ZİLZÂL SÛRESİ

 

-1-

إِذَا زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا

İzâ zulziletil ardu zilzâlehâ.

izâ zulzileti : olduğunda, deprem, sarsılmak, titremek, hareket
el ardu : Dünya, arz, yeryüzü, toprak, arazi, kara, bedenler,
zilzâle-ha : deprem, sarsılmak, titremek, hareket, onun

 

1- Toprak bir hareket ile hareket ettiğinde.

 

-2-

وَأَخْرَجَتِ الْأَرْضُ أَثْقَالَهَا

Ve ahrecetil ardu eskâlehâ.

ve ahreceti : dışarı çıkardı, kaldırıldı, ortaya çıktı,
el ardu : Dünya, arz, yeryüzü, toprak, arazi, kara
eskâle-hâ : yüklemek, ağırlık, taşıdıkları, kalabalık, onun

 

2- Ve toprağın içindekiler ortaya çıktığında.

 

-3-

وَقَالَ الْإِنسَانُ مَا لَهَا

Ve kâlel insânu mâ lehâ.

ve kâle el insanu : dedi, der, söyler, insan
Ma lehâ : ne, şey, değil, oluyor, neler var

 

3- İnsan dedi ki: Bu olanlar nedir?

 

-4-

يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا

Yevme izin tuhaddisu ahbârehâ.

yevme izin : gün, vakit, her an, yetkili olan, icazet,
tuhaddisu : anlatacak, bahsedecek, olay, meydana gelen,
ahbâre-hâ : haber, bilgi, söz, fiil, duyuru, anlatım, onun

 

4- Her an varlığın meydana gelişi O’nun haberleridir.

 

-5-

بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَى لَهَا

Bi enne rabbeke ehvâlehâ.

bi enne : olması ile, olduğu,
rabbeke : rab, vücudlandıran, sen
evhâ lehâ : ilham, vahiy, bildirilen, ona, sana, insana,

 

5- Seni vücudlandıran, tüm varlıktan sana hakikatleri bildirir.

 

-6-

يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ أَشْتَاتًا لِّيُرَوْا أَعْمَالَهُمْ

Yevme izin yasdurun nâsu eştâten li yurev a’mâlehum.

yevme izin : gün, vakit, her an, yetkili olan, icazet,
yasduru : sadır, ortaya çıkan, tecelli eden, gönül,
en nâsu : insanlar
eştâten : takım, fırka, çeşit, cins, ayrı ayrı, dağınık, haktan uzak
li yurav : için, görmek, anlamak, gösterilecek, gösterilmesi için
amale-hum : çalışmaları, amelleri, yaptıkları, onlar

 

6- Her an tecelli eder. İnsanlar Hakk’tan uzak olmasınlar, onlar amelleriyle hakikatleri anlama içinde olsunlar

 

-7-

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ

Fe men yamel miskâle zerretin hayren yereh

fe men yamel : artık kim, ne yaptıysa
Miskâle zerretin : ağırlık, zerre, zerrece
Hayren : iyi, iyilik, bir hayır
yera-hu : onu görür

 

7- Artık kim, zerre kadar iyilik yaparsa onun karşılığını görür.

 

-8-

وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ

Ve men yamel miskâle zerretin şerren yereh

ve men yamel : kim, ne, yaptıysa
Miskâle zerretin : ağırlık, zerre, zerre kadar
şerren : şer, kötülük,
yera-hu : onu görür

 

8- Ve kim, zerre kadar kötülük yaparsa onun karşılığını görür.