, o halleriyle her zaman cehaletin cehenneminin yakıp yıkıcı olan o hallerine sürüklenip gittiler.

14- İşte yalanladığınız hakikatlerden dolayı düştüğünüz ateş budur.

15- Bunları aldatmacamı sandınız, hâlâ bakıp ta görmez misiniz?

16- O haller içinde oldukça, ister sabredin ya da sabretmeyin size birdir. Siz ne yaparsanız muhakkak ki onun karşılığını bulursunuz.

17- Muhakkak ki fenalardan sakınan Allah’a ortak koşmayanlar ise, huzur içinde ve tüm tecellilerin sahibini bilmenin idraki içindedirler.

18- Rabbinden onlara verilen şeylerin hakikatlerini anlarlar ve onlar Rabbini anlamakla, kendine varlık isnat etme cehaletinin sıkıntısından korunurlar.

19- Hakikatlerden beslenirler ve hakikatlerle rahatlarlar, yaptıkları şeylerle bir doğruluk içindedirler.

20- Yüce makamlardan huzurla seyrederler ve onlar tertemiz bakışlarla birliğimizin zevkindedirler.

21- İman edenler ve onların iman ettiği hakikatler üzere onları takip edenler ve onların neslini takip edenlerin hepsi, imanlarıyla bize bağlıdırlar. Onların hakikatler yolunda çalışmalarını zayi etmeyiz. Bütün hepsi çalışmalarıyla aynı hakikatler üzere birbirlerine bağlıdırlar.

22- Onlar Bizden destek alırlar, bir kemalât içindedirler ve onlar her şeyin iç yüzünü anlamayı arzularlar.

23- Onlar karşılıklı olarak hakikatlerin bilgilerini birbirlerine sunarlar. Orada boş söz yoktur ve fena haller yoktur.

24- Onlar hakikatleri anlamak üzere dolanıp dururlar, birbirlerine hizmet ederler. Onlar içteki hakikatlere tertemiz bir halde ulaşmanın gayretindedirler.

25- Birbirleriyle karşılıklı sohbet ederler.

26- Derler ki: Biz önceleri endişelere sahiptik.

27- Şimdi kendimizdeki Allah’ın tecellilerini anladık ve biz hakikatleri anlamakla acılardan, sıkıntılardan korunduk.

28- Bundan böyle biz O’na yönelenlerden olduk. Muhakkak ki O, lütuflarını her yerden ihsan edendir, varlığı özünden varedendir.

29- Artık hakikatleri an. Sen Rabbinin nimetleri üzeresin, bir kâhin veya mecnun değilsin.

30- Yoksa onlar; o bir hayalperesttir, onda belirsizlikler vardır, zamanını boş şeylerle geçirir mi, diyorlar?

31- Hakikatleri anlamak için gözlemleyin. Ben de sizinle birlikte gözlemlemekteyim, de.

32- Yoksa onların akılları kendi hevâlarına göre mi hareket ediyor? İşte onlar, kendi varettikleri putlara tapıyorlar.

33- Yoksa onlar, kendi uydurdukları o şeylere mi hakikat diye söylüyorlar? Hayır, onların inanmaları yoktur.

34- Eğer doğru söyleyenlerdeniz diyorlarsa, o hakikatlerin sözleri gibi bir söz getirsinler.

35- Yoksa onları yaratan başka bir şey mi? Yoksa yaratıcı olan onlar mı?

36- Yoksa gökleri ve yeri onlar mı varetti? Hayır, onlar varedici değildir.

37- Yoksa Rabbinin değerleri onların katında mı? Yoksa kudret sahibi onlar mı?

38- Yoksa onlar bir yerden bir dinlemeye mi teslim oldular? Öyleyse onlar duydukları şeylerden apaçık bir delil getirsinler.

39- Yoksa kızlar O’nun, oğullar sizin mi?

40- Anlattığın hakikatler için onlardan bir karşılık beklemiyorsun ki, bir yükün altında ezilir gibi oluyorlar.

41- Yoksa görünmeyen bilinmeyen âlemin ilmi onların katında mı ki, böylece onlar oradan yazdıklarını iddia ediyorlar?

42- Yoksa onlar bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat hakikati görmemezlikten gelenler, kendi kurdukları tuzağa düşerler.

43- Yoksa onların Allah’tan başka ilahlarımı var? Allah tüm noksan sıfatlardan münezzehtir. Fakat onlar ortak koşuyorlar.

44- Eğer Ulvî Âlem’den bir örnek sunulduğunu görseler; kavrayamazlar, önemsiz derler.

45- Artık onları bırak, hatta hareketsiz kalacakları o ölüm vaktine kadar.

46- Hiçbir zaman onların planladığı şeylerin onlara bir faydası yoktur ve onlara bir yardımcı da yoktur.

47- Muhakkak ki zalimlerin kendi varettikleri sıkıntıları işte böyledir ve lâkin onları çoğu hakikatleri bilemiyorlar.

48- Artık Rabbinin tüm varlıktaki hâkimiyetini anlamak için sabret. Bundan sonra sen; tüm varlıktaki Bize ait olan benzerliklere bak, seni vücudlandıranın tüm niteliklerin sahibi olduğunu anla, fiil, sıfat, Zâtının tecellilerini idrak et ve her zaman hakikatlerin şuuruyla hareket et.

49- Hakk’ın fiil, sıfat, Zâtının tecellilerini idrak ederek gafletten uyan ve kısım kısım sunulan hakikatlerle cehaletini bitir.