MÜRŞİD NE DEMEKTİR?

 

HAZRETİ MUHAMMED “BEN İRŞAD EDEMEM” DEDİĞİ HALDE, BİRİLERİNİN MÜRŞİD İLAN EDİLMESİ DOĞRU MUDUR?

 

CİN-BİLİNMEYENLER SÛRESİ 21-22-23 DEKİ MUHTEŞEM UYARILAR

 

KÂMİL İNSAN TEBLİĞ Mİ EDER, İRŞAD MI EDER?

 

21- Kul innî lâ emliku lekum darren ve lâ reşedâ

22- Kul innî len yucîrenî minallâhi ehadun ve len ecide min dûnihî multehadâ

23- İllâ belâgan minallâhi ve risâlâtih ve men yasıllâhe ve resûlehu fe inne lehu nâre cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ

21- De ki: Benim kendime ait bir gücüm yoktur. Size bir zararım olmaz ve irşad edemem.

22- De ki: Beni Allah’tan başka biri koruyamaz ve O’ndan başka sığınılacak yer de yoktur.

23- Sadece Allah’ın hakikatlerini ve tüm varlık kitabında O’nun hakikatlerinin yazılı olduğunu tebliğ ederim. Kim Allah’a isyan ederse ve o resulü anlamazsa, artık onun hâli, devamlı cehaletin cehenneminin o yakıp yakıcı hallerinde kalmaktır.

 

Mardin Nusaybin’den bir gurup genç Hz. Muhammed’e geliyor ve Hz. Muhammed’in sohbetini dinliyorlar .

Anlatılanları, kendi memleketlerinde Din adına hareket eden ileri gelenlerin sözleri ile kıyaslıyorlar ve çok farklı olduğunu görüyorlar.

Hz. Muhammedin anlatıkları onların gönüllerine uyuyor ve Hz. Muhammed’e: Sen bizim mürşidimiz ol, diyorlar

İşte Hz. Muhammed’den, aradığımız soruya muhteşem bir cevap geliyor:.. ve lâ reşedâ yani “ben sizi irşad edemem”

Bu ayet bile bizlere daha önce de Mürşid peşinde koşmanın olduğunu gayet güzel hissettiriyor..

 

  1. ayette muhteşem uyarı devam ediyor:

Beni de sizi de koruyan Allah’tır, Benim de sizin de sığınağınız Allah’tır. Ben sizi irşad edemem, beni de sizi de irşad edecek olan Allah’tır.

Bizlere muhteşem cevap devam ediyor.

” İllâ belâgan” yani “ben sadece tebliğ ederim”

Tüm varlık kitabında Allah’ın ilminin satır satır yazılı olduğunu tebliğ ederim..

Yani , Hz. Muhammed o güzel insan bizlere diyor ki: Sizi irşad edecek olan Allah’ın Alim isminin tecellisi olan İlim-dir..

İşte Hz. Muhammed, bizlere yalnızca nasıl irşad olacağımızı tebliğ etmiştir….

 

Onun için bir çok kâmil insan öyle demiştir”Mürşid olan Allah’ın Alim isminin tecellisi olan İlim-dir”

 

Evet bizleri her varlıktan her an Allah’ın ilmi irşad eder.

Yani bizleri irşad edecek olan Allah’tır..

 

Kâmil insanlar, yalnızca nereye bakmamızı nereden ilmi alacağımızı gösterirler. Yani İlme ait olan bilgileri tebliğ ederler

Bizi irşad eden Allah’ın ilmidir…

Alim olan Allah’tır..O ilmin sahibidir..

O ilmiyle bizi irşad eder

 

Bir örnek vermek gerekirse: Bir göz Doktoruna kitaplar mı yol gösterir yoksa gözün kendisi mi?

Göz adına yazılan kitapların tamamı gözdeki yazılı olan ilmi okuyarak oradan ulaşılan bilgilerle yazılmıştır…..

İşte Allah, bir göz Doktorunu gözdeki Alim isminin tecellisi olan İLİM ile irşad eder…..

Bu bilgiye ulaşmış akademisyenler de, göz doktoru olacak kişilere o bilgilerle yol gösterir..

Varlığın beşeri cihetinden de Ulvî cihetinden de bilgiler sunulur.

Varlığın beşeri sisteminden sunulan bilgilerle beşeri ilimler öğrenilir, Ulvî sisteminden sunulan bilgilerle Allah hakikati öğrenilir..

 

Bugün görüyoruz ki Mürşid olarak ortaya çıkmış insanlar;

El etek öptürüyorlar,

İnsanları inançlarına göre kültürlerine göre ayırıyorlar,

Kızıyorlar, küfür ediyorlar, kimilerini kötülüyorlar

Kendi gittikleri yola doğru başkalarınınkine doğru değil diyorlar..

Yalnız bize biat edersen kurtulursun diyorlar.

İnsanları Allah ile korkutuyorlar,

Kendilerini gerçek mürşid başkalarını sahte ilan ediyorlar..

Kendilerini evliya, veli, gavs ilan ediyorlar…

Kendilerine hidayet verilmiş başkalarını hidayetsiz ilan ediyorlar..

Kendilerini seçilmiş ilan ediyorlar…

Bir öğrencisinin sorusuna bile tahammül göstermeyip onu azarlıyorlar…

Her soruya cevap veriyorlar, asla bilmiyorum deme tenezzülünü göstermiyorlar. ..

Kendilerine saltanat kuruyorlar..

Topladıkları paralarla kendilerine villalar yaptırıyorlar..

Allah kulluktan atar, Allah sizinle ilgilenmez, Allah size yardım etmez gibi Kur’ân-a uymayan sözler ediyorlar..

İnsanları şeriatlı-şeriatsız diye ayırıyorlar..

Görev verdikleri talebelerden görevi geri alıyorlar, onları toplumda kötülüyorlar…

Vs….

 

Not: Kur’ân bir çok yerde Allah’tan gayrısını veli-evliya edinmeyin der…

Not: Hz. Muhammed hiç bir zaman hiç kimseye el etek öptürmemiştir…

Hz. Muhammed sorulan sorulara “vahy gelmedi” deyip cevap vermediği çok olmuştur..

 

Evet. Kur’ân-ı dikkatlice incelediğimizde görüyoruz ki MÜRŞİD olan Allah’ın İlmi-dir..

O ilim tüm kainattan her varlıktan tecelli eder.

O tecelli NUR olarak tecelli eder.

Allah; bir çiçekten, bir böcekten, bir taştan, bir kuştan, bir insandan insanı irşad eder…

Allah, insanı ayetleriyle irşad eder…

Gökte,Yerde her şey bir ayettir..

Onun için;

Yûsuf Sûresi 105 de- Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki yanından gelip geçerler ve onlar onun farkına varmazlar, diye bizlere irşad sistemi çok güzel bir şekilde açıklanır….

Yeter ki gönlümüzü; tam teslimiyetle, bir Aşk içinde, bir tenezzül içinde, takıntısız olarak Allah’a döndürelim…

Ama ne acı ki Kur’ân-ı ve Hz. Muhammedi anlamaktan o kadar uzaklaşmışız ki, hepimiz; makam, mevki, saltanat, şan şöhret batağına batmışız..

Bir mürşidlik derdine düşmüşüz, güzel insan Hz. Muhammed’in o güzel gönlünü anlamayı unutmuşuz…

Tevazuyu, tenezzülü, sabretmeyi unutmuşuz..

Allah’a kul olma değil, Mürşid ilan edilenlere kul olma derdine düşmüşüz..

Keramet-Mücize derdine düşmüşüz. Kerim olan Mücize sahibi olan Allah’ı unutmuşuz…

Her varlıkta her ayetin bir keramet bir mucize taşıdığını görememişiz…

 

Kâmil: Olgun, konusuna bilgili olan, Allah hakikatinin bilgisine ulaşmış insan

Mürşid-i Kâmil: Allah hakikatinin bilgisini tebliğ eden insan..

Ki O; yaptığı tebliğ ile asla kendine davet etmez,

Birinci saniyede Hakka yönlendirir

Ve talebedeki Rabbe davet eder..

Yaşantısında, halinde, dilinde asla fasıklık olmaz..

Asla birilerini övüp birilerini yermez…

Sunduğu her bilgi Allah’a ait bilgilerdir,

Tevhid-i şuurdan asla ayrılmaz..

Her sözüyle Allah şuuruna yönlendirir,

Asla kendini, Allah ile talebesi arasına koyacak kelimeler etmez..

Asla kendinin övülmesine izin vermez, bu duruma asla izin vermez,

Kişiyi Hakk sarhoşluğuna sürükler, kendine değil…

Kıl kadar menfaat, makam, şan, şöhret peşinde olmaz

Asla Dini menfaatine alet etmez, kimseye kıl kadar yük olmaz

Alnının teriyle çalışır karnını doyurur,

Tekasür sûresinde belirtildiği gibi; çoğalma derdine, bu kadar müridim var, halifem var derdine düşmez..

 

Ne diyelim..

Allah’tan asla ümit kesmeden Aşk ile yine de O’na dönelim…